EDEP YA HU! EDEP BİRAZ!

TBMM Başkanlığı, başbakanlık yapmış, devlete hizmet etmiş kişilerin bilgi ve birikimlerinden istifade edebilmek için 15 Mayıs 2019 tarihinde Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu kurulmasını Sayın Cumhurbaşkanımız uygun gördü. Beştepe'deki Sarayda kurul üyelerine birer oda ve sekreter tahsis edildi. Bülent Arınç, Köksal Toptan, Cemil Çiçek, Mehmet Ali Şahin ile Yıldırım Akbulut kendilerine tevdi edilen bu görevi kabul ettiler. Kısa adı C-YİK olan kurul üyeleri 26 Haziran 2019 tarihinde yaptıkları bir saat süren ilk toplantılarında 13 bin lira olarak belirlenen maaşlarını 18 bin liraya çıkardılar.

Her biri bir büyük değer olan bu kıymetli devlet adamlarının aldıkları karara elbette saygılıyız. Ancak bazı kendini bilmez “edepsizler” büyüğümüz Bülent Arınç’a aldıkları “ücret artırım” kararının hesabını sormak gibi bir büyük saygısızlıkta bulundular. Gerçi Sayın Büyüğümüz: “Benim ne alacağımı ben düşünmüyorum ki nitekim bazı edepsizler bunun üzerine yorum yapsınlar. Milletvekili ne kadar alıyor, emeklisi ne kadar maaş alıyor seni ne ilgilendiriyor kardeşim?”, diyerek ağızlarının payını verdi; ancak ben bunu yeterli bulmuyor bu saygısızlığı yapan kişileri şiddetle kınıyorum.

Ne demek kardeşim, Arınç gibi kendisini ülkesine, ülkesinin insanlarına ve bekasına adamış kişiden hesap sormak… Milletvekilliği yapmış, bakanlık, başbakan yardımcılığı ve meclis başkanlığı gibi en yüksek mevkilerde hizmet üretmiş bu kişiye karşı söz söylemek hele de hesap sormak kimin haddine? Yok, efendim verilen her kuruşta tüyü bitmemiş yetimin hakkı varmış, ödenen bu para milletin ödediği vergilermiş, emeklilere % 6 zam yapılmışmış da, enflasyon iki basamaklı sayılarla ifade ediliyormuş da; hayat pahallılığı almış başını gitmişmiş de… Böyle bir zamanda böyle bir zam olur mu? Bu “edepsizler” daha da ileri gitmiş, kişi haklarına ve mahremiyetine müdahale ederek Bülent Arınç büyüğümüzün aldığı maaşı hesap etmişler. Yok, efendim emekli maaşı artı milletvekili emekli maaşı artı CYİK maaşı…

Şu kendini bilmezler, zaten Bülent Arınç gibi bir büyük değerimize atmadıkları çamur kalmadı. Efendim, bir zamanların Fetullah Gülen Hoca Efendisi(!) şimdilerin FETÖ’sünü övmüşmüş. 27 Mayıs / 9 Haziran 2010 tarihlerinde kendisinin de düzenleme kurulunda yer aldığı 8. Uluslararası Türkçe Olimpiyatlarında Ahmet Davutoğlu birlikte kürsüye çıkmış Fetullah Hoca(!) için; “Muhterem Hocaefendi, 12 seneden beri Türkiye’nin dışında haksız bir şekilde ülkesinden hicrete mecbur edildi. O da on iki senedir üzüntü ile gurbeti tercih etti.”, dedikten sonra Türkiye’ye davet etmiş; gelirse çiçeklerle karşılaşacağını söylemiş. Bütün bunları suç olarak görenlerin akıllarına turp suyu sıkayım. Sanki bir Bülent Arıç idi bu hasretin bitmesini isteyen!

Bu büyüğümüzün ABD temasları esnasında Fetullah Gülen’e yaptığı ziyaretle ilgili, “Başbakan ‘sevgilerimi iletin, bir emri olur mu, tavsiyeleri olur mu öğren' dedi. 3 saate yakın birlikte olduk” demesini de nerede ise suç olarak görecekler! Yahu Adam, bylock mu kullanmış ki suç olsun! Gitmiş, bizzat görüşmüş, emirlerini sormuş. Kaldı ki o zamanlar FETÖ ile görüşmek için can atmayan, onu övmeyen, istediklerini vermeyen mi vardı? Değerli büyüğümüzü bundan dolayı suçlamak saygısızlığın daniskasıdır! Sonra, FETÖ’nün Ergenekon ve Balyoz hareketleri ile Türk ordusunu yok etme planlarının uygulandığı zamanda Arınç, Ergenekon örgütünün savcılarını sahiplenmiş: “Onlara bütün Türkiye'nin demokrasi adına büyük bir borcu var” demiş. Dönemin Başbakan Yardımcısı iken FETÖ’nün ordu üzerinde uyguladığı yıpratma ve itibarsızlaştırma faaliyetleri için: “Türkiye iyi bir noktaya gidiyor. Bu sıkıntılar, sancılar bir taraftan doğum sancısıdır. Bir taraftan da bağırsakların temizlenmesidir”, demiş. Bak, bak nerelerden neler buluyorlar. Efendim, 19 Aralık 2009’da Özel Harp Dairesi'ne bağlı Seferberlik Tetkik Kurulu’nun bilgilerinin saklandığı devletin en mahrem yeri “Kozmik odaya” Arınç’a düzenlenmesi planlanan bir suikastı araştırmak üzere girilmişmiş. Hem öyle de olsa bu menfur olayda Arınç’ın günahı ne? Bu büyüğümüze hem suikast düzenlenecek sonra da suçlanacak. Ayıp, ayıp! Olacak iş mi bu? Bu büyüğümüz Bank Asya’ya para mı yatırmış, FETÖ canisinin kitaplarını mı okumuş, okuluna/ dershanesine mi gitmiş, adına düzenlenen sohbetlere mi katılmış ki onu suçluyorsunuz.

Bakın beyler, hanımlar; bir ülke ve millet sevdalısına bu kadar yüklenilmez. Kendinize gelin ve haddinizi, hududunuzu bilin. Edep ya hu! Edep biraz!