Gençler için batı felsefesi - Luc Ferry

Felsefe ve din arasında zıtlaşmanın olup olmadığı, sorusunu soruyorsanız. Tam da okumanız gereken kitaplardan biri: “Gençler için batı felsefesi” (Türkiye iş bankası, kültür yayınları). Kitabın yazarı Luc Ferry, bir dönem Fransa’da Milli eğitim bakanlığı yapmış bir felsefecidir. Kitap; karşısında bir insan ile senli, benli konuşuyormuş üslubu ile yazılmış. Tam bir sohbet havası ile yazılmış. Devrim Çetinkasap ’ın çeviriside çok güzel bir anlatıma sahip.

***

İslam felsefesi iddiası ile ortaya çıkanlara verilmiş bir cevap gibidir. Kitabın temel iddiası, felsefe ile dinin, birbirinin karşıtı olduğudur. Yanlış okumadınız, birbirine rakip olduğunu söylüyor. Aynı soruya, farklı yöntemler ile cevap veren iki ayrı cevaplama yöntemi olarak sunuyor, din ve felsefeyi. Dinin, ilahi bir güç tarafından verilen cevaplardan oluştuğunun kabul edildiği, felsefenin ise insan aklının ürünü olduğu kabul edildiği anlatılmaktadır. Felsefe insan tarafından üretilen, din ise insan üstü bir varlık tarafından üretilir diyor, yazar. Bu evren nasıl oluştu cevabını, din adamları da veriyor, felsefecilerde veriyor. Din adamları peygamber yolu ile ilahi olarak iletildiğini kabul ettikleri bilgileri verirken, felsefeciler akıl ve gözlem ile cevap vermektedir. Konu hakkındaki özet olarak ileri sürdüğü tezler bunlar…

***

Felsefe tarihini anlatırken yapmış olduğu bölümleme ve bölümleme kıstasları harika diyebilirim. Birinci dönem Hıristiyanlık öncesi roma dönemi, ikinci dönem Hıristiyanlık dönemi, üçüncü dönem ise Hıristiyan öğretilerine karşı çıkıldığı modern dönem ve Hıristiyanlığın en sert şekilde eleştirilerek reddedildiği postmodern dönem olarak dört döneme ayrılmış. Her dönem, kendi içinde üç ana sorunun cevabını aranması şeklinde anlatılmış. Nasıl bir dünya ve evren tasavvuru olmalı? (teori), dünyada nasıl yaşamlıyız? (ahlak), ölünce ne olacağız (ebedi kurtuluş)?

***

Romalıların (stoacıların) yani pagan (puta tapıcılık) kültürünün üç soruya verdiği cevapları eleştiren Hıristiyanlar, paganları yenmişler. Ama modern felsefe akımları da Hıristiyanları kiliselere hapsetmiş. Uygulama alanını ortadan kaldırmışlar. Postmodernistler ise kilisenin izlerini bile kaybettirmişler. Kendisi bir Hıristiyan olmasa da, yazarın dini fikirlere karşı bir hoş görüsünün olduğu görülmektedir. Benim kitaptan edindiğim intiba; “Dini tamamen toplumun hayatından çıkaran batı, bu gün yavaş, yavaş din ile barışmanın yollarını aramaktadır.”

***

Kitap olabildiğince tarafsız bir anlatım ile yazılmış, kesin yargılar vermek yerine, var olanı aktarmaya çalışmış. İçindeki her fikri, İslami olarak eleştirseniz de okunması çok faydalı olacak bir eser diye düşünüyorum.

***

Beşinci dönemde, hangi fikir akımı dünyaya hakim olacak dersiniz? Bence modernizmin ve postmodernizmin en büyük rakip, kuranın ortaya koyduğu, tevhid dini olacaktır. Çünkü üç sorunun cevabını en doyurucu olarak sadece İslam verebilecektir.

Hayy! Hak!