Kendini çok dürüst, kankalarını da çok şerefli ilân eden yazarın on (10) lira etmeyecek kitabını 2.500 liraya sattığı, üstelik o kitabın da intihal yàni fikir hırsızlığı ile yazıldığı, Anıtkabir Derneği makalelerinden atıfsız ve kaynakçasız olarak kopyalandığı anlaşıldı.

Kendini çok dürüst, kankalarını da çok şerefli ilan eden yazarın on (10) lira etmeyecek kitabını 2.500 liraya sattığı, üstelik o kitabın da intihal yàni fikir hırsızlığı ile yazıldığı, Anıtkabir Derneği makalelerinden atıfsız ve kaynakçasız olarak kopyalandığı anlaşıldı.

* * *

Yalanlarla köşe yazma uzmanı şahsın 'Üzerinde 10 yıl çalıştık' dediği kitabının (Anıtkabir Derneği yönetim kurulu üyesi Ali Güler açıklamasıyla) dernek makalelerden çalıntı olması yanında, yüzlerce mesnedsiz, asılsız yàni hayalî bilgiye de yer verildiği ortaya çıktı...

* * *

Köşe yazarın 'Sapıkları Ne Yapacağız' yazısında, kanka bir ceridenın yalan haberini aktarıp, Diyanet resmî internet sitesinde 'babanın öz kızına şehvet duyması haram değildir' diye yazıldığını iddia etmesi, oysa bahsekonu fetvada 'kızını öperken şehvet duymanın nikaha etkisi' sorusuna 'bu durumdaki bir babanın karısıyla nikahının düşeceği' fetvasının verildiği, yàni bu sapıkça iddiasının da tamamen yalan olduğu ortaya çıkıyordu...

* * *

İkinci olarak, Trakya Üniversitesi İlahiyat profesörünün evinde çocuk pornosu indirdiği iddiası... Bu da elbette yalan çıktı... Savcılığın soruşturmasında adamın bilgisayar, telefon vb. şahsî elektronik eşyalarında 'Çocuğun Cinsel İstismarı' ve sair, hiçbir suç izine rastlanılmadığı ortaya çıktı... Ancak bu köşe yazar, soruşturmanın sonucunu gizleyerek ilahiyat Profesörünü 'sapık' ilan etmişti... Boşuna demiyoruz, 'Eşeklerin adam olma ihtimali bunların doğruluk ihtimalinden fazla...' diye.

* * *

Bay köşe yazar her hadisede ya yalan söylüyor ya çarpıtma yapıyor ya da en azından küstahlaşıp CB'na bile dil uzatmaktan çekinmiyordu!.

Küstahlıkta sınır tanımayan din ve mukaddesat düşmanı köşe yazar, CB Erdoğan için, bir tv programında 'Tayyip Erdoğan bir tane bira içmiş olsaydı, bugün çok daha iyi bir Türkiye olurdu...' diyordu.

CB Erdoğan cevaben 'bu ülkenin meşrebi ve duruşu belli olan Cumhurbaşkanı'nı bira içmeye zorlamak faşistliğin dik alasıdır' diye tersliyor bu rezil ise, 'tá milattan önce, Sümerler de bira içiyordu onlar da faşist miydi?' diye hála yüzsüzlük yapabiliyordu...

* * *

Hamiş: Emin Çölaşan'ı nahak yere FETÖ'cülükle yargılayacaklarına, bu herifi bunca yalan ve küstahlığı için niçin yargılamıyorlar anlamış değilim... E. Çölaşan'ı FETÖ'cülükten yargılamak, A. Dilipak'ı komünistlikten yargılamak kadar abes... Doğruya doğru...

* * *

Çölaşan'a da, gazetesinde yazan diğer iki bidon kafalıya da kızarız, hatta 'Allah cezanızı versin' bile diyebiliriz. Fikirlerimiz dünya görüşlerimiz farklıdır. Onlar yapıcı değil yıkıcı muhalefet yapmaktadırlar, muhalefet dillerinde mürüvvet yoktur. Bunların hepsi tamam... Lakin işlemedikleri bir suçla hiçbirini yargılayamayız.

Biz Kur'an'a iman etmişiz. Kur'an-ı Kerîm'in Maide Suresi'nde (8. ayet),

'Ey îman edenler, Allah için hakkı ayakda tutan (hakimler, insan)lar, adaletle şahidlik eden (kimse)ler olun. Bir kavme olan kininiz, sizi adaletsizliğe sevk etmesin. Âdil olun o, takvaya en yakın olandır..' buyurulmaktadır.

Hem bilmez misiniz? Kim ne eder kendine eder. Tarih boyunca hiçbir iktidar salt düşman saldırılarıyla yıkılmadı. Onları mağlup eden, savrulup yok olmalarına yol açan adaletten sapmalarıydı.