Bir zamanlar kolluk kuvvetlerine yan bakmak dahi cesaret isterdi.. Maalesef çoğunluğu eğitimsiz ve ahlâksız polis veya jandarma; nice mâsum vatandaşın canını yakar, karakollarda işkence yapılır ve yapanların yanına kâr kalırdı...

Bir zamanlar kolluk kuvvetlerine yan bakmak dahi cesaret isterdi.. Maalesef çoğunluğu eğitimsiz ve ahlâksız polis veya jandarma; nice mâsum vatandaşın canını yakar, karakollarda işkence yapılır ve yapanların yanına kâr kalırdı...

Bu durum nadir de olsa devam etmiyor değil. Lâkin şimdi iş sanki tersine dönmüş... Hergün maganda cinayetleri ve sapıklıkları, mafyatik haber ve ilginç, ibretamiz kolluk – suçlu diyaloglarına şahit oluyoruz...

Son olay ceza hukukumuzu silbaştan yazmayı gerektiren cinsten: Balıkesir'de, üniversite öğrencisi A.D.'yi (25) öldüresiye dövüp, parasını ve cep telefonunu gasp eden, pardon “ettikleri iddia edilen” (!) zanlıların polise dayılık videolarını ve A.D’nin ifadesini dehşetle izledim/okudum:

Balıkesir Üniversitesi Mühendislik Fakültesi öğrencisi zavallı mağdur genç, A.D. yaşadığı dehşeti şöyle anlatıyor:

“Olay 24 Eylül akşamı, bulunduğumuz çocuk parkında meydana geldi. (......) 3 şahsın saldırısına uğradık. Uyuşturucu ve hap etkisinde olduğuna inandığımız ve kendilerini daha önce tanımadığımız kişiler, ne istediklerini anlayamadan bize saldırdılar. Korkuluklardan baş üstü ters düşürüldüm. Düşmenin etkisiyle sersemledim. Yüzüme tekme aldım, burnum patladı ve kanamaya başladı. Beni kaldırıp çitlerden aşağıya atmak istediler. Beni öldürmeye teşebbüs ettiler.

Olaya müdahale etmek isteyen arkadaşlarıma silah çekilip, korkutuldular. (......) Düştüm, çenemi betona çarptım ve artık kendimden geçiyordum. Üzerimden cüzdanımı ve cep telefonumu ben yerdeyken gasp ederlerken bıçaklanmamak için direnç göstermedim. Uzaktan polis siren sesleri gelince bırakıp kaçtılar.

(......) Kolluk kuvvetlerinden isteğim, öğrencilerin, gençlerin, kadınların, çocukların yaşam umudu olun. Benim başka devletim, sokağım, mahallem bulunmuyor. O insanlar tam teçhizatlı 2 polisten korkmuyorsa sade vatandaş olan benim elimden hiçbir şey gelmez..”

Muhterem okurlarım ve sayın ricál-i devlet... Hadisenin muğlak (kapalı) ve müphem (belirsiz) hiçbir yáni yok!..

Devletimiz özel otomobilinde sigara içeneri avlamak, ceza kesmek gibi hukuksuz işler için polis (kolluk) ayıracağına, mafyatik yapıları ve magandalıkları, devletin kolluk kuvvetlerine bile kafa tutabilen hapçı ve gaspçı eşkiyaları ortadan kaldırsın, gücünü bunlara ayırsın...

Eflatun’dan bu yana yapılan tanımlarında; devletin “halkın can ve mal güvenliğini sağlayan müesses nizam” olduğu söylenir...

Ve bu kıyamete kadar doğruluğu sürecek bir tanımdır. Halkın (milletin) can ve mal güvenliğini sağlayamayan devlet, mafyatik bir üst kurum (yáni batasıca çıkarlarını ülkesinin fevkinde gören) baronlar idaresidir!..

Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) “nasılsanız öyle idare olunursunuz” buyurmuşlardı. Bu hakikat de kıyamete kadar bâkî kalacağına göre... Halkın can ve mal güvenliğini (sağlık, ırz-namus, afetlerde barınma-korunma) sağlayamayan idarecilere legal, demokratik yollardan tepki vermeli, devleti adam gibi idare etmelerini sağlamalıyız...

“Ak Parti öncesi daha kötüydü...” Neler daha kötüydü, neler iyiydi tartışılır. Lâkin yekûnda iyiler çok çıksa da geleceği kurtarmaya yetmez!..

Tepki şart... Yarınlarda “T.C. Devleti” yerine, “Dumansız Hava Sahası Muz Cumhuriyeti” görmek istemiyorsan, canına kast edenlerin polise dayılandığı; caydırıcı cezalar verilemeyen düzene tepki ver...