DÜNYA SAVAŞI-5

  1. 6-Gelelim Türkiye’ye. İsrail’in öteden beri GAP projesine aşırı ve dikkat çekici bir ilgisi bilinmektedir. GAP projesi kapsamındaki 23 Avrupa ülkesinden daha büyük Ceylanpınar sulama projesi ile ilgili İsrail sürekli Türkiye’den talepte bulunmakta, işbirliği önermektedir. Bu ilginin nedenleri gıda ve su ihtiyacını karşılamak, bu toprakların vaad edilmiş topraklar içinde yer alması, yani dini ve ideolojik gerekçeler, yer altı enerji kaynakları, petrol ve diğer madenler açısından buraların oldukça zengin olduğunun bilinmesi, büyük hedef için uzun vadeli stratejik pozisyon tutmak hedeflemeleridir. Siyonizm kelimesi “zion” kökünden gelmektedir. Zion, “Büyük İsrail” demektir. Buna göre “Büyük İsrail” in kurulacağı vaad edilmiş toprakların bulunduğu Kenan ülkesinin sınırlarının içinde, Akdeniz’den Kızıldeniz’e, Basra körfezinden Karadeniz’e kadar uzanan topraklar yer almaktadır. Yani Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu’su da bu toprakların içindedir. Büyük göz sürekli Anadolu’yu gözetlemektedir.

1980 li yıllarda dönemin İsrail Savunma Bakanı Ariel Şaron “Türkiye ile ilgileniyoruz. Türkiye bizim stratejik derinliğimizdir.” demiştir. Bu sözlerin ne anlama geldiği herkesin takdirindedir. (Refik Erduran-Güneş Gazetesi-16 Eylül 1982 )

  1. yüzyıl sonunda İngiltere Başbakanı Gladston Türkler için şunu söylüyor: “Türkler insanlığın tek insanlık dışı milletidir. Türkiye’yi mahvedinceye kadar savaşacağız.” Yine İngiliz Başbakanlarından Weastean Chorchull saltanatın ve hilafetin kaldırılmasından ve Lozan Barış Anlaşmasının imzalanmasından sonra şunu söylüyor: “Artık İslam Dünyası bizim için tehdit değildir. 20. Yüzyıl İngiliz yüzyılı olacaktır.” Yani, artık Müslümanların ve Türklerin hakkından geldik diyor.

Avrupa Konseyi Başkanı Gaumand, Danimarka’da 507 bilim adamının katıldığı bir toplantıda şunu söylüyor: “ Avrupa Birliği’nin önündeki en büyük askeri ve ekonomik düşman Türkiye’dir. Türkiye pasifize edilmeli, ekonomisi çökertilmelidir.” (Hakan Yılmaz Çebi, “Güdümlü Haçlı Fosillerinden Zehir Zemberek Açıklamalar”, 3. Dünya Savaşı, s. 152)

1990’lı yılarda Almanya Dışişleri Bakanlığı yapmış Klaus Kimkel Fransız Dışişleri Bakanına şunu söylüyor: “Sizin Cezayir’iniz neyse, Türkiye de bizim Cezayir’imizdir.” (Hakan Yılmaz Çebi, “Güdümlü Haçlı Fosillerinden Zehir Zemberek Açıklamalar”, 3. Dünya Savaşı, s. 156) Adam bizi arka bahçesi veya sömürgesi gibi görüyor.

Alman Suddeutsche Zetiung Gazetesinde yayınlanan bir makalede şu husus ifade ediliyor: “Çağımızda üç ulusal imparatorluk kuruldu. Sovyetler, Yugoslavya ve Türkiye... Sovyetler ve Yugoslavya yıkıldı; biri kaldı.” (Hakan Yılmaz Çebi, “Tabiki Nihai Hedef Türkiye”, 3. Dünya Savaşı, s. 135)

Son 15 yılda ve yakın zamanda meydana gelen olaylar Türkiye’nin hep hedefte olduğunun daha açık ve canlı göstergeleridir. Batı ekseninden hiç çıkmayan, Amerika’nın her istediğini yerine getiren, Arap Ortadoğu’su ile neredeyse hiç ilgilenmeyen, pek fazla etliğe ve sütlüğe karışmayan içine kapanık Türkiye’nin, 1 Mart 2003’te Amerika ile birlikte Irak'a askeri müdahaleyi öngören, yabancı asker kabul etme ve yurtdışına asker gönderme tezkeresini reddetmesi Batı tarafından şaşkınlıkla karşılandı. Özellikle Amerika kendi isteğini reddeden Türkiye’ye bozulmaya ve bilenmeye başlıyordu. Çünkü Türkiye Batı çıkarları yönünde değil, kendi milli çıkarları yönünde yerli bir politika uyguluyordu. Batı Türkiye’yi hep kontrol altında tutmak istemiş, bunun için de Türkiye’ye operasyon çekmiş, iç işlerine karışmıştır. Aynı şeyi 2000’lerden sonra da denemiş, denemek istemiştir. Ancak şimdiye kadar başarılı olduğu söylenemez. (Devamı gelecek)