DERİNLİKSİZ MUHALEFET ANLAYIŞI

Osmanlı-Türk siyasal sürecinde problemli bir muhalefet anlayışı vardır. Bu anlayış bencil, kişisel ve parti menfaatlerini önceleyen, ülke menfaatlerini ikinci plana atan anlayıştır. Bu muhalefet yaklaşımı kıskanç, haset ve çekememezlik içerisinde hareket etmektedir.

Bu zihniyet kıskanç olduğu kadar, sığ, derinliksiz ve küfürcüdür de. Burada hakaret, küfür ve yıkıcı bir siyaset vardır. Çözüm üretici ve pozitif bir anlayışı görmek oldukça zordur.

Şimdi bu konu ile ilgili üç beş örnek vermek istiyorum:

Gazi Osman Paşa Ruslara karşı Plevne kalesini cansiperane bir şekilde savunurken ve savaşırken, mühimmat ve erzağı azalır. Civardaki Osmanlı komutanlarından destek için asker, mühimmat ve erzak talep eder. Komutanlar toplanır, konuyu görüşürler. Eğer Osman paşaya yardım edersek başaralı olur ve gider başımıza sadrazam olur derler. Sonuçta Osman Paşa kaleyi kaybeder.

Balkan savaşları sırasında İttihat ve Terakki iktidarda iken Edirne'nin tekrar alınmasına ilişkin muhalefet, "Edirne'ye, Enver gireceğine Bulgar girsin" der.

Günümüzde ve yakın tarihimizde ise CHP lideri;

12 Haziran 2011 seçimlerinden önce bir seçim mitinginde dönemin başbakanı için "Senin ananı, avradını... Suskunluk herkesi Allah yarattı";

Trakya'da yine bir seçim mitinginde "Ergene Nehri neden kuru? Hergeleler yönetimde olduğu için" der.

Türkiye Barolar Birliği’nin 5 Eylül 2015 tarihinde düzenlediği alternatif adli yıl açılış töreninde, aynı gün 3 şehit cenazesi toprağa verilirken, Ankara oyun havalarında avukatlar oynarken oturmuş alkış tutuyordu. Benim gördüğüm tablo aynen şöyleydi: Çakallar ortada dans ediyor, maymun kenarda el çırpıyordu.

Yine aynı lider, Suriye dış politikasına ilişkin Deniz Baykal'ın ülke menfaatlerinden yana olduğu, PYD'in bombalanması gerektiği yönündeki açıklamasından sonra "Hükümet Suriye dış politikasında tam da köşeye sıkışmışken, Baykal yine hükümete can simidi oldu" şeklinde açıklama yaptı.

Yani CHP liderinde hakim olan anlayış; yeter ki hükümet köşeye sıkışsın, zor durumda kalsın, düşsün; ülkenin her yanını terör sararsa sarsın, ülke bölünürse bölünsün, ülke dağılırsa dağılsın, ülkenin ulusal güvenlik çıkarları zedelenirse zedelensin, önemli değil, yaklaşımıdır.

CHP lideri, 2016 yılı mart ayında bir vakıf bünyesinde meydana gelen ve yargıya intikal eden adi, adli ve alçak bir olaya ilişkin; olayı eleştirmek için ilgili kadın bakana “Birilerinin önüne yatmış bekliyor” ifadesinde bulunmuştur. Sonrasında ise özür dilemek yerine ilgili kadın bakan, hükümet yetkilileri ve devlet başkanına yönelik “Birilerinin altına yatıyorlar” ifadesini dile getirerek küfrün dozunu daha da arttırmıştır.

Küfürcü ana muhalefet lideri, yine 2016 yılı mayıs ayında dilinden kan akıtarak kandilli bir cumhuriyet ve demokrasi düşmanı olduğunu da gösterdi. Ana muhalefet lideri, Başkanlık sistemi tartışmaları ile ilgili olarak “Bu ülkede başkanlık sistemi kan dökmeden getirilemez” ifadesinde bulundu. Ana muhalefet lideri, daha önce de şehirlerde hendek kazan, barikat yapan, cadde ve sokaklara bomba döşeyen sivil ve masum insanları katleden, güvenlik güçlerini şehit eden teröristlere “Arkadaşlar” şeklinde hitap etmişti.

