Allah korusun, 15 Temmuz hain darbe girişimi başarılı olsa idi, acaba ülkemizin ve halkımızın ahvali ne olurdu?

Allah korusun, 15 Temmuz hain darbe girişimi başarılı olsa idi, acaba ülkemizin ve halkımızın ahvali ne olurdu? Acaba kimler ecdadımızın mübarek kanı ile suladığı bu Osmanlı bakiyesi topraklarımıza sırtlanlar gibi saldırarak, vatanımızı pança pinçik edeceklerdi? Çıkarılacak iç savaşla acaba kaç milyon vatan evladımızı öldürmeyi hedefliyorlardı? Hangi ülkeler kirli ve kanlı postalları ile topraklarımızı çiğneyecek, eski hesaplarını göreceklerdi? Suriye ve Irakta olduğu gibi acaba her gün kaç defa canlı bomba patlatılacaktı? Acaba geriye baktığımızda ortada vatanımız diyeceğimiz bir toprağımız kalacak mıydı? Acaba kimler gelip ülkemizde yeni sömürge devletçikler kuracaktı? Kırk yıldır bu güne hazırlanan bu onursuz piyonlara, PKK ve FETÖ alçaklarına acaba neler vaat edilmişti…

Rabbime sonsuz şükürler olsun ki, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın önderliğinde aziz milletimizle yeni bir destan daha yazarak, asker ve polisimiz ile kol kola bu alçakların oyunlarını bozarak bir gecede hepsini geri püskürttük. O gece hain cuntacılar ile Fetöcü’ler nakavt olup kıçlarının bokuyla kaçacak delik aradılar. Pesilvanya’daki muşmula suratlı terörist başı bunlara acaba ne vaat etmişti ki ölümü bile göze alıp böyle büyük bir ihanetin içerisine girebiliyorlardı? Bu toplama adamların haşhaşlı gazozlarına başka ne katmıştı ki beyinlerini bu kadar uyuşturabilmişti? Bu Müslüman elbisesi giyip te üzerimize çullanan alçaklar acaba neyin kafasını yaşıyorlardı.. Düşünüp taşınmadan, nasıl sonuçlanacağını hesaplamadan, körü körüne bir adanmışlık… Paranın Firavunlarına itaat et, rahat et mantığının getirdiği tam bir fecaat hali. Oysa James Thurber ne diyordu? ‘’Ölmeden önce herkes, neden kaçtığını ve neye koştuğunu ve bunun nedenini, öğrenmeye çalışmalıdır.’’

Peki, bu şirazesi kaçan ölümü bile göze alan mankurtlar, hiç öğrenmeye çalıştılar mı? Hayır.! Yüksek itaatle rahatı tercih ettiler…

Oysa her canlı gibi insan da sınırlı bir ömre sahiptir. Allah’tan başka her şey ölümlüdür. Yaşamak ve ölmek insanın elinde olan bir şey değildir. Ölüme ise asla çare yoktur. Olsaydı eğer, bir zamanlar dünyayı titreten dünyalara sığmayan her türlü güç, kuvvet ve makama sahip olan insanlar ölüp, bugün toprak olmazlardı. Öldüklerinde 1 Dolarlık bilet ile kesinlikle Cennete gideceğini zanneden bu Fetö’cülerin, en belirgin özelliklerinden biride kibirleri idi.. Güç sarhoşu olmuş kendilerini bir bok zannetmişlerdi..

Oysa şu yalan dünyamızdan kendini asla vazgeçilmez zanneden nice Firavunlar, Karun’lar, Haman’lar, Belam’lar geldi de geçti de bilemediler.. Bugün hepsi artık toprak oldular. Oysa devede kıl hükmünde bile olmayanlar nefislerine yenik düşüp kibirlenerek “Biz bu makamlara mevkilere layık olduğumuz için geldik” diye höykürüyorlardı. Oysa haddini bilmeyenlere üstat Peyami Safa ne diyordu? ‘’Vazgeçilmez sanma kendini, toprağın altı, kendini vazgeçilmez sanan insanlarla dolu..! ‘’

Şu ahir ömrümüzde elbette günün birinde, (tabi o da kısmet olur ise) herkes gibi bizlerde birililerinin omuzlarında tabut içerisinde musalla taşının üzerine getirileceğiz. Arkamızda bıraktıklarımız cami avlusunda "Allah için namaza meyyit için duaya, er kişi niyetine uydum hazır olan imama" diyerek namazımızı kılacaklar. Yani rütbenizin bir kıymeti yok, generalde olsanız fark etmiyor‘’er kişi niyetine’’ diyecekler… Bilmem anlatabildim mi?

Evet kıymetli dostlar insanların bu dünya hayatında geçtiği çetin imtihanların en zorlusu, ‘’nefsini ve kibrini yenebilme’’ imtihanıdır. Dünya üzerinde makam ve imkânlara bel bağlayan insanlar, hak ettiklerinden daha yüksek makamlara tırmanmak için bu Fetö’cüler gibi acımasızca kul hakkına girerek haksız yöntemlere tenezzül ederler.

