ERDOĞAN’A CHP DESTEĞİ

CHP’nin önceki genel başkanı Deniz Baykal Uşak’ta konuşmuş:

“Türkiye’yi yönetenler bugüne kadar ne istedilerse aldı.

Sana, ‘İktidar dedin’ verdik.

Genel başkandın, milletvekili olamıyordun Deniz Baykal’ın katkısıyla milletvekili olma hakkını verdik.

Başbakan değildin, başbakanlığını, Cumhurbaşkanı değildin Cumhurbaşkanlığını verdik.

Daha ne istiyorsun arkadaş”

“Arkadaş” tan murat, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan…

Baykal Erdoğan’ın şimdi de “devlet”i istediği iddiasında bulunarak, “dur orda” diye ayar çekiyor…

Elhak, eğer Erdoğan bugün cumhurbaşkanı ise bunda CHP’nin dolaylı ya da doğrudan, bilinçli ya da bilinçsiz desteğinin, köstek olayım derken destek olarak yansıyan öngörüden yoksun siyasi kararlarının etkisini ve yansımalarını inkar etmemek lazım.

Bu desteğin en hayırlısı ve demokratik olanı, alkış alanı, takdir göreni, teşekkürü hak edeni elbette Baykal’ın Erdoğan’ın milletvekili olmasının önünü açan girişimiydi.

***

İnançları baskıya alan 28 Şubat süreci ters tepmiş, halk 2001 seçimlerinde yeni kurulmuş bir parti olmasına rağmen inadına yüzde 34’ü aşan oy oranıyla AK Parti’yi iktidar, DSP’yi parlamento dışına iterek bir önceki seçimlerde baraj altı kalan CHP’yi de yüzde 20’ye yakın oyla ana muhalefet yapmıştı.

Bir şiir yüzünden mahkum olduğu gerekçesiyle partinin genel başkanı olan Tayyip Erdoğan’ın milletvekili adaylığı iptal edilmişti.

“Muhtar bile olamayacak” manşetlerinin ne anlama geldiği ortaya çıkmıştı.

Anayasaya göre Başbakanın milletvekili olması gerektiği için, hükümeti kurma görevi Abdullah Gül’e verilmişti.

Bu süreçte beklenmedik bir gelişme yaşandı.

Erdoğan’ı ziyaret eden Dönemin CHP lideri Baykal yaptığı açıklama ile gündemi değiştirivermişti:

“Kanaatim, bir insanın siyasi suç niteliğinde mahkum olması ömür boyu siyasetten mahrum edilmesine gerekçe olmamalıdır.”

AK Parti’nin başvurusu üzerine YSK usulsüzlük gerekçesiyle Siirt seçimlerinin yenilenmesine karar verdi.

Tayyip Erdoğan’ı milletvekili seçtirmek için bir fırsat doğmuştu.

Bunu değerlendirmek amacıyla AK Parti Anayasanın ilgili maddelerinin değiştirilmesi için harekete geçti.

Anayasa’nın milletvekili seçilme yeterliliği ile ilgili 76. maddesinde yer alan “ideolojik veya anarşik eylemlere katılma” ifadesinin “terör eylemine katılma” şeklinde değiştirilmesi Erdoğan’ın yolunu açacaktı.

CHP’nin de desteği alınarak özgürlüklerin genişletilmesine yönelik hükümleri içeren 1982 Anayasasının en kapsamlı değişikliklerinden biri yapıldı.

Dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in vetosuna rağmen Meclis CHP’nin desteğiyle 437 gibi önemli bir oyla Anayasa değişikliğini benimseyince Sezer’e sadece onaylamak kaldı.

9 Mart 2003’te tekrarlanan Siirt seçimlerinde, AK Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan milletvekili seçilince Başbakanlık yolu açıldı.

Gül ayrıldı ve emaneti sahibine bıraktı.

Baykal’ın, “milletvekili olamıyordun Deniz Baykal’ın katkısıyla milletvekili olma hakkını verdik” demesinin hikayesi bu…

***

Baykal’ın desteği Tayyip Erdoğan’a milletvekilliği ve başbakanlık yolunu açtı ama Cumhurbaşkanlığı yolundaki destek payesi ise Kılıçdaroğlu’na ait…

Karşısına aday çıkarmamakla, MHP’nin adayını desteklemekle Tayyip Erdoğan’ın ilk turda Cumhurbaşkanı olmasında CHP’nin ve Kılıçdaroğlu’nun katkısı olduğunu kabul etmek, hakkını teslim etmek gerek.

İster “Çankaya’ya göndererek” siyaseten Erdoğan’dan kurtulma düşüncesi saikiyle ile olsun.

İster Cumhurbaşkanı yaparak Erdoğan’ın siyasi kimliğini silebileceklerini sanma gafletiyle olsun…

O yüzden CHP’nin bugün partili Cumhurbaşkanlığına kadar gelmiş olan sürece itiraz etme hakkı hiç yok…

İstemeden de olsa bu süreci kendileri hazırladılar çünkü…

Keşke CHP Erdoğan’a siyaset yolunu açan özgürlükçü demokratik tavrını sürdürse, cumhurbaşkanlığı sistemi ile ilgili Anayasa değişiklik sürecine aktif bir katkıyla destek verebilseydi.

Hiç değilse Anayasa değişikliği teklifinde bugün eleştirdikleri ve yanlış olduğunu ileri sürdükleri hususların doğrusunun yapılmasına imkan sağlamış olurlar, bir kez daha tarihe geçerlerdi.

Bu doğrudan desteği esirgese de önceki tecrübelerden ders almayan bazı CHP’liler, keskin sirke küpüne zarar misali antidemokratik yöntemleri muhalefet sanarak farkında olmadan AK Partinin ve Tayyip Erdoğan’ın ekmeğine yağ sürdüler.

Kemal Kılıçdaroğlu’na birileri bunun yanlış olduğunu fısıldamış olmalı ki şimdi “aman” diyor, “üsluba dikkat”…

Sakın “Tayyip” demeyin diyor; “Sayın Cumhurbaşkanı” ifadesini kullanın….

Günaydın…