Devlet

Geçtiğimiz günlerin an çok tartışılan konularından biri “devlet” meselesiydi.

Bir ara AK Parti MKYK’sında görev almış, kendisin Sivil Dayanışma Platformu Başkanı olarak tanıtan Ayhan Oğan isimli daha önce yarım bıraktığı yüksel tahsil hayatını halen devam ettirmekte olan bir genç “siyaset teorisyeni”nin sözleriydi gündeme damga vuran.

CNN Türk’te Ahu Özyurt’un “Türkiye’nin Gündemi” programında ifade edilen “Biz 15 Temmuz’da çok büyük bir şey yaptık. Halk bir devrim yaptı. Şimdi biz yeni bir devlet kuruyoruz. Beğenin beğenmeyin bu yeni devletin kurucu lideri Tayyip Erdoğan’dır” şeklindeki sözler müthiş bir tartışma meydana getirdi.

Özellikle “yeni bir devlet kuruyoruz” şeklindeki afilli ifade sinirleri zıplatmaya yetti.

Öküz altından buzağı arayanlar için fırsat doğdu.

Dilin kemiği yok.

Bazen öyle bir laf sadır olur ki ağızdan, binlerce cilt kitaba sığacak özür ve tevil beyanında bulunsan tamir edemezsin.

O yüzden atalar boşa söylememiş, bin düşün bir söyle diye.

Çok laf yalansız olmaz sözünü de unutmamalı.

Fazla konuşmak bazen hata yapmanıza yol açabiliyor.

Oğanın tartışmaya yol açan sözlerini laf salatasındaki “yalan” ya da “hata” fazlalığı olarak mı değerlendirmeli yoksa salataya baskın tadı veren temel malzeme olarak mı görmeli?

“Söylenenin ne olduğu ya da nasıl söylendiği değil; söylenenin nasıl anlaşıldığı” önemlidir demiş bir düşünür.

Gerçekten ağzımızdan çıkan ifadeye bizim beynimizde yüklediğimiz anlamdan ziyade bu ifadeyi işiten kulakların sahibi beyinlerde meydana gelen çağrışımdır önemli olan.

Ne söylediğimizden çok nasıl anlaşıldığımızdır…

“Yeni bir devlet kuruyoruz” denildi ya…

Hemen sözün mefhumu muhalifine gidildi ve yeni devlet kurmanın mevcut devleti yıkmak anlamına geldiğine hükmedildi.

Bir dönem AK Parti’de görev yapmış olması sebebiyle Oğan’ın bu sözleri ile AK Parti arasında bağlantı kurularak “AK Parti devleti yıkmak istiyor” demeye varan yorumlar yapıldı.

AK Parti hakkındaki gizli gündem iddialarını yeniden gündeme getirenler oldu.

Bu tartışmanın bir uyuşturucu müptelası meczubun heykel saldırısı, bir kendini bilmez polis bozuntusunun -görev icabı tebdil-i kıyafet yapmış bile olsa- sakallı cüppeli bir şekilde resmi polis aracının direksiyon koltuğunda görüntülenmesi gibi 28 Şubat döneminde benzerlerini gördüğümüz tabloların yeniden sergilenmeye kalkışıldığı bir döneme denk gelmesi de işin cabası.

Bu arada Ayhan Oğan’ın Anayasa değişikliği öncesinde Ülke TV’de katıldığı bir tartışma programda söylediği “Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucusu 1921 Anayasasında TBMM’dir. Atatürk kurucu değildir" şeklindeki ifadeler de hemen piyasaya sürüldü.

Her ne kadar iki değerlendirme arasında temel bir çelişki olsa da…

1921 Anayasasındaki ifade ile devletin kuruluşu bireysellikten çıkarılıp toplumsal bir boyuta taşınırken –ki aslolan da budur- bugünkü beyanda ‘yeni devletin kurucusu Tayyip Erdoğan’dır’ şeklinde bireyci bir yaklaşımın öne çıkarılması bu genç “siyaset teorisyeni”nin tezlerinin ayağı yere basar teoriler olmasını engelliyor.

Oğan, tartışmalar üzerine Sabah’tan Melih Altınok’a şöyle bir değerlendirme yapmış:

"Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, kurucu partisi CHP'dir. İkinci kurtuluş, Türkiye'nin tam bağımsız, halkın devleti olarak dizayn edildiği, kurumsal yapıya kavuştuğu sürecin lideri de Recep Tayyip Erdoğan ve onun yanında saf tutan siyasi liderlerdir."

Bu sözler ile Ülke TV ve CNN Türk’teki sözler arasındaki çelişkilere bakınca zihni karışıklık daha bir ortaya çıkıyor.

Türkiye 15 Temmuz’da yeni bir devlet kurulmadı.

Her fırsatta “ilelebet payidar olması için dua ettiğimiz” her namazdan, her yemekten sonra “daim ve kaim” olması için yakardığımız devletin yıkılması önlendi.

16 Nisan’da yapılan Anayasa değişikliği ile de yeni bir devlet kurulmadı.

Devletin yönetim sisteminin işleyişinde değişiklik yapıldı sadece.

Tıpkı 23 Nisan 1923’te Meclis hükümeti yerine kabine sistemine geçildiği gibi.

Böyle ucunun nereye dokunacağını hesaplamadan laf ederseniz CHP’nin anayasa değişikliği öncesindeki “bunlar rejimi değiştiriyor” tezine haklılık kazandırmış olursunuz.

2019’a az bir süre kala böyle desteksiz laflar etmek ancak rakiplerinizin ekmeğine yağ sürer.

Yoksa amaç bu mu?