Halkın dış politika algısı

Kadir Has Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Merkezi’nin gerçekleştirdiği “Türk Dış Politikası Kamuoyu Algıları Araştırması”nın sonuçları geçtiğimiz günlerde açıklandı.

Haziran ayı itibariyle Türkiye’nin nüfus yapısını temsil ettiği kabul edilen 26 ilde 18 yaş üstü bin kişi ile yüz yüze görüşme yöntemiyle yapılan anket, Türk halkının uygulanan dış politikaya destek verdiği sonucuna ulaşmış.

TESEV de 2010 yılında benzer bir araştırma yapmış ve Türkiye’de dış politika ile ilgilenenlerin, uygulanan siyasetten büyük ölçüde memnun olduğunu ortaya koymuştu.

Kadir Has Üniversitesi’nin araştırmasına göre bu destek geçen yıllara göre daha da artmış.

Bu yılki sonuçları önceki yıllarda yapılan araştırmalarla kıyaslayan Rektör Prof. Dr. Mustafa Aydın, “Son bir birbuçuk yılda dış politika olumlu bir yörüngeye girildi” değerlendirmesini yapıyor.

Kamuoyu araştırmasını koordine eden Doç. Dr. Sinem Açıkmeşe’nin “Halkın önemli bir bölümü 15 Temmuz darbe girişimin Türk dış politikasını olumsuz yönde etkilediği görüşünde” şeklindeki tespiti de dikkate değer…

Araştırmanın ortaya koyduğu önemli sonuçlardan biri ABD’yi Türkiye için tehdit olarak görenlerin oranının geçen yıla göre hızlı bir artış göstermesi.

Bunda kuşkusuz 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında ABD’nin olduğu kanaatinin etkisi var.

Keşke bu soru deneklere açıkça sorulsaydı.

Kamuoyu yoklamasına göre Türkiye’nin AB üyeliğini destekleme oranı 2015 yılındaki ankette yüzde 42,4 olarak belirlenmişken bu yıl yüzde 61,8 olarak gerçekleşmiş.

Bu anket bir ay sonra, yani AB ile ilişkilerin neredeyse buzdolabına kalkar bir sürece girdiği Temmuz ayında yapılmış olsaydı acaba ne sonuç alınırdı diye merak etmeden geçemiyoruz.

AB’ye bakış konusundaki bu iyimserliğe rağmen “Türkiye AB’ye hiçbir zaman tam üye olamayacak” diyenlerin oranının da yüzde 70 dolayında olması araştırmanın ortaya çıkardığı ilginç bir boyut.

Türkiye’nin AB’ye üye olacağına inananların oranı ise sadece yüzde 8.

Yani halk AB ile ilişkilerin düzelmesi konusunda iyi niyetli bir bakış ortaya koymasına rağmen, bunun gerçekleşeceğine inanmıyor; tam üyelik konusunda karamsar ve umutsuz.

Türkiye’nin AB hedefine alternatif olarak gördüğü en önemli ilişki platformu ise “NATO-ABD işbirliğini geliştirmek” olarak belirtiliyor.

Rusya ile ilişkilerimiz olumlu bir sürece girmesine rağmen halkın Rusya’ya olan güvensizliği ankete yansıyor.

Araştırmaya katılanların yüzde 35’i Rusya’yı büyük bir tehdit olarak görüyor.

Katılımcıların yüzde 60’a yakını bir dönem Türkiye ile Rusya’yı savaşın eşiğine getiren Rus uçağının düşürülmesi olayına destek veriyor. Uçağın düşürülmesini destekleyenler, gerekçelerini “Büyük devlet olduğumuzu gösterdik” veya “Sınırlarımızı korumamız lazım” şeklinde belirtmişler.

Araştırma, halk arasında genel olarak yaygın bir kanaat olan ‘Türk’ün Türk’ten başka dostu yok” klişesini haklı çıkaracak çarpıcı bir veri de koyuyor ortaya.

“Türkiye’nin en yakın dostu hangi ülkedir” sorusunda katılımcıların yüzde 60’ı “Azerbaycan” cevabını vermiş.

Kamuoyu araştırmasının bir başka ilginç sonucu ise Türkiye’nin Müslüman ülkelerle birlikte dış politika yürütmesi gerektiğine inananların sayısının geçen yılki verilere oranla yarı yarıya azalmış olması.

Muhtemelen anketin yapıldığı sırada Katar krizinin patlak vermesi böyle bir sonucu ortaya çıkarmış olabilir.

Araştırmada Suriyeli göçmenler konusuna ilişkin sorular da yöneltilmiş.

“Sizce Türkiye, mültecilere karşı nasıl bir politika izlemelidir” sorusuna katılımcıların yüzde 45’i “Göçmen alımına son verilmeli” cevabını vermiş. “Ülkeye gelecek göçmenlere sayı sınırı konmalı” cevabını verenlerin oranı ise yüzde 28,5.

Halkın eğilimini yansıtan bu tür araştırmalar icra mevkiinde olanlara bir ışık tutabilir.

Daha da önemlisi uluslararası ilişkilerde iktidarın elini güçlendirir.

ABD’nin tehdit algılamasında ilk sırada çıkması müttefikimiz (!) tarafından nasıl algılanıyor acaba.