Doyumsuzlukla Başa Çıkma Yolları

Derinleşmek: Hayatta hangi işi yaparsak yapalım o işte derinleşmediğimiz sürece tatmin duygusunu yakalayamayız. Kendi tavuklarımıza iyi bakamayınca komşumuzun tavukları bize kaz görünür. Yaptığımız işin ismi ne olursa olsun, işlerinde derinleşenlerin işlerinden gördüğü hayrı işimizden görmüyoruz diye şikâyet ederiz. Yüzeysel yapılan her iş akla ilk başta “Acaba yanlış bir iş mi yapıyorum? sorusunu getirecektir. Derinlikli yaptığımız her iş ise doyuma ulaşmamıza belli oranda yardımcı olacaktır. Bu durum arkadaşlık ve dostluk ilişkilerinde de böyledir.

Seyahat: Seyahat dünyayı görmemizi sağlar. Onu olduğu gibi kavratır. İnsanları, şehirleri, milletleri, dağları, tepeleri, ovaları ve nehirleri seyahat sayesinde yerli yerine yerleştiririz. Her şeyin ayrı bir yeri ve önemi olduğunu fark ederiz. Bizden daha iyiler. Daha kötüler... Az örnek iyi seçimler yapmamızı engeller. Seyahat etmeyen hayatta yeterince örnek bulamaz. Doğuya gitmeyen ya doğu hayranı olur ya da düşmanı. Batı için de öyle. Seyahat etmeyen kendisi olamaz. Ne sunarsan sun doymaz. Seyahat eden ise her bölgenin şartına ve iklimine saygı duyar. Bir çocuğun odasını kabullenmesi gibi dünyadaki yerini daha hızlı kabul eder.

Sabretmek: Hemen sonuç alamamak yanlış yolda olduğumuzu göstermez. Hayat bizden her zaman yenilik beklemez. Aynı işi aynı şekilde yaparak bile belli bir süre içinde güzel sonuçlara ulaşılabilir. Buna ustalık denir. Sabırsız insanların elinde heba olmuş çok büyük fırsatlar vardır. Sabır bir sanattır. Beklemesini bilmek gerekir. Değer verilen şey için beklenmelidir. Beklemek bilinçtir. Nerede ve niçin beklemekte olduğuna dair şuurlu bir tutum içinde olmayanlar orada uzun soluklu bekleyemezler. Tekkeyi bekleyen çorbayı içer. Sabreden doyar, doyan sabreder.

İş Ahlakı: Sıkı çalışma, işini tam ve eksiksiz yapma ilk başta tersi gibi gözükse bile doyumsuzlukla ters orantılıdır. İnsanın işini tam ve kaliteli yapması işiyle doymasını sağlar. Emek veren emeği takdir eder. Emeğini boşa harcamaz. Yarım ve yanlış yere harcanmış emek takdir edilmez. Emeği tam ve doğru yere verince emeğimiz başkalarınca da takdir edilir. Bir ürünün nasıl üretildiğini biliriz. Onu gereksiz yere istemeyiz. Onu uygunsuz işte kullanmayız.

Dönüm noktalarında doğru kararlar vermek: Günlük rutin içinde sıkı çalışmak ne kadar önemli ise dönüm noktalarında da minimum sayıda eylem ve eylemsizliğe yakın bir duruş sergilemek bir o kadar önemlidir. Yani önemli kararlar öncesinde “baltayı bilemek” gerek yeterince dinlenmek gerek yeterince düşünmek ve sorgulamak gerek ki yola çıkar çıkmaz kuşkular bizi caydırmasın.

“İnsanoğlunun bir ova /vadi dolusu altını olsa, bir ovayı / vadiyi daha ister. İnsanoğlunun karnını topraktan başka bir şey doyurmaz. Ve Allah tövbe edenlerin tövbesini kabul eder”. Hadiste işaret edilen hikmeti gözden kaçırmamalıyız. Yani insanın tam olarak doyması zor görünüyor. Ama her şeye rağmen hatalardan geriye dönmenin Allah’ın sevgisini yeniden kazanmanın biricik yolu olduğunu unutmamamız gereklidir.