Sayın Devlet Bahçeli,

Sayın Devlet Bahçeli,

Size ilk mektubumu 1 Kasım Genel Seçimlerinin hemen ardından 9 Kasım 2016 tarihinde köşemde yazmış ve mektubumu;“Sayın Bahçeli, başarısızlığınız a kılıf bulmaya çalışmayınız. Başarısızlığın mazereti yoktur; bedeli vardır. Kaldı ki ülkücü nefsinin esiri olamaz; olmamalıdır. Davanızı, partinizi seviyor ve ülke geleceğini düşünüyorsanız lütfen Semih’inizi, Oktay’ınızı, Şefkat’inizi, İsmet’inizi, Emin’inizi alarak çekilin ve yerinizi genç, dinamik, enerjik, risk alabilen, ortak akılla proje üretecek, Türk milletine olanları ve olacakları anlatabilecek kadrolara bırakın. Bu, sizin ülkücü iradeye olduğu kadar ülkemize de yapacağı en büyük iyilik olacaktır.”,cüml eleri ile bitirmiştim.

Aradan altı koca ay geçmesine rağmen; “madem başaramadık, o halde ülkü bayrağını başarabilecekler e teslim edelim”, diyeceğiniz yerde oturduğunuz koltuğa daha da yapıştınız.

Ülkücü irade, siz koltuğunuzda rahat edesiniz diye mi yarım asırdır mücadele veriyor? Kusura bakmayın demiyorum siz şu duruşunuzla istediğiniz kadar kusura bakın. Biz gayet açık ve net olarak sizin ve avenenizin liderliğinde MHP’nin nasıl yok olduğunu ve eğer böyle devam ederse siyaset sahnesinden nasıl silinip yok olacağını görüyoruz. Bunun için kâhin olmaya gerek yok. Allah aşkına siz; bu hantallığınız, koltuk delisi bu halinizle ileride yapılacak bir seçimin MHP için felaket olacağını görmüyor musunuz?

Ne diyorsunuz? “Kimse olağanüstü kongre beklemesin” Ne diyorsunuz? “Kolay kolay partiyi teslim etmeyiz.” Kime partiyi teslim edeceksiniz? Yani size o koltuğu layık gören ülkücü irade, sizi desteklemiyor diye kötü mü oldu? Yoksa sizin ve çevrenizi kuşatanların dışında kalanları ülkücü kabul etmiyor musunuz?

Her halde bir siz, dışınızda gelişenleri kusur olarak görüyorsunuz. Ancak benden size tavsiye bir aynaya bir de ülkeye bakın Allah aşkına… Bakın ülke yangın yeri… Dış işlerinde dibe çakılmışlık… İçte terör örgütü PKK’ya verilen taviz sonrası gelinen nokta… Her gün içimiz parçalanarak uğurladığımız şehitlerimiz… Üstüne üstlük araştırılmasına ve soruşturulmasına dahi müsaade edilmeyen yolsuzluk, hırsızlık, adam kayırma, nüfuz ticareti… Rant uğruna heba edilen milli ve manevi değerlerimiz… Ufkumuzu karartan ve daraltan ve insanlarımıza ne olacak bu ülkenin hali dedirten bir süreç... İnsanlarımız güven duygusundan yoksun, yılgın, bezgin; yarının ne olacağı korkusu ve endişesi içerisinde…

Peki, siz ne yapıyorsunuz; “oturmuşum ya koltuğa kalkmam da kalkmam” diyorsunuz. O kadar meraklıysanız ülkücü irade size antika bir koltuk alır gider evinizde oturursunuz. Düne kadar sizi, ülkücü hareketi ve MHP’yi yerden yere vurmak için fırsat kollayan kalemşorlara bir bakın Allah aşkına! Tam kadro;“Diren Devlet” diyorlar bu bile yeterince utanç verici değil mi? Ülkücü irade kendisini tanımayan, tabanından korkan lider istemiyor. Ülkücü irade, iktidardan korkan değil, iktidara yürüyen bir parti istiyor. Hele de mevcut iktidara stepne olmayı hiç mi hiç hazmedemiyor.

Bakın, Türkiye ülkücü irade ile bir rüzgâr yakaladı. Vatan, millet, devlet sevdalı milliyetçi, ülkücü kadrolar; yıllardan sonra size ve avenenize rağmen umut oldu. Bu iradenin önünde durmak engel olacak girişimlerde bulunmak yakışıyor mu size… Varlıklarını ve ikballerini sizin koltuğunuza bağlayanlara sözümüz yok elbette… Ancak aklı başında ülkenin gidişatından endişe duyan hiçbir ülkücü, böylesi bir basiretsizliğe ortak olmak zorunda değil. Unutulmasın ki tarih, bu yaptıklarınızı yazacak sizi ve çevrenizdekileri en basit anlatım ile aymazlıkla suçlayacak ve affetmeyecektir. Bu süreçte ülkücü iradeye engel olmak isteyenlerin isim ve soy isimleri de ilerde yüzlerin buruşturulmasına vesile olacaktır.

Birileri dün yapamadıkları için Ergenekon’u uydurmuşlardı biliyorsunuz. Türk ordusunun itibarını ayaklar altına alan; adaletten üniversiteye, milli eğitimden iç işlerine kadar tahrip edilmedik müessese kalmayınca da; “yanıldık”, diyen aynı mihraklar bugün de işledikleri cürümleri büyük bir pişkinlikle yine kendi uydurdukları paralele bağladılar. Paralel bu ya nasıl olsa çizgiler kesişmez dediler… Benim aklımın almadığı sizin de bu basitliğe ve ucuzluğa tevessül ederek düne kadar birlikte hareket ettiğiniz dava arkadaşlarınızı sırf size karşı çıktılar diye paralelle suçlamanız. Yakışmıyor Sayın Bahçeli yakışmıyor.

Sayın Devlet Bahçeli, bu durumda ülkücü irade için yapabileceğin en büyük iyilik, derhal olağanüstü kurultayı toplaman, yapılacak seçimle koltuğu layık olana vermen ve ufukta görülen “baskın seçimde” MHP’nin yok olmasını değil iktidara yürümesini sağlamandır.