Locke, 1704 yılında vefat etmiş olan İngiliz bir filozoftur. “Boş levha” düşüncesi ile bilinmektedir. Bu, insan zihninde doğuştan bilgi olmadığı ve her şeyin sonradan öğrenildiği anlamına gelmekte olan bir iddiadır.

Locke, 1704 yılında vefat etmiş olan İngiliz bir filozoftur. 'Boş levha' düşüncesi ile bilinmektedir. Bu, insan zihninde doğuştan bilgi olmadığı ve her şeyin sonradan öğrenildiği anlamına gelmekte olan bir iddiadır. Bu iddia tarih boyunca tartışılmıştır.

Bu yazıda ise onun 'Eğitim Üzerine' isimli eserini sizler için özetledim.

Locke aynı zamanda bir hekimdir ve 'sağlam kafa sağlam vücutta bulunur' görüşünü benimser.

O eğitimin toplumsal yönünü işin en başında vurgulamıştır. Eğitim Üzerine isimli kitabının giriş kısmında insanın en önemli görevlerinden birinin ülkesine hizmet etmek olduğunu söyler. Ona göre insanda bu düşünce yoksa onun hayvandan farkı yoktur.

Öncelikle çocuklarımızı soğuk ve sıcaktan aşırı şekilde korumaya çalışmamalıyız. Zorluklara alışmasını öğrenmelidirler. Ona göre yaz, kış olabildiği kadar ince giydirmek iyidir. Fakat terlediğinde soğuk bir şey verilmemelidir ve soğuk bir yere oturmamalıdır. Bu uygulamalar insanı mezara götürür.

Çocukların yemekleri abartılmamalıdır. Kahvaltıda kuru ekmek yemeleri bile yeterlidir. Çocuklara şarap ve içki gibi şeyler asla tattırılmamalıdır. Çocuklara mevsim meyve ve sebzeleri ve genellikle öğün aralarında verilmelidir. Öğünden hemen sonra mide dolu iken değil.

Çocuklar erken uyumaya ve erken uyanmaya alıştırılmalıdırlar. Yatakları yün ya da pamuktan ve sert olmalıdır. Sert yatak kasların daha güçlü hale gelmesini sağlarken yumuşak ve vücudun içine gömüldüğü yatak insanı erkenden mezara götürür.

En küçük hastalıkta çocuğa hemen ilaç vermeyin. Öyle bir doktora denk gelirsiniz ki çocuğun midesini ilaçla doldurur. Sağlığın şartı bolca açık hava, sade yemekler, içkiden uzak durmak, sıkı giyinmemek, soğuk suya alışmak ve olabildiği kadar az ilaç almaktadır.

En büyük hatalardan biri de çocukları itaat etmeye alıştırmamaktır. Özellikle çocuk küçükken mantıklı kural ve kısıtlamalara tabi olmazlarda büyüdüklerinde kendi iradelerini kullanamazlar. Disiplin eğitimin olmazsa olmazıdır. Öyle ki bebeklerin bile disipline ihtiyacı vardır.

Çocukların gösterişli elbiseleri olmamalıdır. Kıyafetin ısınma ve vücudu kapatma dışında bir amaçla kullanılması saçmadır ve günahtır. Küçük kızınız yeni elbisesini giydiğinde 'prensesim' demek ona sadece kendisini beğenmeyi öğretir.

Çocuklar küçükken anne ve babalarını patronları gibi görmelidir. Onlara karşı hayranlıkla karışık bir korku hissetmeliler. Büyüyüp muhakemelerini kullanmaya başladıklarında ise onları patron olarak değil iyi ve emin dostlar olarak görmeleri sağlanmalıdır. Onları sevmeli ve saygı duymalıdırlar.

Disiplin çocuk büyüyüp olgunlaştıkça azaltılmalıdır. Çocuk büyüdüğünde de ona sert davranmaya devam edilirse çatışma çıkar. Eğitimin gerçek sırrı çocuğa disiplin ve özgürlüğü aynı anda verebilmektedir. Bu da çocuğu kendi aklını kullanmaya adım adım alıştırmakla olur.

Sessiz çocuk övgüye en layık çocuk değildir. Disiplin, köle ruhlu bir çocuk yetiştirmek anlamına gelmez. Şiddet çocuğun kişiliğinin silikleştirir. Onu köle ruhlu yapar. Bu durumda çocuk büyüdüğünde de muhakemesini kullanamaz ve görevlerini yapmak için ona şiddet uygulanmasını bekler.

Çocuklar oyun oynamaya teşvik edilmelidirler. Oyun çocuğu canlı tutar. Onu daha güçlü bir neşe sahibi yapar. Oyunları rahatsızlık verici dereceye vardığında ise anne babanın bir bakışı ile buna son verebilmelidir.

Çocuk çok sayıda kuralla yetiştirilemez. Çocuklar çok sayıda kuralı anlayamaz ve aklında tutamaz. Çocuk için gereğinden az kural koyulmalı ama bu kurallara uyup uymadığı sıkı bir şekilde kontrol edilmelidir. Diğer konularda başkalarına saygılı olduğu sürece özgür bırakılmalıdır.