GENÇLERİMİZ HAYAL VE PARA

Eğitim sistemimizin mükemmelliğine mi yorumlarsınız yoksa örnek alınan büyüklerinin yüksek ferasete mi orasını bilemem; amma inanın ki harika gençler(!)yetiştiriyoruz. Baksanıza 26 yaşında Mehmet Aydın adlı bir gencimiz,200 bin TL yatırana aylık 50 bin lira kazanç vaadiyle sanal âlemde çiftlik hayvanları satan bir banka kuruyor. Üye kayıt ediyor. Kişiler siteye üye olduktan sonra sanal tarım yatırımlarına yönlendiriliyor. Yatırılan paraya göre, tavuk, arı, koyun, boğa veya keçi satın alınıyor.Tabii bunların hemen hepsi sanal ortamda yapılıyor. Sonra, Sonra SPK raporuna göre Çiftlik Bank sistemiyle 77 bin 843 kişiden 511 milyon TL para toplayan bu harika gencimiz(!) VIN.

Dedim ya Bizim gençlerimizin gerçekten de hayal güçleri çok yüksek. Mesela genç yaşta Hazine ve Maliye Bakanı olan Berat Albayrak’ımız... Ne demişti “İstihdam Seferberliği” adını verdiği 25 Şubat 2019’da yapılan toplantıda. “2019 yılı Türkiye’nin İstihdamı harekete geçirdiği yıl olacak.2019 yılında 2,5 milyon işsiz insanı iş sahibi yapacağız.” 2,5 milyon insanı bölerseniz on iki aya; aya 200 bin işsiz düşer. Gerçi İstihdam projesi çerçevesindeotuz dokuz kişiye dahi iş imkânı sağlanmadı; ama olsun. Bakanımızın hayal gücü yeter. Öyle ya ne demişti LaureBacall; “Hayal gücü, insanı çok yükseklere uçurtacak tek şey hatta uçakla bile, o kadar yüksekte uçamazsınız.”

Para dedim de aklıma geldi sahi bu aralar ülkemizin para durumu nasıl? Hazinemiz, maliyemiz… 13 Mayıs 2019 tarihli yandaş olmayan gazeteler yazdı: Hazine ve Maliye Bakanlığı, bütçenin daha fazla bozulmaması için Merkez Bankası’nın 40 milyar liralık ihtiyat akçesini merkezi yönetim bütçesine aktarmayı planlıyormuş. “İhtiyat akçesi”, öngörülemeyen durumlara karşılık, kârdan ayrılan para özelliğini taşıyor.Bu para, ‘Merkez Bankasının kefen parası’ olarak tanımlanıyor. İhtiyat akçesinin bütçeye aktarılabilmesi için yasal düzenleme yapılması gerekiyormuş. Harika ekonomimizin harikalıklarına yeni bir harikalık eklenmez inşallah! Biliyorsunuz, dolar almış başını gidiyor. 118 Milyarı kısa vadeli olmak üzere toplam dış borcumuz 448,5 milyar dolar. Çok değil 2000’li yılların başında bizi inim inim inleten IMFdâhil toplam dış borcumuz ne kadardı biliyor musunuz? Durun ben söyleyeyim: 129 Milyar dolar. Yani şimdikinin nerede ise 1/4 ‘ü oranında. Çok şükür IMF’ye olan borçtan alnımızın akı ile kurtulduk. Peki, sonra… Bu borcu kimlerden ve niçin aldık?

Hani üç tarafı denizlerle çevrili bir de iç denizi olan yedi iklim yedi renk bir ülkede yaşıyoruz ya. Sahi bu ülkede işletim hakkı çok uluslu şirketlere satılmamış kaç limanımız var. Daha doğrusu var mı? Ya Cumhuriyetin 80 yıllık kazanımı olan fabrikalarımız, işletmelerimiz… Kısaca gelir getiren kurumlarımız…

Sahi, mevcut eğitim sistemimizin yetiştirdiği kaç gencimiz bu konuya kafa yoruyor? Yurduna sahip çıkma konusunda mükemmel yetiştirilen(!) harika gençliğimiz(!) sanaldan başını kaldırsa, köşe dönme hayallerini biraz ertelese ülkenin gerçek yüzüne bakabilse... Talan, yağma ve israfın ülkemizi ne hale getirdiğini bir görse diyeceğim; ama ne mümkün. Bırakın yabancı bir dili kendi dilini dahi tam olarak öğretmeyen bu eğitim sistemi ile hele de önlerindeki örneklerle… Genç, bir bakıyor babasına yahut dedesine… Özellikle de fikir fukarası küfür zengini büyüklerine…Öyle ya bu ülkede varlık içinde yüzmenin yahut ihtişam ve lüks yaşamanın yolu öyle bazılarını dediği gibi kafa yormayı, çalışmayı gerektirmiyor. Ya neyi gerektiriyor? İşini bileceksin arkadaş! Ne demişti bir büyüğümüz(!) “Babalar gibi satarım.” Neyi satacaksın? Devletin malını… Peki, ya satacak bir şey kalmazsa…