Esnek Düşünebilme Kabiliyeti

“Zorunlu çeşitlilik yasası” olarak da bilinen bir kurama göre; insanoğlunun da dahil olduğu her türlü sistemde, en geniş davranış çeşidine sahip eleman ya da insanın, bütün sistemi kontrol edebileceği belirtilmektedir. Bu kuramın penceresinden baktığımızda dünya üzerinde fiziki olarak en güçlü varlık olmamasına rağmen insanoğlu; zaman içinde, yaşayan bütün varlıkları kontrol eder hale gelmiştir.

Hiçbir hayvan bir diğerini bilinçli bir şekilde kontrol edemez veya eğitemezken, insanoğlu bunları yapabilmekte ve istediği doğrultuda kullanabilmektedir. Bu kabiliyet, diğer varlıklara verilmeyip sadece insana verilen “akıl” sayesindedir. İnsan, akli zekâsı ile diğer varlıklardan daha geniş davranış çeşitliliği gösterebilmektedir. Bu sebeple insanoğlunun, diğer varlıklar üzerinde mutlak hakimiyetinin olduğu söylenebilir.

İnsanların kendi arasındaki ilişkiler ile insan topluluklarının oluşturduğu şirket, kurum ve devlet gibi bütün organizasyonlarda da bu kural geçerlidir. En geniş davranış esnekliğine ya da etkileşim çeşitliliğine sahip olan kişi ve kuruluşlar sistemi kontrol eder diyebiliriz. Diğerleri üzerinde baskın unsur olur ve her zaman rakiplerine galip gelebilirler. Bulundukları sektöre liderlik edebilir ya da pazarı kontrol edebilirler. Gelişmiş ülkelerin, geri kalmış veya gelişmekte olan ülkeler üzerindeki hakimiyeti, bu duruma güzel bir örnektir. Bilim, teknoloji, edebiyat v.b. her alan için bunu söylemek mümkündür.

Seçeneksiz kalmak ya da tek bir seçeneğe sahip olmak rakipleriniz karşısında sizi güçsüz kılacaktır. Bu ise bir süre sonra rakiplerinizin kontrolü altına girmenize ve onların oyuncağı haline gelmenize sebep olur. Onların izin verdiği kadar nefes alır, onların müsaade ettiği alanda yaşamak durumunda kalabilirsiniz. Hülasa birden çok seçeneğe sahip olmak, gerektiğinde yenilerini üretebilmek ve bunlar içinden ihtiyacınız olanı seçebilmek; bir kişi, şirket ya da devlet için en büyük özgürlüktür. Seçeneksiz kalmak ya da tek bir seçeneğe saplanıp kalmak ise olabilecek en kötü mahkumiyettir diyebiliriz.

Yine bu ilkeye göre, arzulanan sonuç alınıncaya kadar davranışları değiştirmeye devam etmek gerekir. Eğer yapılan işlem başarılı değilse, davranış değiştirilmeli ve başka bir şey yapılmalıdır. Çünkü Albert Einstein’nın da dediği gibi “aynı şeyi defalarca yapıp, farklı sonuçlar beklemek” secdece delilerin işidir. Her şey, başarısız bir işlemden daha iyidir. Kişi ya da kuruluş, daha önceki başarısızlıklardan elde ettiği geri bildirimleri ve tecrübeyi de kullanarak, başarılı oluncaya kadar davranışını değiştirmeye devam etmelidir.

Gerçekten güçlü bir bilgi toplama süreci ve iyi bir analiz sonrasında; stratejik düşünce ile belirlenen ulaşılabilir amaç ve hedefleriniz varsa, artık yapmanız gereken tek şey bunlara ulaşmaya çalışmaktır. Eğer mevcut stratejiler ve icra ettiğiniz faaliyetler sizi bu hedeflere götürmüyorsa; öncelikle değiştirmeniz gereken şey amaç ve hedefleriniz değil, sizi bu hedeflere ulaştırmayan strateji, taktik ve faaliyetlerinizdir. Gerekiyorsa hedeflerinizi gerçekleştirene kadar yeni seçenekler üretebilme ve davranışınızı değiştirebilme esnekliğine sahip olmalısınız.

Stratejik karar süreçleriyle sizi hedefe götürecek yeni strateji ve politikalar geliştirebilirsiniz. Bununla birlikte ilerleyen zaman içerisinde öngörülemeyen durumlar da ortaya çıkabilir. Hedefleriniz geride kalmış, eskimiş veya ihtiyacı karşılayamaz hale gelmiş olabilir. Böyle bir durumda ise, hedeflerinizi yeniden biçimlendirme veya yeni hedefler belirleme esnekliğini ve cesaretini de göstermeniz gerekebilir.