Feryad

Değerli mütefekkir Yusuf Kaplan feryad ediyor ve diyor ki, “Bir yandan toplumun İslam ile ilişkisi süratle çözülüyor… İslam’la ilişkisi sıfırlanan bir kuşak geliyor”.

Yerden göğe kadar haklıdır Sayın Kaplan.

Devam ediyor değerli yazar; “Hadisler tartışmaya açılıyor, akidenin temelleri sarsılıyor” diyor.

Aynı yazısında, İlahiyatlar “uyuyor” diyor Sayın Kaplan.

Ankara ilahiyatı kast ediyorsanız değerli Yusuf Kaplan, kuruluşunu hatırlayınız bu ilahiyatın.

İsmet Paşa’nın temellerini attığı Ankara ilahiyattan ehl-i sünnet müdafaası bekliyorsanız beyhude beklersiniz.

Zira bu okulun kuruluş misyonu ehl-i sünnet değildi. Ankara ilahiyat fakültesinden ehl-i sünnet itikadına haiz bir kısım değerli hocalarımız olabilir. Bu hocalarımızı tenzih ederiz, onlar istisnadır.

Diğer ilahiyat fakültelerimiz, Ankara ilahiyat Fakültesi kadar ehl-i sünnet anlayışının köküne kibrit suyu dökecek kadar değillerse de Sayın Yusuf Kaplan’ın temas ettiği gibi “uyuyor” olmalılar. Münferit olarak buralarda da kıymetli hocalarımızı tenzih ediyoruz.

İlahiyatlar böyle.

Peki diyanet ne yapıyor?

Yine değerli mütefekkir Yusuf Kaplan’a kulak verelim. Diyor ki, değerli yazarımız; “Diyanet uyuyor”.

Daha vahimini de fark etmiş ve demiş ki, “bu saldırılar Diyanet’in içindeki bazı odaklar tarafından yapılıyor hatta bizzat yürütülüyor”…

Ahhhhh Yusuf Bey kardeşim ahhhhh.

Siz de bilirsiniz Diyanet nasıl kurulduğunu biz de biliriz. Fakat bu kahraman ve dua almış milletimizin samimi niyetinin yüzü suyu hürmetine diyanetin bile “düzelmeye başladığını” vakalar ortaya koymuştur. Bu, bir bahs-i diğerdir.

Ama “Diyanet uyuyor” tespiti var ya, az bile.

12 Eylül askeri darbesinden sonra Kur’an-ı Kerim okutanları, askeri mercilere jurnalleyen diyanet işleri reisleri gördük.

Sadece, Allah rızası için Kur’an-ı Kerim okutanları valiye, kaymakama, askeri mercilere şikayet eden diyanet vardı bu ülkede.....

Köy-kasaba demeden, mesai mefhumu tanımadan, devletten bir kuruş para almadan 1920'lerden beri milletin çocuğuna elif cüzü okutuyorlar.

Bu insanlar lojman istemiyor. Bina da istemiyorlar.

Bu milletin bağrından çıkan bir grup insan, sırf Allah rızası için Kur’an-ı Kerim okutuyor.

Bu milletin çocuklarına ilmihal okuttukları gibi, esnafın ayaklarına kadar giderek isteyenlere Kur'an-ı Kerim de öğretiyorlar.

böyle insanları devlete ihbar eden bir diyaneti düşünün….

Çuvalların içine Kur’an-ı Kerimlerin doldurulup, “suç” belgesi olarak karakollara taşındığı dönemleri milletimiz unutmamıştır....

Şu hususu herkesin bilmesi gerekir;

Kur’an-ı Kerim hizmeti memur zihniyetiyle olmaz. Bu bir gönül işidir.

Kur'an hizmetini gönülden yapan bu topluluk, Allah'ın memuru ve Rasüllullahın memuru olmayı şereflerin en üstünü kabul ederler.

Böyle insanları "Kur'an okutuyorlar" diye şikayet eden diyanet mi İslam'ın temel akidelerini müdafaa edecek?

Cumartesi ve Pazar günü tatil yapmayı düşünen imamlar mı çocuklarımıza elif cüzü öğretecek?

Maaş aldığından dolayı namaz kıldıranlar mı bize fıkıh bilgisi verecekler?

“Sadakallahülazim” lafzı yerine “Allah doğru söyledi” diyerek Türkçe meal okuyanlar mı bize İslam’ın temellerini izah edecek? Lafa bak; “Allah doğru söyledi”. Bu ifadenin mefhumu muhalifi nedir, biliyor musunuz? Dilim varmıyor söylemeye….

Mutlaka Türkçesini söylemek mecburiyetindeymiş gibi diyanet radyosunda “Allah doğru söyledi” ifadesini kullanılıyor sıkça “sadakallahülazim” yerine.

Halbuki milletimiz bu kelimenin ne demek olduğunu gayet iyi biliyor.

Siz farkında değilsiniz, ama bu tercümeyi yapmakla millete tepeden bakmış oluyorsunuz.

Bu millet irfan sahibidir beyler irfan sahibi.

Türkçe ibadetciler geldi ve geçti bu topraklardan.

Milletimiz onları 1950'de sandığa gömdü. Artık onların tekrar diriltmeye çalışmayın nafile….

Velhasıl Yusuf Kaplan kardeşimin feryadını anlıyorum ve gönülden iştirak ediyorum.

Son olarak “cemaatlere” saldırıya temas etmiş Yusuf Kaplan kardeşimiz.

Son derece isabetli tespitler de yapmış.

Mesela demiş ki, “cemaatler kendilerine çeki düzen vermelidir. Siyaset peşinde, ticaret peşinde koşan cemaat olmaz”.

Bu kadar muhteşem tespit ancak böyle yapılır. Yüreğine sağlık değerli kardeşim Yusuf Kaplan.

Her ne kadar “cemaat” kavramını FETÖ’cüler kirletmiş olsalar da ehl-i sünnet itikadında olan her topluluk, milletimize hizmet etmeye âmâdedir.

Allah rızası için faaliyet gösteren, hiçbir siyasi oluşuma angaje olmadan, sırf talip olanların dinî ihtiyaçlarına cevap veren topluluklar ülkemizde vardır.

Devlet, kendisine yük olmayan ve üstelik iktisadî sahada istihdam oluşturan Kur’an-ı Kerim davasına gönül vermiş topluluklara engel olmamalıdır.

Zorluk çıkarmamalıdır.

Teşvik etmesinden vaz geçtik engel olmamalıdır…

Devlet-millet bütünlüğü ülkemizde herkesin menfaatinedir.

Yıldırımları havada kapacak, imanlı ve ihlaslı nesiller ancak ehl-i sünnet ikliminde yetişir.

Bin yıldan beri İslam’a hizmet etmiş milletimiz, mazide olduğu gibi şimdi de ehl-i sünnet itikadıyla çelikleşmiş iradeli gençler yetiştirmektedir.

İstikbalde de öyle olacaktır.

Bu milleti 2071’e ulaştıracak nesil, bu nesil olacaktır.