Bir devletin vatandaşlarında “Devletin Malı Deniz Yemeyen Keriz” anlayışı karşılık buluyorsa o toplumda beytülmalin çarçur edilmesi kaçınılmaz olur. İslam devletlerinde devlet hazinesi için kullanılan “beytülmal” bugün devlet malının önemine vurgu yapılırken insanımız tarafından zaman zaman kullanılmaktadır.

Bir devletin vatandaşlarında 'Devletin Malı Deniz Yemeyen Keriz' anlayışı karşılık buluyorsa o toplumda beytülmalin çarçur edilmesi kaçınılmaz olur.

İslam devletlerinde devlet hazinesi için kullanılan 'beytülmal' bugün devlet malının önemine vurgu yapılırken insanımız tarafından zaman zaman kullanılmaktadır.

İslam'a göre her türlü hırsızlık ağır bir suç iken devletin hazinesinden çalınan mal ve para daha büyük suç ve günahtır.

Onun için geçmiş İslam devletlerinde devleti idare edenlerin bırakınız çalmayı devletin hazinesinin boşa harcanmaması için büyük hassasiyet gösterdiklerini görüyoruz.

Çünkü, devlet hazinesinde tüyü bitmemiş yetimin hakkı olmak üzere tüm vatandaşların hakkı olduğunu biliyorlardı.

Hepimiz İslam'a göre kul hakkının ne kadar önemli olduğunu çok önemsemesek de gayet iyi biliyoruz.

Maalesef, önemsenmediğinin yansımalarını vatandaş konuşmalarında görebiliyoruz.

Beytülmalin harcanmasına dikkat edilmediği yönündeki konuşmalarda vatandaşlarımız hatta Müslümanlar bile 'her gelen yapıyor' diyerek normal karşılanmaktadır.

Oysa ki, gerek genel hazine gerekse belediye bütçesinde yer alan mal ve para hepimizin olup mal ve paramıza sahip çıkma duyarlılığıyla hareket etmeliyiz.

Devlet ve belediyelerin gelir kaynakları vatandaştan alınan vergiler, devletin sahip olduğu madenler, araziler ve enerji kaynaklarından oluşmaktadır.

Bir de turizm gelirleri var ki, o gelirlerin hayrının olmadığına inanıyorum.

Vatandaş verdiği vergilerin nereye, nasıl harcandığını bilmeli ve duyarlı olmalıdır. Çünkü, duyarsızlığının kötü sonuçlarını yine kendisi çekeceğini bilmelidir.

Beytülmal yani devlet malı çok çok önemli olup hangi makamda olursa olsun devletin malının azami derecede korunmasına hassasiyet göstermelidir.

Şunu unutmayalım ki, yasal kılıfına uydurduğumuz hiçbir harcama Allah(c.c.) katında yasal olmayıp hesabı Allah(c.c.) tarafından sorulacaktır.

Elbette ki, devlet vatandaşına hizmet amaçlı devlet hazinesinden para harcayacak, ihtiyaç sahiplerinin meşru ihtiyaçlarını giderecektir.

Ancak, bu harcamalarda israftan kaçınılmalı harcanan paralar yerini bulmalıdır. Özellikle ihalelerde alınacak hizmetin üstünde paralar verilmemesine dikkat edilmeli hele hele birilerine peşkeşten kaçınılmalıdır.

Başta devleti idare edenler olmak üzere herkes devletin malını korumak zorundadır.

Korumak nasıl olur?

1-Vergiler mükellefin gelirine uygun, tahsil edilebilecek oranda olup vergi kaçırılmasına meydan verilmemeli.

Amerika Birleşik Devletlerinde en büyük ceza vergi kaçıranlara verilmektedir.

2-Ülkemizin yer altı kaynakları olmak üzere tüm kaynaklarına sahip çıkılmalı, yabancılara satılmamalı, işletilmesinde kar ve zararlar ortak paylaşılmalı,

3-Devlet memurlarının devlet tarafından tanımlanmış görevlerini yerine getirirken haksız kazanç elde etmelerinin önüne geçilmeli,

4-En önemlisi de, eğitim kurumları devlet malının önemi ve korunması ile ilgili gerekli eğitimi vermelidir.

Devletin malı deniz yemeyen keriz mi sorusunun en önemli cevabı; keriz olan yemeyenler değil, yiyenlerdir; çünkü, kimin keriz olup olmadığını toprağın altına girince hiç merak etmesinler görecek!

Yok öyle:

Üzümünü ye bağını sorma,

Haram helal ver Allah'ım garip kulun yer Allah'ım,

Yemek buldun mu ye, dayak buldun mu kaç!

Yok öyle amma bu milletin insanlarının haram helal hassasiyetini ortadan kaldırdıkları gerçeğini de görüp çok çok düşünmeliyiz!