Gizli Hüviyetliler Büyük Tehlike!.

Osmanlı askerî (yeniçeri) arasına “dönmeler” sızmıştı:

“…. meçhulü’n-neseb Frenk, Rum, Ermeni ve Yahudiden dönmeleri ve Çingâneleri ve sair ne idüğü belirsizleri içlerine koymadıklarından; mert oğlu mert olmalarıyla, bunlardan hırsız, edepsiz, yankesici ve sair fena töhmetle müttehem olanları içlerine koymamakla düşman-ı dini bu ocaklar askeriyle korkuturlarken, düşman-ı din bunların nizam-ı kaviyesine haset edip bir tarikle içlerine ihtilâf düşürmek için gayet hilekâr casuslar gönderip…” (Vakanüvis A. Vâsıf Efendi / Hülâsatü’l-Kelâm, 18.yy sonu - 19. yüzyıl)

Tarihçi Koçi Bey de “millet ve mezhebi namalûm” şehir oğlanları, dönmeler, Çingâne, ve sair “ecnebiler” ile katırcı, deveci, hamal, yol kesici, yankesici gibi değişik unsurlar (ecnas-ı muhtelife) yeniçeri ocağına alınmış. Böylece adetler ve kanunlar bozulmuştu der.

“…Moskov ve Nemçe ve İspanya’dan kaçıp gûya Müslüman olanları [dönmeler] ortalarına alıp yoldaş eylediklerini cümle âlem bilir. Badehu kimi kaçar, geldiği yere gider, mazarratı zahirdir. Kimi yerinde kalır, vakitle serkâra geçer, onun mazarratını ancak Allahü Tealâ bilir...”

Yani, Rusya, Avusturya ve İspanya’dan kaçarak Osmanlıya sığınan Yahudilerden daha sonraları gûya Müslüman olduklarını söyleyen bazı kişiler (dönme, Sabetayist) yeniçeri arasına sızmış..

Vakanüvislerden Esad Efendi de Üss-i Zafer’inde, yeniçerilerin eski düzeninin, aralarına “bed-asl eşhâs-ı meçhule” (kötü asıllı ve kripto) girişiyle bozulduğunu anlatır.

“Be-tahsîs girdâr u etvârları murdâr olan Rûm-ı bed-erûm taifesi ki, el-küfrü milletun vahidetun ittihadınca merkûz-ı tabî’atları olan hıyâneti icrâda mecbur.”

Yani “kötü kökenli, işleri ve tutumları pis Rum tayfası, küfür tek millettir mucibince [adeta] hıyanet işlemeye mecburdu..”

Netekim, Rumlar hacı hoca kılığına girerek yeniçerilerin akılsızlarını çeşitli şekillerde aldatıyor ve devlete karşı kışkırtıyorlardı.

* * *

Evet, Vaka-i Hayriye netayici itibarıyla kötü olmuştu amma, Padişah II. Mahmud’un hakkını da yememek lazım.

En azından “dönme”ler konusunda ágâh imiş. Türkiye Cumhuriyeti de bu konuda ágâh olmuş olsaydı belki hiçbir darbe olmazdı…

Yeniçeri yerine kurulan Asakir-i Mansure-i Muhammediye kanunnamesinde, orduya alınacak askerlerin «köylü ve sağlam vücutlu olmaları, [fakat] asla “dönme” olmamaları» şartı vardı!..

Günümüz Türkiyesinde de hayli “dönme, Sabetayist” üç kimlikli “pakraduni” ve daha nice din ve hüviyeti gizli kripto; medyanın hâkimi, TSK’de ciddî şekilde söz sahibi ve hattâ Müslüman iktidar ricâl-i devleti arasında dahi vazifedeler.

Pekâlâ DÖNMELER mevzusunu neden hálâ hafife alıyoruz?

Bunu da yine dönmeler beceriyor... Değil ülkemizde, tüm dünyada dahi gündem onların inisiyatifinde..

Neyse, daha fazla yazıp da şimşekleri üzerime çekmeyim!.

#harbiden: Dönmeler konusunda câhil iseniz hiçbir konuda ahkâm kesmeyin. Nobel ödüllü bir ünlü dönme yazar,“biz 20’nci asırda iki devlet kurduk, İsrail ve ..…” demişti. İşitmediniz mi? 15.11.2017