Halifesizlik...

Kemal’in icraatlerinin bir tanesi dahi istikbâl için hayırlı olmamıştır...

Lâkin bunların en fenalarından biri de hiç şüphesiz HALİFELİĞİN İLGASI olmuştur..

Hálâ bu derdin girdabındayız...

Halifesizliğin acısını bütün dokularımızla hissediyoruz.

Türkiye aleyhine oluşan Papalık, ABD ve İsrail merkezli tezgahın kuvveti din eksenli birliktelik. Buna karşılık bizim en büyük zaafımız birbuçuk milyarlık İslâm âlemi içinde yalnızlık...

Demokratik, lâik Türkiye Cumhuriyeti... Pöhhh..

“Körfez’den gelen “Papalı” görüntülerin en net anlamı, “Arap dünyası” üzerinde çalışıldığı..” “İsrail’in de içinde yer aldığı bir network..” Ahmet Taşgetiren’in tesbitleri yerinde ve hadiselerin mihengine müşir..

Arap Baharı sürecinde Türkiye halkı ve devleti sürekli olarak mazlûm halkların yanında yer aldı. Tek hatamız vaktiyle bize fevkalâde yardımlarda bulunmuş Kaddafi’ye sırtımızı dönmek oldu.

İslam dünyası halklarında da bunun karşılığı var.. “Erdoğan” ismi etrafında bir Türkiye sempatisi bulunduğu inkâr edilemez bir gerçekliktir.

Lâkin bir yönüyle de aynı İslâm dünyası Türkiye’yi adeta gâvur görüyor!.. Erdoğan sempatisi yalnızca bir umuttur... Türkiye asli hüviyetine mi dönüyor (dönebilir mi) umudu...

Biz bu umudu güçlendirmek yerine Avrupa Birliği (AB) deyip durduk... Sürtükten farkımız yok... Biz AB dedikçe kahpe Bizans bize tokat atıp duruyor...

İslâm âlemi, özelde Ortadoğu, Arap dünyası; Suudi Arabistan, BAE gibi üç-beş kahpe ABD kuklası yönetimden ibaret değil. Lâkin Papa’nın son ziyaretlerinin anlamını iyi kavrayamazsak yakında tamamı aynı yola revan olabilir.

Papalık çağın şirinliği DİYALOG fitnesini FETÖ eliyle Türkiye üzerinde denedi. Hayli başarılı da oldu Vakta ki ihtilâle teşebbüs ile Erdoğan iktidarını devirmek istediler halk ancak o zaman kendine gelebildi. O da tam olarak değil. Hálâ Fetullah Gülen sempatizanı binlerce insan dolaşıyor Müslüman kesimde...

Büyük kurtarıcı, ulu önder Atatürk... Bu teranelerle avunanlar şu hadiselere nasıl bir çare ve çözüm düşünüyorlar acaba?

Çağdaş Batı medeniyetinin Ç harfi kadar mesafe alamadılar. Harf devrimi, şapka maymunluğu ile bir Japonya mı olduk? Güney Kore bile olamadık!.. Japonya ve Almanya 1945’de tam bir yıkımdan çıkıp bugünün dev ekmonomileri oldular. Ya biz?

Ne Camiye yaradık ne kiliseye... Ne hakkılya Müslüman kalabildik ne tam gâvur olduk. Şükür ki olmadık ama bu halimizin de gâvur tarafı o kadar baskın ki...

Halifemiz olaydı, İslâm dünyasının birliğini sağlama şerefi bizde olduğu gibi bütün dünyanın en merkezî, en jeostratejik coğrafyasından ABD’ye de AB’ye de İsrail’e de ayar veren biz olurduk...

Venezuela gibi mazlûm hristiyan ülkelere de hayat verebilir, onların kitleler halinde ihtidalarına sebep olabilirdik. Adam hristiyan ama “Osmanlı’ya aşığım” diyor.

Üç beş hayırlı adım daha at Müslüman olsunlar... Ama bu bozuk düzenle ne köy olur ne kasaba...

Halifesiz İslâm dünyası asla galib olamaz. Fakat elbette Allah’tan başka galib olan yoktur. Allah dilerse halifelik de geri gelir galibiyet de. İzzetimizin sırrı, anahtarı halifeliktir.. Samimi Müslümanlar bu konuyu asla hafife alamaz.

Acaba kaç samimi Müslüman kaldı bu ülkede? CUMANIZ MÜBAREK OLSUN...