Halk arasında bir atasözü vardır: imam öksürürse cemaat kusarmış. CHP lideri küfürcü, kandilli ve terörist sever olunca çevresindekiler de onunla yarışa girdiler. 2016 yılı mayıs ayında CHP liderinin danışmanı, Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu, dünya siyaset tarihinde görülmemiş bir şekilde devleti ve milleti temsil eden Cumhurbaşkanına, ağzından salyalarını akıta akıta, gariz ve sinkaflı olarak ağız dolusu küfretti. Dediki: “O Cumhurbaşkanı olacak o…cocuğuna sesleniyorum. Milleti germeyeceksin, s…gideceksin…” şeklinde ifadede bulundu. Bu zad, ağzından çıkan sözlerle tam da kendisini ve partisini tanımladı. Kendisinin ve liderinin devlet, millet, cumhuriyet, demokrasi ve “egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir” diyen Atatürk düşmanı olduğunu da gösterdi. Çünkü kötü söz sahibine aittir.

CHP lideri K.K. 2016 yılı Mayıs ayı sonunda, camide şehit cenazesinde kendisine teröre destek verdiği gerekçesiyle yumurta atanlara “militan, terörist, şerefsiz” dedi. Öncelikle şu bilinmelidir ki yumurta atmak, acziyet göstergesidir, antidemokratik bir şiddet eylemidir ve söyleyecek sözü olmayan demokrasi düşmanlarının yaptığı bir iştir. CHP lideri, hendek kazan, barikat yapan, şehirlerin altına bomba döşeyen, cami ve Kur’an yakıcısı, bebek ve cenin katliamcısı, camide namaz kılan insanları kurşuna dizen, 40 bin insanın ölümüne neden olan PKK’lı teröristlere “Arkadaşlar” demişti. Yani teröriste “arkadaş”, yumurta atanlara “terörist” diyordu. Burada yaman bir çelişki var. Soru: CHP lideri, 2010 yılı aralık ayında Ankara üniversitesinde burhan kuzuya yumurta atan demokrasi düşmanı solcu öğrencilere de “militan, terörist, şerefsiz” dedi mi? CHP liderinin namus, ahlak, onur, adalet ve vicdan anlayışı bu mu? Adalet, vicdan ve denge terazisi teröriste “terörist”, yumurta atan demokrasi düşmanlarına da “şiddet göstericisi” demeyi gerektirir.

Ana muhalefet lideri, son olarak kaybedince 16 Nisan 2017 referandum sonuçlarını tanımadığını açıkladı. Seçim veya referandum sonuçlarını tanımamak; cumhuriyet, demokrasi, milli irade düşmanlığıdır, Türk milletine küfretmektir, sahtekarlıktır ve demokrat takiyyeciliği yapmaktır.

Siyaset fikir çatışmasıdır!

Siyaset fikir çatışmasından doğruya ulaşmadır!

Siyaset çözüm üretme sanatıdır!

Siyaset toplumsal talepleri karşılama sanatıdır!

Siyaset kişisel polemik üretme sanatı değildir!

Siyaset küfür, hakaret ve iftira üretme sanatı değildir!

Siyaset devleti ve milleti temsil eden cumhurbaşkanına her gün katil, hırsız, diktatör, bozuntu demek değildir!

Siyaset şark kurnazlığı ile kelime oyunu yapmak değildir!

Döner birisi sana da:

‘İnsan müsveddesi, vekilsureti, siyasetçi bozuntusu!’der!

Güneş balçıkla sıvanmaz!

Kurda çakal demekle, kurt çakal olmaz!

Güle diken demekle, gül diken olmaz!

Öküzün altında buzağı aranmaz!

Tekeden süt çıkmaz!

Lafla peynir gemisi yürümez!

Ayı ile yatağa girende namus, düşmanla iş tutanda vatan aranmaz!

Yol gidenin!

İş bilenin!

At binenin!

Kılınç kuşananın!

İt ürür, kervan yürür!

Yeter ki kervan doğru yolda olsun!

Yeter ki kervan hak yolundan ayrılmasın!

Bu muhalefet anlayışı; hastalıklı, derinliksiz, basit, gerici, yobaz, karanlık ve irrasyoneldir.

Türkiye'nin böylesi bir muhalefet anlayışından acilen kurtulması zorunluluğu kaçınılmazdır.

20/04/2017
Zeki Özdemir / Ankara