Halep, saldırılar ve bombalar altında…

Halep, saldırılar ve bombalar altında…

Rusya bir yandan uçaklarla bomba yağdırırken, İran ve onun katiller sürüsü Hizbullah da karadan saldırmaktadır. Esed ise katillere her türlü kolaylığı sağlayan bir hainden başka bir şey değildir. Kendi ülkesinin bombalanması, vatandaşlarının öldürülmesi, şehirlerinin yerle bir olmasını sağlayan Emperyalizmin yeni bir modeli… Ne de olsa Hama katili Hafiz Esed’in oğlu…

İran’ın İslam dünyasına Şiiliği ihraç etmeye çalışması, batının bölgede uzun süreli kargaşa oluşturma senaryosunun bir sonucudur. Maalesef, Halep de bu anlamda bir kurban olarak seçilmiştir. Haleb’in seçilmesinin temel nedeni bölgenin Sunni olmasıdır.

Halep Orada Peki Ya Biz

Halep yok oluyor, ama onlar sessizler... 
Kimi İran’cı olduğu için, kimi devletçi olduğu için, kimi menfaatçi olduğu için seslerini kısmışlar...
Unutmayın ki sıra buraya gelecek.. O zaman ne yapacaklar....

Kimimiz bu dönemde bombalar altında ölmekteyiz ya da denizlerde kaçarken boğulmaktayız. Kimimiz batıya kul köle olmak için sınırları zorlamaktayız. Ama kimimiz de sıcak evimizde filim izler gibi seyretmekteyiz alemi ve alemdeki zulümleri…

Ama unutmayın ki kimimiz ölümle imtihan olurken, kimimiz de seyretmekle imtihan oluyoruz. Yani birileri ölürken, diğerinin kendisini seyirci konumunda konumlandırması ile imtihan olmaktayız. Çünkü birileri ölürken, diğerinin seyretme lüksü yok.. Zalimin karşısında durup, mazlumu savunmazsa yani sadece seyirci olursa aslında o zalimin yanında durmuş olur ve imtihanı kazanmaz. Çünkü zulme rıza da zulümdür. Zalime karşı insanlar dursaydı zulüm bu kadar yükselmezdi. Zalimi güçlü kılan, karşısında onu meydan okuyan veya yaptıklarına tepki gösteren kitlelerin olmamasıdır.

Önce bizim tepkilerimizi yok ettiler… Hayat damarımızı kopardılar. Bizi bizden uzaklaştırdılar. Bizi sahte tanrılara kul ettiler. Allah’a kul olmada imtina edenin kul olduğu birçok tanrıları oldu… Maalesef, Allah’a kul olarak özgürleşmek yerine kendimizi modern tanrılara kurban ettik, ayaklarımıza prangalar taktık…

Biz, evimizde sıcak yatağımızda sevdiklerimizle birlikteyken yeryüzünün başka yerinde insanlar sırf Müslüman olduğu için eziyet çekmektedir. Siz sanıyor musunuz ki bu olanların hesabı bize sorulmayacak. Bizim bu kadarki vurdumduymazlığımızın bir yerlerde kaydedildiğini unutuyoruz…

Birimiz ölürken belki de sınavı geçmiş olacak, ama seyreden bu sınavda sınıfta kalacaktır. Bazen seyretme lüksümüz yoktur. Bazen birileri ölürken yaşama lüksümüz de yoktur. Mücadele, herkesin kendi imkan ve şartları çerçevesinde olur. İlla gidip silaha sarılmakla olmaz. Bazen bir söz ve farklı bir tepki binlerce top ve tüfeğin yaptılarından daha fazla etkili olabilir.

Biz, Türkiye’de Halep’le ilgili eylemlere başlamadık…

Gösteri ve yürüyüşler yapılmadı…

Boykot yapılmadı Rusya’ya karşı

Cuma gösterileri de yapılmadı… Çünkü bu gösterileri aslında organize edenler İran destekli gruplardı… onlar da şimdi Halep’te Ruslarla birlikte Müslüman katlederken, onların Türkiye’deki yardakçıları da ne kadar masum olduğunu ispatlamakla meşguller.

Yani İslamcıların içlerindeki bu grupları devre dışı bırakması gerekiyor ama onlarda böyle bir çalışmanın emaresi de yok…

****

Halep, nedense tarih boyunca hep Haçlı saldırılarının en yoğun yaşadığı şehirlerden birisi olmuştur. Haleb’in tarihi hep Şam ve Kudüs ile birlikte olmuştur. Kudüs düştüğünde kardeşi Haleb de düşmüş ya da saldırılara maruz kalmıştır. Günümüzde de öyle olmaktadır.

Haleb’ten süt emenler (Haleb, süt veren anlamına gelir) neden bugün halebin yanında değiller… Halep neden Şii ve Rus saldırılarına maruz bırakılıyor?

Bir milyon Müslüman, Suriye sınırına dayansa, Haleb’e gitse durum böyle olur mu? Siyasetçilerimizi reel politikada uykusundan uyandırmak için bizlerin harekete geçmesi gerekmez mi?