Tarih sesi 42 yıllık araştırmacı birikimimle halk vicdanını tutarak yazıyorum bu köşeyi Sayın Cumhurbaşkanım! Bu yüzden sürekli iletişim halindeyim il-ilçe oda, sendika,vakıf, dernek gibi STK yöneticisi veya kanaat  önderi durumundaki mensupları ve muhtarlarımızla.

Tarih sesi 42 yıllık araştırmacı birikimimle halk vicdanını tutarak yazıyorum bu köşeyi Sayın Cumhurbaşkanım!

Bu yüzden sürekli iletişim halindeyim il-ilçe oda, sendika,vakıf, dernek gibi STK yöneticisi veya kanaat önderi durumundaki mensupları ve muhtarlarımızla. Niye? Diyorlar ki halkın derdini biz dinliyoruz, yönetimlere rehber doğru bilgi, fikir, kitlelerde çarpan yürek, atan nabız bizde, filyasyon gücü de bizde. İşte son yansıyan görüşler:

Sağlık Bakanımızı kutluyor insanlar, çoğunluk da güven duygusu içinde. Niye? Krizi, salgın kaynaklarını takip ve karantina altına alma yani filyasyon yoluyla yönettiğini açıkladı. Hem Sağlık Bilim Kurulumuz var hem de tüm dünyada bir ilk Sosyal Bilimler Kurulumuz. Birçok canımızı kaybetsek de onların hassas sevk ve idaresindeki sağlık ordumuzla bu görünmez düşmanı yeneriz kanısı yaygın! Allah'ım onlara güç ve sabır ihsan etsin duası dillerden düşmüyor. Sağlık yatırımlarınızın olumlu sonuçlarının açıklanmasından memnuniyet ve dualar da size.

Özel- kamu tüm bankalar da ek öteleme faizi alıyormuş, fark yokmuş aralarında. İş Bankası faizi daha çokmuş. Biz bize yeteriz kampanyasında bankaların bu fırsatçılığına ve vergiden düşülecek yardım aldatmacasına tepki var:'Vergiden düşülen yardım mı sayılır, devletin banka fırsatçılığına da yardım aldatmacasına da yasal önlem getirmesi gerekme mi?' sorusu ağızdan ağıza.Yardım faaliyetlerini belediyelerin yapmasının engellenip bazı başkanlara soruşturma açılmasına tepkiler var ama muhalefet sabıkalı diyenler de çok. Bir ilçe Muhtarlar Derneği Başkanı 'Adana fuar alanını hazır hastane gibi sunan muhalefete nasıl güvenirsin?' diyor örneğin.

Osmanlının kurucu mimarı Şeyh Edebali'nin şu öğüdü tutulabilirse bu tepkici bölünmüşlük ortadan kaldırılabilir mi? Bir dil ol ki oğul, zehire bal süresin! Bu pandemi günlerinde, muhalefet ve tüm yerel yönetim temsilcilerini, genel bir toplantıda birlik-dirlik-bütünlük sağlayıcı iş birliği ve görev dağılımına götürebilmek mümkün mü? Sorduklarımın çoğu denemeye değer dedi. Ancak açılımda ne oldu, huylu huyundan vazgeçti mi diyen de çok(!)

Olan olmayana destek olsun;faturalar ve müteahhitler beklesin fikri yaygın.'Bir el ol ki oğul, yoksulu giydiresin! Bir yürek ol ki oğul, her zaman hak diyesin!' diyor Şeyh Edebali. Pandemi yardım kampanyası sürdürülürken muhalif ekranlara ikinci maaşlara vergi muafiyeti kararnamesi düşünce kamu vicdanı sızladı. Halk şaşkın ve doğru mu bu diye soran sorana.Bazı muhalif yazarlarla medya ve partilere fitne kaynağı dillerinden düşmez israf, yakın kayırma ve saray karalama edebiyatına ek böyle eleştiri fırsatı vermek doğru olmadı diyen çok!

