İranlı General Kasım Süleymani’nin öldürülmesinden sonra “sevinme ve üzülme” eksenli verilen tepkileri fırsat bilen bazı kişiler mal bulmuş mağribi gibi Şia’yı, Caferiliği hak mezhepler içinde göstermenin gayretine giriştiler.

İranlı General Kasım Süleymani'nin öldürülmesinden sonra 'sevinme ve üzülme' eksenli verilen tepkileri fırsat bilen bazı kişiler mal bulmuş mağribi gibi Şia'yı, Caferiliği hak mezhepler içinde göstermenin gayretine giriştiler.

Humeyni devriminden sonra ülkemizde Humeyni hayranlığı öyle bir hal almıştı ki, 'İran ile Türkiye savaş yapsa İran tarafında savaşırım' diyecek kadar! Sonradan bunların iç yüzünü öğrendiler ve Humeynicilik akımı genel olarak etkisini kaybetmişti.

Son yıllarda ise daha makul gibi görünen 'Ehli Beyt Mezhebi' kandırmacasıyla Şii öğretilerini televizyonlarda satın alınmış adamlar yaymaya çalıştılar. Elbette ki, insanları Şii yapamadılar; ancak, amaçladıkları şekilde mezheplere gerek olmadığı anlayışının yayılmasında başarılı oldular.

Bunlar için esas olan 'Ehli Sünnet Vel Cemaat' inancını zayıflatmak ve zaman içerisinde yok etmek. Bakınız, bütün emperyalist güçlerin hedefinde ehli sünneti yok etme vardır.

-İslam'ın Müslümanların hayatından çıkarılmasının yolu ehli sünnetin yok edilmesinden geçer.

Kendini ilahiyatçı olarak piyasaya süren, ahmaklarca kabul gören, konferanslara çağrılan bazı hoca tiplemeli proje adamları 'Benim ehli sünnet diye bir dinim yok' diyerek ehli sünnet inancını toplum hayatından çıkarmaya çalışmaktadırlar.

Maalesef, insanımızın dünyevileşmesi bunların etkili olmalarına zemin hazırlamaktadır. Bir kısmı bilinci bir kısmı başka sebeplerle Kasım Süleymani'nin öldürülmesine verilen tepkileri fırsat bilerek televizyonlarda ahkam kesmektedirler.

Hem de nasıl bir ahkam! Bir tane eski siyasetçi, yazar, televizyon yorumcusu var ki sormayın gitsin!

-Amacı ne anlayamadım(?)

Arkadaş biz İran ile ilişkilerimiz kötü olsun demiyoruz. Ülkemizin tüm komşularıyla iyi ilişkiler içerisinde olmasını isteriz ve olması gerekende budur. İran'la da zaman zaman sıkıntılar yaşansa da her iki ülkenin birbirine coğrafi, etnik ve ticari olarak güçlü bağları vardır. Aralarında yaşanacak olumsuzlukların her iki ülkeye zarar vermesi kaçınılmazdır.

Ancak, İran ile dini ilişkilerde daha dikkatli olunması gerektiğine inanıyorum. Bunun nedeni de, İran için kendi mezhebini yaymak devlet politikasının ana merkezini oluşturmaktadır.

İran için Şiilik bir mezhebin çok ötesinde mezhep ile din arası bir inanıştır. Şii İran'ın İslam coğrafyasında yayılmacı bir politika izlediğini ve bunun için neler yaptığını, Suriye'de Rusya ile birlikte Sünni Müslümanları acımasızca katlettiklerini hepimiz biliyoruz.

Yine emperyalist güdümlü bazı kesimler ehli sünnet inancını zayıflatmak için sanki ülkemizde mezhep çatışması varmış veya olmuş gibi göstermeye çalışmaktadırlar. Ülkemizde ne dün ne bugün mezhep çatışması diye bir çatışma olmamış ve gelecekte de olmayacak.

Şunu da ifade edeyim; 12 Eylül 1980 darbesinden önce ülkemizin Kahramanmaraş, Malatya, Çorum gibi illerinde Alevi Sünni çatışması olmuş gibi gösterilmeye çalışılan çatışmalar mezhep çatışması değil ideolojik çatışmalardır.

Alevilerin sol gruplar içerisinde yoğun olarak yer almaları bu çatışmaları mezhep çatışması olarak göstermez.

Açık konuşayım; Ehli Sünnet bir Müslüman olarak Şiilere güvenmiyor, güvenemiyorum. Ortadoğu denkleminde Şii Irak Yönetimi, İran, Amerika ve İsrail'in bir çok konuda ortak hareket ettiğini bölgeyi tanıyan bir çok yorumcu dile getirmektedir.

-Ehli sünnet inancına mensup tüm Müslüman kardeşlerime sesleniyorum!

Ehli sünnet inancına sahip çıkın ve olumsuz propagandaların etkisine karşı uyanık olun. Çünkü, ehli sünnet İslam'ın ana caddesi olup kurtuluş buradadır.

Şia ile ilgili ehli sünnet alimlerin açıklamalarını okuyunuz. Kendi aklınıza göre hüküm vermeye kalkışmayınız. Şia'nın bendeki karşılığı ehli sünnet alimlerinin açıkladığı neyse odur ve şu kadarını söyleyeyim:

Hz. Ebubekir(ra), Hz. Ömer(ra), Hz. Osman(ra) Efendilerimiz ve Aişe Validemize (r.anha) hakaret edecek, buğz edecek hatta küfredeceksin; sonra da Müslüman'ım diyeceksin. Allah(cc)'ın ve Peygamber Efendimizin (sav) sevdiklerini sevmeyeceksin, olmadı hakaret edeceksin, olmadı küfredeceksin…

– Bu durumda Müslümanlık kalmaz, iman gider!

Ayrıca, Şia'nın ehli sünnet Müslümanlara nasıl baktığını da araştırıp öğrenin.