DEVRİM VE STATÜKOCULUK

Türkiye’de “devrim” adına yola çıkanlar, devirmekten başka iş yapmadılar…

27 Mayıs demokrasiyi devirdi.

Darbenin adını “devrim” yaptılar…

Sonrasında da darbelerden, darbecilerden medet umdular…

***

69 kuşağına “devrimci” kuşak derler…

Sağda da solda da siyasetle ilgilenen, gelecekte Türk siyasetine yön verenlerin yetiştiği bir dönem…

12 Mart öncesinde bir sosyalist devrim planlanıyordu.

Sosyalist hareketin etkili yayın organlarından Yön dergisi 69 Ekiminde yerini “Devrim” gazetesine bırakmıştı.

Attila İlhan’ın “Kemalizmi Sosyalizmle buluşturan kişi” olarak tanımladığı Doğan Avcıoğlu, Devrim’deki yazılarında Türkiye’de sosyalizme giden yolun Atatürkçülükten geçtiğini savunuyordu…

Nihai hedef sosyalizm…

Kimler yoktu ki Devrim’in yazı kadrosunda…

Şevket Süreyya’dan İlhami Soysal’a, Uğur Mumcu’dan Hasan Cemal’e, Çetin Altan’dan İlhan Selçuk’a, Oktay Akbal’dan, Doğan Hızlan’a, İlber Ortaylı’ya, Altan Öymen’e, Uluç Gürkan’a, Cemal Madanoğlu’ndan, Suphi Gürsoytrak’a, Mucip Ataklı’ya kadar birçok tanıdık sima…

Devrim gazetesi, Hasan Cemal’in yollar sonra belirttiği gibi bir sosyalist devrim karargahı haline gelmişti.

Cemal Madanoğlu’nun sosyalist devrim planı, MİT adına örgüte sızan Mahir Kaynak tarafından açık edilince “devrim” devrildi…

***

12 Eylülcüler “devrim” sözcüğünü kullanmadılar hiç…

Hatta nefret ettiler…

“Devrim Tarihi” derslerinin adını değiştirdiler, “Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi” dediler.

1961 Anayasasındaki devrim sözleri 1982 Anayasasında hiç yer almadı; Atatürk devrimleri ifadesi Atatürk inkılapları olarak değiştirildi.

Bu yüzden “devrimci sol” 12 Eylülden, 12 Eylül Anayasasından hiç haz etmedi.

Bugüne kadar, 12 Eylül’ün kapattığı CHP kadroları da…

***

16 Nisan’da halka sunulacak olan Anayasa değişikliği köklü bir değişim getiriyor…

Sistem değişikliği…

Her ne kadar CHP yönetimi, “rejim değişikliği” aldatmacasıyla gölgelemeye çalışsa da Atatürk inkılaplarından bu yana gerçekleştirilen en önemli köklü değişiklikten, yenilikten biri…

Sol jargonla gerçek bir devrim…

Tıpkı demokrasiye geçiş gibi…

İsmet İnönü, iktidarını kaybetme riskini bile bile çok partili sisteme imkan sağlamıştı…

Devrimin yolunu açmıştı.

Bugünkü CHP yönetimi ise açılan yolu tıkamaya çalışıyor.

CHP’yi kapatan 12 Eylül yönetiminin hazırladığı Anayasayı canla başla savunuyor…

Devrimcilik değil, statükoculuk yapıyor.

Diyor ki Kılıçdaroğlu, “Hayır” derseniz, hiçbir şey değişmeyecek, Cumhurbaşkanı Cumhurbaşkanı olarak Başbakan Başbakan olarak aynen devam edecek…

Hani 12 Anayasası Cumhurbaşkanına çok geniş yetkiler veriyordu?

“Hayır” çıkarsa bile Tayyip Erdoğan’ın halkın seçtiği bir Cumhurbaşkanı olarak bu yetkileri kullanmaktan vaz geçeceğine gerçekten inanıyor musunuz siz?

Akılları sıra Başbakan ile Cumhurbaşkanı arasına nifak sokmaya çalışıyorlar…

Geçmişte 12 Mart Muhtırasından, 28 Şubat Post Modern darbesinden 27 Nisan bildirisinden medet umanlar, şimdi 12 Eylül Anayasasını korumak için canhıraş bir çaba içinde…

Devrimciliği sağa kaptırdıkça gittikçe statükocu oluyorlar…

Bu, demokratik yollarla iktidara gelme inancını kaybetmişliğin göstergesidir…

Zira getirilen sistemde Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olacaktır diye bir madde yok ki…

Seçilme yeterliğine sahip aday halkın yüzde 50’sinden fazlasının oyunu alırsa Cumhurbaşkanı olacak…

İlk turda alamazsa ikinci turda en fazla oy alan seçilecek.

Ama CHP’nin ikinci turdan bile umudu yok demek ki…

İlk turda Cumhurbaşkanı seçilemezse en çok oy alan ikinci adayın karşı oyları toplayarak seçilme şansını bile hiçe sayıyor…

Yani aslında 16 Nisan’daki Anayasa değişikliği kabul edilirse CHP’nin iktidar olma şansı mevcut sistemden daha yüksek…

Ama buna rağmen CHP yolunu devrimden değil, statükodan yana çiziyor…

Demek ki hiç iktidar niyetleri yok…

Ya de umutları, inançları…