Milletin evi dediğiniz millî gücümüzün sembolü Külliye ve şehir hastaneleri eserleriniz elbette ki çoğunluğun takdirinde. Lakin islamın da yasakladığı israf, yıkıcı muhalefetin sömürü aracı olmasın istiyor samimiyetinize inananlar. Millet huzurunda doğru değil inandırıcı açıklamalarınızı bekliyorlar. Konfederasyon yönetiminde de görev almış kanaat önderi bazı muhtarlar diyorlar ki iyi niyetine inanıyoruz ama yanıltıcılar sardı hep etrafını.

Büyük Şehir Belediye Başkanlığınızdan beri medya sizi gözden düşürmeye çalıştıkça büyüdünüz. Bugün savunucunuz medya çoğunlukta. Ancak kaş yapayım derken göz çıkaranlar da var. Halkın medyaya güveni % 30. Bu hep böyleydi. Milletimizin aklı gözündedir, lafa değil icraata bakar. Yol arkadaşınız da olsa susması gerekenleri iyi takibiniz gerek! Körtaraf olup karaya ak diyeni hiç ciddiye almadı ve hep dışladı bu millet!

Size gelinceye kadar iktidar liderlerini hep acze düşürürlerdi. Tarih yazıyor bunu. Bir baş olasın ki oğul, dimdik durasın; çiğnenip ezilmeyesin!' Şeyh Edebali dedenizin öğüdünü tutabildiniz. Dünya beşten büyüktür diye yürekleri titrettiniz.Kapatma davası, gezi, mit krizi, 17-25 Aralık ve 15 Temmuz gibi 5 büyük direniş sınavından geçtiniz. Destan yazıp destanlaştı dirayetiniz. Sizi ezilen, hor görülen, garip dostu olarak tanıdı hep milletiniz! 31 Mart seçimlerindeki hatalara uyarı yapmış olabilir. Lakin der ki hatasız kul olmaz, pandemide başımızda ya emniyetteyiz. Düşünür akleder biliriz.'Bu musibet bize neden ve nasıl bulaştı?' der sorar da denenlere bakar:

Şûra Sûresi 30.Ayet, başınıza ne geldiyse kendi ellerinizin yaptıklarından diyor, Enfal Sûresi 72,73. Ayetlerden de şu sonuç çıkıyor:Dinde yardım isterlerse sizinle anlaşmada bulunanların aleyhine olmamak şartıyla yardım etmek üzerinize borçtur. Kafir olanlar da birbirlerinin dostlarıdır, böyle yapmazsanız yeryüzünde büyük fitne fesat olur. Bilim insanları da artık Çin'in yeme içme kültürünü değiştirmesi, vahşi hayvanlarla arasına mesafe koyması gerekir diyorlar. Ünlü Beyin Cerrahımız Prof. Dr. Ismail Hakkı Aydın, sosyal medyasında paylaşmış: Bu covit-19 virüsü dünyayı zorla müslüman yapacak galiba diyor. Şaka yapmıyor. Haram helal hangi dinde var?

'İslamafobi yayanların bir virüsle aczini gördük,hayaldi gerçek oldu, ne büyüksün Allah'ım!' yükünmeleri çok diye halk adına şu yorum da var: Huzurlu hayat için dünyanın ilahî dengesini gözeten milletler arası bir iş birliği gücü gerek. Hangi din, kültür, anlayış…insanlığı yüceltir? Bunu sorgulatacak bir dirayet başımızda hala. Şanstır bu. İnanıyorum ki bilim ve din insanlarını uzlaştırır. Ne, niye yenmemeli? Ayetlerin bilimsel sunumlarıyla liderleri etkileyip tüm insanlığın iş birliğini sağlayabilir.Çin kültür hayatının virüs yaymasını engelleyecek evrensel yargı yolunu da açtırabilir,büyük bir dayanışma bütçesiyle Dünya Sağlık Örgütüne viroloji hakimiyetini de sağlatabilir.

Anlatılanlara göre önerimi 3.kez tekrarlıyorum:15 gün, olmadı 1,2,3 aya kadar derin dondurucuya girelim.Alacak borç yok, hayat dondu, market servisleriyle gıdalar evlere diyelim. Filyasyon gücümüz artmaz mı? Saygıyla…