Hakikat üzerine zor anlaşılır bir yazı

Kuran, ilk başından itibaren konularına bölündüğünde; Bakara süresinin üçüncü konusu, insanın yaradılış amacının anlatımıdır. Bakara süresinin 30 – 39 ayetleri arasında, Hz. Adem’in ilk yaradılışının amacı ve imtihanı anlatılmaktadır. Olayı kendi anlatımımızla özetlersek; Allah c.c. meleklere bir halife atayacağını bildiriyor. Meleklerde, neden diye soruyor. Allah c.c. da meleklere, insanın ilme olan kabiliyetini cevap olarak bildiriyor. İnsanın, ancak ilimle uğraşırsa mutlu olacağını, ilimden uzaklaşırsa mutsuz olacağını kuranda bildiriyor.

***

Peki! İlimin amacı nedir? İlimin amacı hakikatleri öğrenmektir. Öyle ise bizim öncelikle hakikat kavramını iyi bilmemiz gerekir. Hakikat nedir? Hakikat, insanın varlığından önce de var olan bilgilerdir. Hatta, Yaratılan alemden önce de var olan bilgilerdir. Hakikatin varlığı, yaratılışın başlangıcından öncedir. Çünkü Allah, yaratmadan önce yaratıcı olduğu gibi yaratılıştan öncede yaratılan hakkında bilgi sahibiydi.

***

Allah hiçbir varlığın yaratılışı olmadan, varlıklar hakkında bilgi sahibi olması, bizim hakikate giden yolda ne işimize yarar? Öncelikle, sonradan yaratılan Alem ile Hakikat’in ayrı, ayrı şeyler olduğunu anlamamıza yarar. Bu anlamadan sonra, hakikatin Allah bilgisi olduğu ve hiçbir zaman artıp eksilmediği sonucuna ulaşırız. Hakikat; artmaz ve eksilmez, değişmez ve gelişmez; hakikatin, başlangıcı ve sonu yoktur. Hakikat, Allah’ın bilgisi olduğuna göre, hakikati öğrenmek; Allah’ı tanıma sonucuna götürür. Hakikatin öğrenmek, Allah’ı tanıttığı gibi Allah’ı tanımakta hakikati öğretir.

***

Hakikat, zamana, mekâna ve kişiye göre değişmediğine göre, hakikatleri öğrenme için insanlar arasında ayırım yapmamalıyız. Her milletin bulduğu hakikatlere ulaşma çabasında olmalıyız. Çünkü her insan, hakikatlere ulaşabilecek şekilde yaratılmıştır. Bu konuda ırklar arasında bir ayrım yoktur. Fakat insanlar, ancak akıl kuvvetleri oranında hakikatleri öğrenebilirler. O nedenle akıl insana verilmiş en büyük nimettir.

***

İnsan akıl ile hakikat yolculuğuna gidebildiği oranda, mutlu olabilir. Hakikati aramada iki ana yol vardır: din ve felsefe. Din ve felsefe; hakikat arayışına yönelmiş birbirlerine rakip veya alternatif yoldur. Her iki yöntemde de bulunan hakikatin aynı olması gerekir. Oysa ki, din ve felsefenin aynı konuda bildirdiği hakikat birbirlerine tam olarak zıt olabiliyor. Bu durum da kişi inancına göre tercih de bulunuyor. İnanmıyorsa felsefenin cevabını, inanıyorsa dinin cevabını kabul ediyor. Ama her zaman dinin ve felsefenin bildirdiği hakikatler çatışmaz. Uyum içinde olduğu konular çok olduğu halde uyumsuz olduğu konularında varlığını kabul etmek, daha gerçekçi bir yaklaşım olur. Oysaki hakikatler bir birleri ile çelişmezler.

***

Bir şey, hem doğru, hem de yanlış olamaz. İki zıt bilgi aynı anda doğru, aynı anda yanlış olamaz. Örneğin kan abdesti hem bozar, hem bozmaz önermesi aynı anda doğru olamaz. Öyle ise Allah indinde kan abdesti ya bozar ya da bozmaz. Hem bozar hem bozmaz, dersek bizim aklımızı bozar. :))) Ama bence kan abdesti bozar.