En İyi Öğretmen Ölümdür

“Bize ne başkasının ölümünden demeyiz/çünkü başka insanların ölümü/en gizli mesleğidir hepimizin” der İsmet Özel. Çok doğru. Başka insanların ölümü ve kendi ölümümüz üzerine düşünmek kadar öğretici bir faaliyet tanımıyorum.

Ölüm en iyi öğretmendir. Hepimize en büyük dersi o verecek. Hayat denen ödevin hangi noktada tamamlanmış olduğuna o karar verir. Noktayı o koyar. O konuştuktan sonra bize düşen susmaktır. Son sözü her zaman o söyler. Hatta en büyük hakikatleri tek kelime etmeden bile öğretebilir.

Hikmet arayanlar mesela ölüme bakmalıdır. Madem ölümle sona eriyor hayat o halde hayatın anlamını en çok ölümde aramak gerek. Ölüm bahsini açmadan hayat bahsini açmak hatta hayatın anlamına dair bir tek söz söylemek bile mümkün değil.

Sokrates ölüm cezasına çarptırıldığında onu kaçırmak isteyen öğrencilerini dinlemez. Ona göre ölüm “şaşırtıcı bir kazançtır”. Sonu yaklaşırken şöyle der Sokrates: “Ayrılık saati geldi, herkes kendi yoluna gidecek, ben ölüme ve siz hayata. Hangisinin daha iyi olduğunu sadece Tanrı bilir.”

Nasihat arayanlar da ölüme bakmalıdır. ‘‘Bize nasihat et ey Allah’ın Resulü’’ diyen Hz. Ömer'e hitaben, Peygamberimiz ‘‘Nasihat olarak ölüm sana yeter, ey Ömer!’’ buyurmuştur. Ölüm öyle güçlü bir eğitim aracı ki alemleri eğitmek için gönderilmiş Peygamberimiz ölüm konuşurken susmayı tercih ediyor.

Gizem arayanlar, hayret etmek isteyenler veya sorularına cevap arayanlar ölüme bakmalı. Ölümü güzelce beklemeyi bilmeli. Ölümün bizden gizlediği şeyler var. Zira ölünün sırları dirinin sırlarından her zaman daha fazladır. Dirinin aklı hiçbir zaman ölünün işine ermez. Ölü her zaman diriden daha fazlasına sahiptir. Bir adım öndedir. Aradaki fark sadece ölümle kapanır.

Adalet arayanlar da ölüme bakmalıdır. “Her nefis ölümü tadacaktır”. Ölüm hem adaleti sağlar hem de adaleti sağlamaya çağırır. Belki Nazım Hikmet’in haklılık payı var. “ölümün âdil olması için, hayatın âdil olması lâzım” Öte yandan hayat adil olabilseydi ölüme hiç gerek olmazdı....

Merhameti öğrenmek isteyenler ölüme bakmalıdır. Torunu ölüm döşeğinde olduğu için ağlayan peygamberimize “Bu gözyaşı nedir?” diye sorulur. O da "Bu gözyaşı, Allah'ın dilediği kullarının kalplerine yerleştirdiği bir rahmettir" der.

Dengeyi öğrenmek isteyenler ölüme bakmalıdır. Terazisi bozulanların, hayatı yozlaşan ve sığlaşanların, yolunu kaybeden ve pusula arayanların, hayatlarında bazı şeyleri yerli yerine oturtmak isteyenlerin bakacağı ilk şey. Geçici ve kalıcı olanı gösteriyor. Sizi ona göre gardınızı almaya zorluyor.

İyilik isteyenler ölüme bakmalı. Orhan Veli’nin dediği gibi “Ölürüz diye mi üzülüyoruz? Ne ettik, ne gördük şu fani dünyada/Kötülükten gayri? Ölünce kirlerimizden temizlenir/Ölünce biz de iyi adam oluruz”. Ölenler için iyi konuşuruz. Ama mahir öğrenci yaşayanlar için de iyi konuşmanın yolunu bulandır.

Ölüm anlamsız tartışmalara son veriyor. Sığlığımızı gideriyor. Bizi kendimizde derinleştiriyor. Bize insan olduğumuzu hatırlatıyor. Tabi yeterince kulak kesilirsek…