Gerçek dost içinden geçtiği zamana göre değil içinden geldiği gibi konuşabilen ve davranabilen kişidir. ‘‘Eski dostluğu devam ettirmek, imandandır.’’  diye yazıyordu okuduğum İslam İlmihalinde...

Gerçek dost içinden geçtiği zamana göre değil içinden geldiği gibi konuşabilen ve davranabilen kişidir. ''Eski dostluğu devam ettirmek, imandandır.'' diye yazıyordu okuduğum İslam İlmihalinde, bir başka hadiste de şöyle yazıyordu: ''Dostlukta kıdem esastır.'' Sonra kalkıp bu hadislerin gereği olarak elime telefonumu alıp eski arkadaşlarımı aradım. Düşündüm ki bu yalan dünyada dostluk da bir nasip işidir aslında. Hayatım boyunca kazandığım bütün dostluklar, tamamen benim irademin dışında gelişmiş ve gerçekleşmişti. Ben falan veya filan kişiyle dost olmak istiyorum diye düşünüp karar vermekle, onun için uğraşmakla dostluk oluşmuyordu işte. Bunun için ne kadar uğraşırsan uğraş sonucu değiştiremezsin. Bazen de bir tanıdık veya bir akrabayla dost olmak için yıllarca uğraşıp didinirken bir de bakarsın ki hiç hesaba katmadığın bir kişiyle dostluk kendiliğinden meydana gelmiştir.

Dostluk, taşa kazınan bir yazıdır, rüzgarda ve çamurda, yağmurda ve güneşte, soğukta ve sıcakta silinip kaybolmaz. Her türlü kötü, olumsuz ve zor şartlarda birbirine tutunmayı, birbirine dayanmayı ön görür ve öylece devam eder. Hesap kitap yaparak veya isteyerek değil yolda yürürken kendiliğinden oluşan, kendiliğinden belirginleşen bir olaydır.

Her şeyiyle sevdiğimiz, her şeyine katlandığımız, her şeyiyle razı olduğumuz insanlardan dost olur. Önce refik sonra tarik diye çok doğru bir söz vardır ya işte dostluk, tam da burada ortaya çıkmaktadır. Bundan dolayıdır ki yola çıkacağımız insanları rikkatle ve çok dikkatli olarak seçmek gerekir. Öyle ki doğru seçim yapılmadan çıkılan yolda insanı yolun uzunluğu veya zorluğu değil, yanlış yol arkadaşları zora sokar. Yola çıkacağımız insanları her zaman doğru seçme imkanı olmasa da bu yollarda bile bazen dostluklar oluşabilir.

Arkadaş edindiklerimiz arasında dost edinmek, dost kazanmak bizim elimizde değil, bu seçimi yapacak olan yol ve yolculuktur aslında. Beraber yola çıktığımız insanın gerçekten dost olup olmadığını yolculuk ortaya çıkarır. Siyasette ve ticarette, günlük yaşamda çoğu zaman yürüyüşler hüsranla sonuçlanmaktadır. Dost bilinen tanıdıkların, dost sanılan arkadaşların dost olmadığını fark etmek insanı derin üzüntüye ve şaşkınlığa sevk eder. Yolculuktan daha çok yorar insanı bu durumlar.

Ne zaman ve ne kadar beraber olursak olalım insanı tanımak her zaman kolay olmamaktadır. Madde ve mana bütünleşmeden, kalp ve ruh uyuşmadan, huy ve tüy bir birine uyum sağlamadan dost olmak mümkün değil. Sadece rakamlar ve hesaplar üzerinden gerçek dostluklar oluşmaz. Maddenin değil önce mananın birleşmesi gerekir dostça ilişkiler için. Zorlukların ucundan tutup birlikte kaldırmak gerekir dost olabilmek veya dost kalabilmek için.

Gerçek dost, çıkar ve menfaati sadece kendi yaşamak için değil dostunu da yaşatmak ahlakına sahip olan kişidir. Bundan dolayıdır ki kadim dostluklar zorluk ve yokluklarda gösterilen fedakarlıkların sonunda elde edilir. Bütün zorlu mücadele süreçlerinden başarıyla çıkan dostluklar gerçek dostluklardır. Asıl marifet, refahta ve kolaylıkta değil zorlukta ve darlıkta dost ve arkadaş olabilmektir. İyi gün dostu olmak kolaydır ama zor olan kötü gün dostu olabilmektir. İnsani ilişkilerin, neredeyse her şeyin menfaat ve çıkara, paraya ve servete dayandığı, dünyevi menfaatler için yıllanmış dostlukların bile yok sayıldığı bir zamandan geçiyoruz.

Nasıl olur da daha çok zengin olurum, daha rahat ederim diye hesap yapmanın güzel düşünmeye ve dostluk kurmaya vakit bırakmadığı bu garip zamanlarda ucube insanların sayısı da her geçen gün çoğalmaktadır. Öyle bir zamana eriştik ki dost bilinen bazı kimseler ufacık şeyler için bile kırıcı ve kıyıcı olabilmektedir. Oysaki dostluk, kırmayı değil onarmayı gerektirir. Bütün zamanlarda dostunun sırrını saklamak, ayıplarını örtmek, ona zarar vermemek, iyiliğini istemek, onunla üzülmek ve onunla sevinmek dostluğun gerekleri sayılırken bu garip zamanda bunlar da kaybolup gitmektedir.

Gerçekte dostluk ve arkadaşlık, hesaba değil kitaba dayanan, zamana değil imana dayanan dolayısıyla öldükten sonra da devam eden bir kardeşliktir. Dünyayla sınırlanmayan ahirette de süren engin bir kardeşliktir. Gerçek dostluk Allah'ın dostlarını sevmek ve düşmanlarına düşmanlık göstermektir. Gerçek dost sahibi olmamak ise en büyük yalnızlıktır.