Gönül hafızanızı yokladığınızda hatırlayacaksınız.. Bugüne kadar girmiş olduğu her seçim yarışını zaferle sonuçlandıran, kısık seslerin ve mazlumların lideri, adam gibi adam, uzun adam, Cumhurbaşkanımız Erdoğan, hiçbir zaman kibirlenmedi, zaferleri asla kendinden bilmedi.. Her zafer sonrası sıcağı sıcağına halkının karşısına çıkıp hep şöyle seslendi;

‘’Âlemlerin rabbi Allah’a hamd olsun. Mülkün sahibi Allah’tır. Zaferin sahibi sadece ve sadece Allah’tır. Bu davayı bu hareketi bu mücadeleyi işte bugünlere eriştiren rabbime sonsuz hamd-ü senalar olsun. Bu davanın bayraktarlığını yapmış her bir kardeşime rabbim rahmet etsin, onlardan razı olsun. Çıktığımız kutlu yolculukta rabbim ayaklarımızı doğruluk üzere sabit kılsın. Ya Rab sen ki kullarının hareketini takdir ettin, senin iznin olmadıkça hiçbir şey hareket etmez. Bizim hareketlerimizi doğruluk üzere kıl. Ya rab bizim göğsümüzü genişlet, hayır işlerimizi kolaylaştır…

Bugün yine bir güzel yolculuğa hazırlanıyoruz. Bizi kibirden muhafaza et yarabbi. Bizi ailemizi bütün yol arkadaşlarımızı, yolların tuzaklarından koru Allah’ım. Selçuklu sultanı Alparslan gibi kefenimizi giyerek, Kudüs Fatihi Eyyubi gibi, zaferin kılıç ve atlarda değil Allah katında olduğuna inandık. Sen ki her şeye gücü yetensin bu mübarek günde dileğimiz odur ki bu milleti bir kez daha zaferle müjdele Ya Rab..! Bugün çıktığımız kutlu yolculuğu Türkiye için milletimiz için hayırlara vesile eyle Ya Rab…

Üzerimizde büyük emanet taşıyorduk, şimdi daha da arttı. Çok daha büyük bir hassasiyetle kibirden sakınacağız. Gururu, böbürlenmeyi kapımızdan içeri almadık artık şimdi daha da dikkatli olacağız. Bu millete efendi olmaya değil hizmetkâr olmaya devam edeceğiz.’’

Biz senden razıyız Allah’ta senden razı olsun uzun ve güzel adam.

Türkiye'nin bugünkü sağlam duruşu tüm İslam coğrafyasının bundan sonraki kaderini de belirleyecektir. Bu bir diriliştir, haksızlığa olan isyandır..! Yedi düveli 15 Temmuzda perişan eden Yeni Türkiye, bugün hiç olmadığı kadar daha güçlüdür. Herkes aklını başına devşirsin.. Nerede ise bir asırdır, ‘’İngiltere'nin yazdığı ABD ve NATO 'nun oynadığı hiçbir oyunda bundan sonra bizler asla figüran’’ olmayacağız..!

Yıllardır ‘’müttefikimiz dediğimiz damarsız müptezeller’’ bugün bizi tehdit edip diz çöktürmek istiyorlar. Ama bilmiyorlar ki bu sefer baltayı taşa vurdular. Evet tabansız DEAŞ terör örgütü, kendisine verilen kirli görevi yerine getirdi.! Bundan sonra yapılmak istenen Mezhep savaşlarıdır. Müslümanlar artık uyanık olmak zorundadır. Bizler ne badireler atlattık. Bunu da atlatacağız inşaAllah. Oynanmak istenen oyun çok büyük.. Kimin eli kimin cebinde asla belli değil.. Şu çirkin tabloya bakar mısınız Allah aşkına ‘’Badem bıyıklı FETÖ'cüler dağda yakalanıyor, mekap’lı PKK'lılar da ByLock çıkıyor.! Her ikisinin tasmasında da Made in ABD yazıyor..’’

Evet, dostlar Musul meselesi Türkiye'nin en önemli meselelerinden davalarından biridir. Musul, asla Musul halkının dışında bir iradeye teslim edilemez. Musul’u ve Müslüman Musul halkını bu sefer kesinlikle ABD'nin ve İngiltere'nin ‘’özgürleştirme’’söylemleri ile petrol oyunlarına heba ettirmeyeceğiz. Sahada ’da, masada ’da mücadelemizi sonuna kadar vereceğiz. Daha dün Irak’ı işgal edenlere, bu sefer ikinci Abdülhamid Han’ın mirası Musul’u talan ve yağmayla işgal etmelerine, asla ve asla müsaade etmeyeceğiz.

Buda böyle biline..!