Genç şehitler rahatsız

15 Temmuz'da gencecik insanların köprüde şehid olduğuna bizzat şahit oldum.

Onlar bizim için yürüdüler!

Gözlerini hiç kırpmadan seve seve canlarını verdiler, bizleri korumak için.

Onlar bizim için canlarını feda etmeselerdi, o gün bugündür pek çoğumuz işkence hanelerde inim inim inleyecekti.

Namusumuza, malımıza tecavüz edeceklerdi.

Şehir meydanları darağaçları ile doldurulmuş, milyonlarca masum infaz edilmiş olacaktı.

Tarihimizde sapık bir örgütün devleti ele geçirmesi görülmüş şey değil. Ama o şehidler olmasaydı tarihimize de büyük bir leke sürülecekti.

İslam tarihinde hiçbir döneminde Hıristiyanlara imanını sunmuş bir topluluk hiç olmadı. 15 Temmuz şehidleri, sadece vatan ve milleti değil İslam toplumunun tümünün şerefini de korudu.

Onların mani oldukları şeyler böylesine mühim olunca; adlarını köprülere, caddelere vermek yeterli gelmiyor.

Ömer Halis Demir'in heykelini dikmek onun hiç ruhunu rahatlatmıyor.

Ömer Halis Demir, Erol Olçak, Abdullah Tayyip Olçak, Halil Kantarcı ve diğer şehidlerin kabirlerine karanfiller bırakmak bir şey ifade etmiyor.

Allah (c.c.) zaten onlara Rahmet etmiş ki şehid olarak seçti.

Darbe girişiminin üzerinde tam beş ay geçmiştir. Ama hâlâ şehitlerin kanları yerdedir.

Çünkü intikamları tam manasıyla alınmamıştır.

Siyaset meydanı hâlâ FETÖ üyeleriyle dolu. Hiç utanmadan, yüzleri kızarmadan, elleri dolaşmadan, gözlerimizin içine baka baka her gün düzenli bir şekilde işlerine gidip geliyorlar. Hiçbir şey olmamış gibi davranıyorlar. Dahası el altından bizlere sopa bile gösteriyorlar.

Önceki günkü yazımın sonunda belirtmiştim 15 Temmuz gecesi Saygıdeğer Cumhurbaşkanımız vatandaşlarını sokağa davet ederken “Evinize gidin” diyen AK Partili siyasetçi hâlâ görevinin başında.

FETÖ'nün sadece ilçe belediyelerinde yuvalandığına inanmamızı kimse bizden beklemesin.

Amerika örgüt lideri Gülen'i, Yunanistan darbeci askerleri iade etmiyor diye kızıp bağırıyoruz ama daha on beş gün öncesine kadar Fethulah Gülen, memleketimizin mahkemelerinde hâlâ müşteki sıfatındaydı.

GÜLEN MASUM” BEN SANIK

Gülen, Erzincan'da iki davada gadre uğrayan bir adamdı, ben ise sanıktım.

15 Temmuz'dan sonra Ankara'daki bir icra dairesinden Gülen'in avukatından bana bir ödeme emri bile geldi. Yani resmi yolla örgüte yardım ve yataklık yapmam istenmiştir.

Aynı mağduriyeti başka gazeteciler de yaşadı.

Allah, Gülen'i daha dünyadayken nasıl rezil rüsva ettiyse en kısa zamanda o şehitlerin kanının, bütün olup bitenlere karşı sessiz kalanları boğacağına şahit olacağız.

Fatihalar ve Yasinler okumak ancak mahalledeki Saliha Teyze'nin yapacağı iştir.

44 ŞEHİT VE İDAM MESELESİ

15 Temmuz sonrası idam konusu siyasilerce gündeme alındı ama bir türlü devamı getirilmedi.

Getirilecek bir idam cezasının geriye yürütülemeyeceğini biliyoruz. Dahası yürütülse bile Gülen hiçbir zaman Türkiye'ye iade edilmeyecek, ayrıca yaş meselesi var, Gülen yaşındakiler idam edilememekte.

Ama illa FETÖ mensupları içiN idam cezasının düşünülmesi gerekmezdi.

PKK meselesi kırk senelik kanayan yaramız. Eğer idam cezası meclisten geçirilseydi cumartesi gecesi terör saldırısında şehit olan 44 vatan evladının sorumlularını önümüzdeki 2017 senesi bitmeden darağacında görebilecektik.

Buna rağmen hâlâ idama itiraz eden varsa, onlar teröre açık veya gizli destek vermiş olmazlar mı?