Doğu Akdeniz'in stratejik konumu tarihin her döneminde önemini korumaktadır. 3 kıtaya olan bağlantısı, bölgeyi hedef haline getirmektedir. Tarih boyunca savaşa sebep olan Akdeniz, Osmanlı döneminden sonra paramparça edilmiş ve farklı ülkelere komşu haline gelmiştir.

Doğu Akdeniz'in stratejik konumu tarihin her döneminde önemini korumaktadır. 3 kıtaya olan bağlantısı, bölgeyi hedef haline getirmektedir. Tarih boyunca savaşa sebep olan Akdeniz, Osmanlı döneminden sonra paramparça edilmiş ve farklı ülkelere komşu haline gelmiştir. Son 10 yılda ise bölgede enerji krizi patlak vermiştir. Şimdiye kadar keşfedilen ve tahminlere göre kat kat daha fazla enerjiye ev sahipliği yapan Doğu Akdeniz, önümüzdeki dönemde dünyanın enerji merkezi olabilir.

Bölgede şimdiye kadar keşfedilenin aksine kat kat daha fazla rezerv olduğu uzmanlar tarafından tahmin edilmekte. Bu da bölgeye sınırı dahi olmayan emperyalist ülkelerin iştahını kabartmakta. Bölge haritasına baktığımızda doğal gaz enerji kaynaklarına kıta sahanlığı olan her devletin bu emperyalist ülkeler tarafından karıştırıldığını görmekteyiz. Arap Baharı olaylarının sadece petrol kaynaklı değil, doğal gaz kaynaklı olduğunu da söylemek abartı olmayacaktır. Çünkü birinci Arap Baharı dalgasında iç savaş çıkarılan Tunus, Libya, Mısır ve Suriye; Akdeniz'e kıyısı olan ülkeler.

İkinci dalga Arap Baharı'nda hedef haline gelen Cezayir ve Lübnan da Akdeniz'e kıyısı olan ülkeler. Akdeniz'e kıyısı olan Filistin'de ise karışıklıktan da ötesi bir savaş durumu mevcut. Filistin zaten Akdeniz'e olan kıyısının büyük bölümünü yıllar içerisinde işgalci İsrail'e kaybetmiş durumda.

Suriye'deki savaş da Akdeniz'den bağımsız değil. Bir tarafta Suriye'yi terör örgütleri kontrolünde askeri üssü haline dönüştürmüş ABD, diğer tarafta sıcak denizlere inme sevdalısı Rusya var. İki ülkenin de hedefi sadece Suriye petrolü değil. İkisinin de hedefleri arasında Doğu Akdeniz'deki gaz savaşında masaya oturmak var. Avrupa Birliği de Yunanistan vasıtasıyla masada yerini almak istiyor. Masa epey kalabalık. Bir tarafta Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Türkiye, bir tarafta Rusya, bir tarafta İsrail, bir tarafta ABD, bir tarafta ise Avrupa Birliği var. Mısır'ı ise şimdilik masada kabullenen bir ülke yok.

Geçtiğimiz yıllarda Doğu Akdeniz Gaz Forumu adı altında toplanan 7 ülkenin içerisinde Mısır da vardı. Fakat bu kadar büyük rezervlerden Mısır'a pay vermeyi düşünen bir ülke yok. Mısır'ın tek kurtuluş yolu ise yine Türkiye. Dönüp dolaşıp geleceği ve en karlı çıkacağı ortak yine Türkiye. Mısır'ın bu durumda Libya'yı örnek alması gerekiyor. Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti, Rusya ve Fransa tarafından desteklenen Hafter'e rağmen Türkiye'nin yanında durdu. Türkiye ise Libya'yı Hafter belasından şimdilik kurtardı. Libya ve Türkiye, yaptığı deniz sınırı anlaşması ile bölgede çıkar kovalayan ülkelerin hesabını bozdu. Mısır ise aynı dönemde İsrail, Yunanistan ve Fransa gibi ülkeler ile anlaşmayı tercih etti. Bu ülkeler tarafından aldatıldığını ve kullanıldığını anlayan Mısır hükümeti, Türkiye ile ilişkilerini düzeltip Doğu Akdeniz'de söz sahibi olmayı istedi. Çünkü Mısır için en karlı formül, Türkiye'nin bölgedeki tezlerini kabul etmekti. Son aylarda Mısır-Türkiye yakınlaşması ve ılımlı ilişkilerin sebebinin de Doğu Akdeniz kaynaklı olduğu gayet açık. Mısır'ın adil paylaşıma ortak olması ve masaya oturması için Türkiye ile ilişkilerini daha da geliştirmesi gerek.

Avrupa Birliği de Yunanistan üzerinden söz hakkına sahip olduğunu düşünüyor. Hatta adımlarını buna göre atıyor. Yunanistan ise hem Avrupa Birliği'ne hem de ABD'ye haklarını peşkeş çekmekten vazgeçmiyor. Ukrayna-Rusya savaşı sebebiyle ağır enerji krizi ile karşı karşıya kalan Avrupa, artık tek çözümün Doğu Akdeniz olduğunu biliyor. Türkiye'yi East-Med ile oyun dışına itemeyen Avrupa, artık Türkiye ile anlaşmaktan başka çaresinin kalmadığının da farkında. İsrail de bu gazı Avrupa'ya taşımak için Türkiye'ye muhtaç olduğunun bilincinde. ABD ise herkesin Türkiye'ye muhtaç olduğunu bildiğinden, Yunanistan üzerinden bir savaş planlamakta. Türkiye'yi Yunanistan üzerinden zayıflatmak istiyor. Bu yüzden Yunanistan'ın her tarafına askeri üsler açıyor. Türkiye'yi zayıflatmanın ve Doğu Akdeniz'deki gücünü kırmanın başka yolunun kalmadığını düşünüyor. Fakat bilmediği bir şey var. Türkiye, Yunanistan ile savaşmaktan kaçınacak veya korkacak bir ülke değil. Hatta gerekirse ABD üslerinden gelecek saldırılara da karşılık verebilecek bir ülke.

Türkiye'yi masanın dışına itemeyenler artık bu durumu kabullendiler. ABD de bu durumu yavaş yavaş kabullenecektir. Masanın etrafında çok fazla hak iddia eden var. Bunların çoğu da açgözlü. Türkiye adil paylaşımdan yana. Türkiye'nin çabaları sayesinde bu kez emperyalizm değil, hakça ve adaletli paylaşım kazanacak. Adaletin yanında duran bugün değilse bile yarın elbet kazanır. Türkiye'nin safında duran kazanır. Türkiye'yi destekleyen kazanır. Çünkü artık emperyalizm son demlerini yaşıyor. Aklı ve iradesi olan devlet Türkiye'nin etrafında toplanır...