9 Mart 1971. Müsteşar lakaplı Mihri Belli ile süreç içinde üniversitelilerin de genç askerlerin de  başucu kitabı olmuş  Türkiyen’nin Düzeni dizi kitaplarının yazarı Doğan Avcıoğlu rehberli solcular, Ankara’da toplanmışlardı. Ancak iyi organize olamadılar  ve  emir komuta zincirindeki asker destekli sol  bir darbeden kurtulmuş oldu böylece ülkemiz. Tam 49 yıl geçti aradan. Tekraren geçmiş olsun büyük milletime diyorum.

9 Mart 1971. Müsteşar lakaplı Mihri Belli ile süreç içinde üniversitelilerin de genç askerlerin de başucu kitabı olmuş Türkiyen'nin Düzeni dizi kitaplarının yazarı Doğan Avcıoğlu rehberli solcular, Ankara'da toplanmışlardı. Ancak iyi organize olamadılar ve emir komuta zincirindeki asker destekli sol bir darbeden kurtulmuş oldu böylece ülkemiz. Tam 49 yıl geçti aradan. Tekraren geçmiş olsun büyük milletime diyorum.

Kendilerine 68 kuşağı diyenlerin ezilen halklar, özgürlükler algısıyla başlattıkları sol hareket, belli süreç içinde darbe hazırlığı için önce Yön daha sonra Devrim adlı yayın organlarıyla epeyce bir kamuoyu oluşturmuşlardı ya yutturamadılar zokayı ve 9 Mart sabahı Faruk Gürler başkanlı darbe planı, 12 Mart 1971 Muhtırasına dönüştü. Devrim hayalleri kendi eştikleri kuyu suyuna düşmüş, tutuklanmışlar zindanlarda işkenceler görmüşlerdi. Ancak kamuoyları devam ediyordu ve 1974 affıyla devrimci Karaoğlan Ecevit yetişmişti imdatlarına. Çıkıp dağıldılar güzel Anadolu'umun dört yanına. Yer altlarından halk algısı ürete ürete 78-80 arası iç savaş ortamını getirdiler.

Bitti mi davaları, dertleri? Kendilerinde olsalar şimdiye çoktan biterdi ya değiller.Oyuncular, yönetmenleri de belli. Kimisi bilerek, kimisi bilmeden oynuyor rollerini. Bu yüzden bizim milletimizin destan devri hiç geçmiyor. Felaket üstüne felaket! Medyatör şair, yazar, sanatçı, sözde bilim insanı, aydın… rollerinde yeni yeni millet destanlarına kaynak olup duruyorlar da bu millî kültür kaynağımızın araştırmacılarına şöyle bir bakalım da demiyorlar.

Nihat Sami Banarlı, Resimli Türk Edebiyat Tarihi eserinin Destan Kültürünün Ehemmiyeti ile Millî Destanlar bölümlerinde şu önemli noktalara dikkat çekmiş: 'Destanlar halk gözüyle görülen,halk ruhuyla duyulan ve halk hayalinde masallaştırılan tarihlerdir. Millî destanlar, destan devirleri geçtikten sonraki sükûn zamanlarında millî mazîlere karşı uyanan derin sevgi ve özleyiş çağlarında yazılır; yine böyle çağlarda, böyle sebeplerle toparlanır. Denebilir ki Türkler destan devri yaşamaktan ve yeni destanlar söylemekten eski destanlarını derleyip toparlamaya, bilhassa özlemeye vakit bulamamışlardır.' İşte halk algısının takibi için kaynak! Saymakla bitiremediğimiz Türk destanlarında ne hileler, tuzaklar, savaşlar yaşadık, yaşıyoruz. İç hain kaynaklı bölünmeler ne felaketler getirdi, getiriyor. Hele son yaşadıklarımız, Manas Destanı'ndaki Közkaman Hilesi'nin aynısı adeta!

İlericilik-gericilik çatışma algısı üretilerek Atatürk'ten sonra onun adına askeri darbeler getirip duruluyordu ve böylece oyla seçilenler üzerinde emperyalist güdümlü vesayet kurulmuştu. 28 Şubat ardından 2001 krizine giden koalisyon süreci sonunda iktidarı sarsılmayan lider kalmış mıydı hiç? Yabancı servislerin makamlarımıza sızıntıları sağlıyordu hep bunu. Doksanlardaki faili meçhul cinayetler de çatışmanın halk algısına iyice yerleşmesi içindi. 2002 Erdoğan liderliğinde de yürütülmek istenen süreci, onun dirayeti püskürtünce bu kez de alnı secdeye gelenlerle sivilleşme iyi niyetine çöreklendi sızıntılar. Aynı dirayet, dünyaca ünlü tıp insanı Haberal'ın, 26. Genel Kurmay Başkanının yargı süreci… derken Mit Müsteşarını ifadeye çağırma tuzağını da fark edince 15 Temmuz ihanetine kadar giden hainlikler yaşandı. Karışan Ortadoğuyla bizdeki 40 yıllık organize terör oyunu bütünleşiverdi bu olanlara paralel olarak. Hepsi emperyalist projenin ayrı parçalarıydı.

Yepyeni destanlar yazdık, yazıyoruz yine şehitler vere vere. Ruhları şad olsun. Son 59 şehidimizin de manevi huzurunda minnet ve saygıyla eğiliyorum. Acılarıyla yüreği yanan milletimin tecrübe sesini de duyuyorum. Artık sunulan aldatıcı algıları yutmuyor kimse. Ancak yazık ki huylu huyundan da geçmiyor. İlerici-seküler-laik sözde aydınlar da onların siyasî odağı durumundaki ana muhalefet de boş tartışmalar getiren algı operasyonlarından geçmiyor. Yabancı ağzıyla ağır eleştiri yapanlar, Esed haklı yorumunu paylaşanlar bile var, millet hayretler içinde.

Halk algısının takibi en önemli sorumluluk artık! Kimseye halk algısına sunulup sömürülecek icraat hataları hiç bırakmamalı destanlar yazan milletin dirayetli ve başı dik liderleri! Allah'ım onlara yardımcı ol duamla gece uykumu bölen rüyamın kaldırıp da yazdırdığı halk algısı şu şiirim armağandır dirayetli olan, olmak isteyen lidere:

HAK PARTİ DÜŞÜ

Her gece düşümde ülkemin bir yerinde
Dolaşıp durur, sorar soruştururum hep, niye?
Doğru ne; adalet, hak, merhamet nerede diye.
Huzura nasıl çıķar yolumuz, kiminle, neyle?
Bağıran çağıran, ah vah diyen çoktu ilden ile
Akıllıyım, ben bilirim diye ahķam kesen de.
Laķin sessiz çoğunluk hep geçim derdinde.
İş, aş, ekmek, maaş...yat kalk hep dillerde.
Derler ki gitmeyin artık yangına körükle.
Okumuşlar birbirinizle iyi geçinin de
Akıl edin geçim derdine az çok çare;
İşsizliğe çare, var olan dertlere çare!
Yetti gayri iskembe-i kübradan nutuklar;
Araştırmasız, aldatıcı, sorumsuz, bilgisizce!
Halkı kalkındırsın başa Hak Parti gelsin de
Geçelim milletçe gerçek demokrasiye el ele!