DÜŞMANLAŞMA TEHLİKESİ

Atatürk, bugünkü cumhurbaşkanımızın da ara sıra dile getirdiği muasır medeniyete ulaşma yolunda milletine bir millî ülkü gösterdi. Neydi o? Bilim ve sanatı rehber edinmek, onlarla yükselmek! Böylece millet olarak dünyada hakiki huzurun temini için üzerimize düşeni yapabilecektik? 10. Yıl Nutkunu inceleyen bu somut gerçeği açıkça görebilir. Serbest Fırka kurulduğu günlerde ABD’nin Türkiye Büyük elçisi Joseph C. Grew bakınız ne demiş?

Gazi yavaş yavaş şu görüşe varmıştır ki tek parti sistemi Avrupa ve Batı ile karşılaştırılınca Türkiye için bir aşağılık işaretidir. Amerikalı ve Avrupalı yazarlar son günlerde çoğunlukla şekil bakımından Batılı fakat gerçekte Doğulu olarak tasvir ettikleri Türk diktatörlüğünden çok söz etmişlerdir. Türkiye’nin bu şekilde gösterilmesi Gazi’nin gözüne çarpmış ve hiç hoşuna gitmemiştir.” Bu yorum, tarihe not olarak düştüyse gerçekten, önemli!

Demek ki muasır medeniyet dünyasında yer alma mesajı demokrasiyle veriliyor. İki dünya savaşını yaşamış milletler herkesin din, vicdan ve fikir özgürlüğü içinde olduğu barış rejimi olarak demokrasiyi görmeli. Pekiyi, bugün nereye gidiyor dünya?

İnançlar üzerinden düşmanlaşma tehlikesi ile karşı karşıya niye kaldık? ABD başkanı, incil ve tevrat karışımı evanjelizm inancıyla bir Armegeddon Savaşı mı çıkaracak? Yahudileri üstün ırk görüp onlara destek evanjelizm karşıtı bir islamafobi propogandasıyla mahşerî bir kanlı çatışma mı istiyor? Etnik terör örgütüne niye silah yardımı yapıyor? Bu sorular üzerinde milletçe çok iyi düşünmeli ve düşmanlaşma sürecine katkı yapmaktan kaçınmalıyız. Birbirimizi eleştirip millet gözünden düşürmek uğruna dış düşmanları plan yapmak için sinsileştirebileceğimizin, kargaşaya piyon olabileceğimizin bilincinde olmalıyız.

Bize hainlik etmek isteyenleri 2010 yılında fark ettik. Bu da bizim hatamız diyor Millet Başkanı. Lakin tarihte benzer olaylar çok, bu konuşmayı yaptığı yerde bir Manas Destanı var ki hainleri, hainlikleri anlatıyor hep. Partisi içindeki radikal eğilimlerin etkisiyle alnı secdeye gelenden zarar gelmez fikrine kapılması elbette yanlıştı. Ama muhalefet de onu gözden düşürmek için darbe destekçilerini savunmakla yanlış yaptığının farkında mı? Ne demek efendim falanca filanca niye hapiste? Ekranlarda “Yine yeşillendi fındık dalları” diye tempo tutmadılar mı? Darbeye kalkanlara tempo tutanları basın özgürlüğü şemsiyesi altında mı saklayalım yani?

Eleştirileri düşmanlaştırma boyutuna getirmek hep birlikte Türkiye olmamıza engel değil mi? Millet destanı Ergenekon adını verdikleri terör örgütü üyesi diye hapse atılan Sayın Dursun Çiçek, bizim uyarılarımız dikkate alınmadı diyor. Sayın İlker Başbuğ Kozmik Odaya Başbakanın emriyle girildi diyor. Milletin yüzle 52.5 oyla seçtiği Sayın Cumhurbaşkanı da 28 şubat vesayeti diyor. Doğru da bunlar yaşandı bitti ve anlaşıldı ki siyasî rekabet ortamında sinsi faaliyetlerle 28 Şubat icraatları da onlara mütedeyyinleri düşmanlaştıran da aynı odak!

Odak faaliyetlerini sürdürüyor karşıt eleştirileri kullana kullana. Eleştirileri dikkatli yapmalı artık, düşmanlaşma tehlikesiyle karşı karşıyayız. Evanjelistlerin islamafobi tuzağına karşı hamaset yapmamalı, cumhuriyetimizi güçlü şairlerimizin şiirleriyle islam dünyasının lideri gibi göstermemeliyiz asla. Arap ülkeleri dindaşı olduğumuz için bizi dinlemedi, dinlemezler ve evanjelistlerin oyuncağı olurlar. Kurucumuzun gösterdiği yolda gitmeli, medenî alemin huzur ve barışını dillendirmeliyiz hep. Muasır medeniyet dilimizden düşmemeli hiç! Ekonomimizi de tam bağımsız ayakta durabilecek bilgi çağının gerektirdiği duruma getirmek için iktidar, muhalefet; iş ve işçi dünyası birbirlerinin yapıcı eleştirilerine kulak vermeli. Milleti panikten kurtaracak çözümlere odaklanmalı herkes!

Sayın Cumhurbaşkanı, çok özeleştiri yaptı. Eğitimde ilerleyemedik demişti. Şimdi ehil bilim insanını göreve getirdi. İşte fırsat! Samimi olduğunu düşünsek ne olur yani? Haydi eğitimi siyaset üstü hale getirmek, ülkemizi elinden iş gelen insan yetiştirecek sisteme kavuşturmak için destek olalım şimdiki Sayın Bakana, düşmana ve düşmanlaşmaya inat! Gelin kalkınma temeli eğitimde el ele verelim! Bu konuda çatışma olmadığı görülünce ekonomi bile rahatlayacaktır. Belki de düşmanlaşma tehlikesinden korunmamız için bir büyük fırsat olur bu!