Ya da, halkın koalisyonu. Kurulamayacak bir şeyden, olması namümkün bir durumdan bahsetmeyeceğim. Hatta olması çok kolay ve ayrıca getirisi de son derece büyük bir birleşimden bahsediyorum.

Yaklaşık iki asra dayanan bir demokrasi ve parlamento tecrübemiz oldu. Envai tür partiler, oluşumlar, vaatler, parti programları okuduk, gördük, katıldık, inandık ve bizim görüş, düşünce ve inancımıza hitap eden kişi, parti ya da liderlerin peşinden koşarak geçirdik.

Koca iki asırdan bahsederken kazanımların neler olduğuna dair bir geri dönüş ve bir muhasip titizliği gösterecek olsak dahi, elde avuçta kalanın mevcut asırların ve verilen onca bedelin karşılığı olmadığını/ olamayacağını hepimiz kabul ve itiraf ederiz diye düşünüyorum.

Bir vekalet sistemi ile adeta kandırılmış, kısmi tavizler ile avutulmuş ve bu avutmanın yalan, kullanma ve istismar etme boyutlarına kadar evrilişine tüm ülke olarak defalarca tanıklık ettik. Dincisinden demokratına, solcusundan muhafazakarına, sosyalistinden aydınlıkçısına, liberalinden bilmem nesine varıncaya kadar hepsini denemiş ve hepsi tarafından iliklerine kadar istismar edilmiş bir milletiz.

Bizi temsil etmeleri adına seçtiğimiz vekillerin değil bizleri, kendilerini dahi temsil edemediklerini, edemeyeceklerini defalarca ve can yakıcı şekilde tecrübe ettik. Bizlere hitap edenlerin söylemlerine, vaatlerine, yapacağız diye söz verdiklerine kulak kabartmalarımız, inanıp güvenmelerimiz kocaman birer umut, hayal ve inanç kırıklıkları olarak bizlere döndü.

Kendi şehrini temsil edeceğini iddia edenlerin, şehrin sakinlerinden oy isterken cevval kesilip gür sadalar ile birçok işi kotaracağından dem vuranların, meclis yaşamlarının ne denli silip ve kocaman bir hiçsizliğe tekabül ettiğini de koca iki asırdır tecrübe ettik.

Sadece basit birer tasdik memuru olmanın bir tık dahi ötesine gidememiş olan bu vekalet sistemi, iki asır sonrasında, bir takım dert ve sorunların çözüleceğine dair hala bir inanç oluşturuyorlarsa şayet, sanırım, harici iki asır daha incitilmeye, kandırılmaya ve hatta iğfal edilmeye müstahak olanların kimler olduğu tartışılacak bir konu dahi değildir.

Artık sorunların çözümünün bu bahsini yaptığım silik ve sönük vekalet sistemi ile olmayacağının bir an evvel içselleştirilmesi ve hemen akabinde milletin kendi meclisini oluşturması, geniş tabanlı bir düşünsel mutabakat belirlenmesi gerekmektedir.

Solcunun sağcı gibi düşündüğü, Alevi'nin Sünni gibi, Kürt'ün Türk ve Türk'ün Kürt gibi düşünmeye, onu anlamaya ve onun dertlerini ve sorunlarını kendi derdi ve sorunu gibi görebilme kalitesini ortaya koyma ve gereğini yapabilme erdemini gösterebilme aşamasına gelmiş / gelebilmiş olmalıdır.

Böylesi ahlaki, ilmi ve gelişmişlik içeren bir mutabakatın; sorunların, sıkıntıların ve dertlerin çözümün de silik insanların vekaletlerine gereksinim duymayacakları gibi onların, maliyetli birer jakoben olmalarının da önlerini tıkayacaktır.

Eğer millet taban da böylesi ulvi ama bir o kadar da kararlı bir birlikteliği kurabildiği ve bu birlikteliği de kişisel, mezhepsel ya da ideolojik ihtiraslara kurban vermediği sürece başarılamayacak, çözüme kavuşturulamayacak hiçbir sorunun olmadığını da rahatlıkla görecektir.

Daha net ve yalın şekilde ifade edilecek olursam eğer millet, her kesimin sorunlarına, her kesimin dertlerine, her kesimin önünü tıkayan sosyal, ekonomik ya da siyasi problemlerine senktonize bir ses, birlikte ve eşgüdüm halinde itiraz gösterebilirse şayet, meclisin, yürütmenin ve ya yargının buna duyarsız kalması zaten mümkün bile değildir.

Millet, kendisinin özel, asil, asal olduğunu ve kendisine rağmen yönetim, uygulama ve tatbikin olamayacağını, mutlak egemenliğin kendisine ait olduğunu fark edebildiği an, bütün kapıların kendisine açıldığını zira bütün kapıların da sahibinin kendisi olduğunu açıkça görecektir.

Millet, kendisine rağmen siyaset yapanların, millete rağmen millete muhalif olanların bir adım dahi atamayacağını, varlıklarının o millet ile mümkün olduğunu hissetmedikleri sürece istedikleri gibi at otnatmaya, istedikleri gibi buyurgan ve jakoben tavır takınmaya devam edeceklerdir.

Bütün bunlar yetmezmiş gibi vekil olanlar asil, asıl ve asal olanların üzerinde tepinmeye devam etmenin yanı sıra ülkenin bütün kaynaklarını da tepe tepe kullanmaya da devam edeceklerdir.

EY MİLLET !

ASIL, ASAL VE ASİL OLMAYA TALİP DEĞİL MİSİN!!?