Müslüman bir toplumu İslam’dan uzaklaştırmanın yollarından biri hatta en önemlisi haram olan filleri işlemeye alıştırmaktır. Haram işlemeye alışan insanın Allah(c.c.)’ın emirlerini yerine getirmesi çok zor olduğu gibi helal ve sevap kazandırıcı amellerde batmaya başlar.

Müslüman bir toplumu İslam'dan uzaklaştırmanın yollarından biri hatta en önemlisi haram olan filleri işlemeye alıştırmaktır.

Haram işlemeye alışan insanın Allah(c.c.)'ın emirlerini yerine getirmesi çok zor olduğu gibi helal ve sevap kazandırıcı amellerde batmaya başlar.

Her fırsatta haramlarına bir kılıf bulduğu gibi helalleri de çeşitli bahanelerle gereksiz görür.

Benim açıkladığım tarife uygun insanları bir gözlemleyin ne kadar haklı olduğumu göreceksiniz.

-Harama alıştırılmak ne demek?

Yüce Rabb'imizin yasakladığı ve yapılması durumunda cezaya çarptıracağı ameller yani günahların alışılma durumuna bir bakarak bu sorunun cevabını verebiliriz.

Aslında atasözü değil; ancak, atasözü gibi sosyal hayatımıza girmiş;

'Haram helal ver Allahım garip kulun yer Allahım',

'Devletin malı deniz yemeyen keriz' ,

'Üzümünü ye bağını sorma'…gibi sözler harama alıştırmak için kullanılmaktadır.

Yani, hırsızlık, kul hakkı yeme bir nevi meşrulaştırılıyor.

O zaman fırsatını bulan herkes gücü ve bulunduğu konum nispetinde devlet veya milletin malı ve hakkını hakkıymış gibi rahatlıkla yiyebiliyor.

Ne acı en acısı bu duruma normal bir vatandaş tepki göstermesi gerekirken normal karşılıyor.

İşte bu harama alıştırılmanın en önemli göstergesidir.

Niye bu hale düştük veya düşürüldük anlamıyorum!

Maalesef, felakete doğru savrulmuş gidiyor ve bu felaket durumu da hiç umurumuzda değil!

Elbette ki, felaketin farkın olanlar yok değil; ancak, sayıları oldukça az ve bunlar insanların bu felaketten kurtulması için çırpınıyorlar!

Zaten, bunların çırpınışları olmasa halimiz iyice harap!

Bugün, geleceğe umutla bakabilme umudumuzda onların çırpınışları sayesinde canlı kalabilmektedir.

İnanın, haram işleme öyle alışkanlık hale gelmiş ki utanma arlanma ortadan kalkmış durumdadır.

Özellikle de şu kadınların açılıp saçılmasına akıl sır erdiremiyorum. Utanma duygusu insanın fıtratında var olmasına rağmen utanmayı tamamen ortadan kaldırmış durumdalar.

Eskiden açıklık belli yerlerde olurdu şimdi kenar hatta muhafazakar yerlere kadar sirayet etmiştir.

Çok büyük günah olan zina, içki, kumar, faizin günahından bahsedildiği zaman tepkiyle karşılandığına şahit oluyoruz.

Neymiş efendim beyefendi kul hakkı mı yiyormuş, içkisini içiyor, zinasını yapıyor kumarını oynuyormuş, siz gidin kul hakkı yiyenlere bakın diyorlar.

Bu sözlere sık sık medyada da bile rastlıyoruz.

-Ya arkadaş, her günah kendi içinde değerlendirmeli; içki, kumar, faiz, zina gibi büyük günahların işlenmesine karşı olanlar kul hakkı yenilsin, adaletsiz davranılmasını mı istiyorlar?

Kesinlikle bahane üretmekten kaçınmalı gerçeklerle yüzleşebilmeliyiz.

Ya iman üzerine yaşayacak iman üzerine bu dünyadan göç edeceğiz ya da Allah(c.c.) korusun imansız olarak ölecek felaketimizi hazırlamış olacağız!

Bu satırları dile getiren insanın derdi bir tartışmanın içinde olmak değil; bir kişi bile olsa ebedi kurtuluşuna vesile olabilmenin gayreti içinde olmaktır.

Hiçbir duyarlı Müslüman bana ne canları cehenneme demez, diyemez; çünkü, Müslüman Müslümanlığının gereği merhametli olur.

Müslümanın merhameti ile ilgili Ashabı Kiram Efendilerimiz olmak üzere birçok Allah(c.c.) dostunun sözlerine şahit oluyoruz.

Kim ne derse dersin kim nasıl anlarsa anlasın ülkemiz Müslümanları birçok büyük günaha alıştırılmış ve bu günahlar imana zarar verecek derecede işlemekte en vahimi meşru görmektedir.

Şunu bir kere daha ifade ediyorum; haramlara alışan insana helaller yani sevap işler ağır gelmeye hatta batmaya başlar.

Aman ha aman ha!