EBTER

Seha L. Meray, 1923 yılında imzalanan Lozan müzakerelerinin zabıtlarını 1969’da latinize etmiş ve “sunuş” başlığı altında şu değerlendirmeyi yapmış;

“Konferans tutanakları, Türkçeye, bir kurulca çevrilmiş ve 1924’de yayınlanmıştır. Şu var ki, eski yazı ile basılmış olan bu çevirinin dili, değil gelecek kuşakların, değil bugünkü genç kuşağın, orta yaşa varmış olanların bile anlamakta güçlük çekeceği- birçok yerlerini de anlayamayacağı- ölçüde ağır ve eskidir” (Meray; Lozan, c. 1, Takım 1, kitap 1, s. IX).

1924 yılında basılmış olan metin dilini “gelecek kuşakların” anlaması mümkün değilmiş.

Ne demekse “gelecek kuşak?”.

“Gelecek” nereye gelecek? Cümlenin siyak ve sibakından “istikbal” demek istediği anlaşılıyor yazarın.

“Kuşak” derken de “nesil” demek istiyor olmalı.

Yani “nesil” kelimesini kullansa ne olur?

Bele sarılan “kuşak” kelimesini kullanmak Meray’a daha şık gelmiş olmalı…

1923 yılının lisanını 1960’lı yıllara intikal ettiremeyen bir zihniyet istikbale neyi ve nasıl taşıyacak?

“Gelecek kuşaklar” anlamayacaklarmış…

Meray devam ediyor; “orta yaşa varmış olanların bile anlamakta güçlük çekeceği” değerlendirmesinde bulunuyor.

Meray gibilerin sayesinde “orta yaşa” varanlar bile artık bin yıldır kullanmakta olduğumuz lisanı anlayamaz oldular.

Meray’ın bu değerlendirmeleri 1970’li yıllara ait. Bu dönemde Türçemiz ikinci defa tahribat ve tahrifata maruz kalmıştı. Lisanımızda esaslı tahrip 1930’lu yıllarda olmuştu. 1930’lu yılların artıkları ve ortakları 1970’li yıllarda tekrar güzel Türkçemize musallat oldular.

Lisanda “eski-yeni” tasnifi sadece bizim “devirimcilere” aittir. Bunlar “devirmek “ ve “takla attırmakta” mahirdirler.

Mesela “mebus” kelimesini “beğenmezler”. Bu kelimeyi “atarlar” bunu yerine “saylav” kelimesini ikame ederler. “Eski” dedikleri “mebus” kelimesinden “saylav” kelimesinin daha eski olması bu “eskici” beylerin umurunda değildir.

Bu “eskici” beylerin dertleri “islamî” menşeli kelimelerle olduğu için “saylav” kelimesinin Moğolca olması mühim değildir.

2016’dayız. Meray’ın “eski ve ağır” dediği kelimeleri pekâlâ anlıyorum ben.

Meray ve Meray gibiler anlamamaya devam edebilirler.

Türk milleti ebter kelimeleri tercih etmemelidir.

Türk kültürünü dünden bugüne taşımayan kelimeler ebter kelimelerdir. Mesela “kuşak” kelimesi böyledir. “Nesil” kelimesinin yerine geçmesi mümkün değildir.

“Nesil” kelimesi Türk milleti tarafından bin yıldır kullanılmaktadır. Nesiller boyunca kullanılan kelimeler bize irfanımızı taşımıştır. İrfanımızı ve kültürümüzü istikbale taşıyacak olan kelimeler de “eskimeyen” kelimelerdir.

Meray’ın latinize ettiği kitaba dikkat ettim. Fransızca için “eski ve ağır” ifadeleri kullanılmamış. Hâlbuki aynı dönemde (1922 ve 1913 yılları) Fransızca ve İngilizce metinler var elimizde.

Fransızca ve İngilizce lisanında “eski ve yeni” kelimeler yoktur nedense…

Meray’ın 1924 yılındaki Türkçeye “eski ve anlaşılmıyor” değerlendirmesini yaparken Fransızca için böyle bir ifade kullanmaması tuhaf değil mi?

“Ebter” soyu kesilmiş, devamı olmayan manalarına gelir. “Ebter kelimeler” ifadesiyle “Ebter” kavramı 1930’lu yıllarda başlatılan ve halen günümüzde bir kısım çevrelerin kullanmayı tercih ettikleri kelimeler olarak değerlendirilmiştir.