Ders niteliğinde bir içeriğe sahip “Deniz Yıldızı” adlı hikayeyi çoğumuz duymuşuzdur. Bu hikayeyi her okuduğum ve duyduğumda özellikle tüm yaratılmışların yıldızı olan insanın kurtuluşuna vesile olmanın ne kadar önemli olduğunu düşünürüm.

Ders niteliğinde bir içeriğe sahip 'Deniz Yıldızı' adlı hikayeyi çoğumuz duymuşuzdur.

Bu hikayeyi her okuduğum ve duyduğumda özellikle tüm yaratılmışların yıldızı olan insanın kurtuluşuna vesile olmanın ne kadar önemli olduğunu düşünürüm.

Bugün, bir Müslümanın en önemli vazifesi imandan uzaklaşmış başta ümmetin çocukları olmak üzere tüm insanlığın imanla şereflenmesine yani ebedi kurtuluşuna vesile olmaktır.

Ümitsizliğin ümidi psikolojisi içinde bulunsak da Allah(cc)'tan ümit kesmeyerek bir kişinin bile olsa kurtuluşu için azami derecede gayret etmeliyiz.

-Bir kişi az bir şey mi?

İşte 'Deniz Yıldızı' hikayesi;

Bir adam okyanus sahilinde yürüyüş yaparken, denize bir şeyler atan birine rastlar. Biraz daha yaklaşınca bu kişinin sahile vurmuş deniz yıldızlarını denize attığını fark eder ve:

-Niçin bu deniz yıldızlarını denize atıyorsun, diye sorar.

Topladıklarını hızla denize atmaya devam eden kişi, 'Yaşamaları İçin' cevabını verince, adama şaşkınlıkla:

-İyi ama burada binlerce deniz yıldızı var, hepsini atmanıza imkan yok; sizin bunları denize atmanız neyi değiştirecek ki, der.

Yerden bir deniz yıldızı daha alıp denize atan kişi;

-'Bak Onun İçin Çok Şey Değişti' karşılığını verir.

Okyanuslarda yaşanan gelgitler sonucu karaya vuran deniz yıldızları tekrar sular gelinceye kadar ölüyorlar.

İnsanların kahir ekseriyeti şu kısacık ömürde hiç ölmeyecek gibi yaşayıp ahiret hayatını mahvetmektedirler.

Yeditepe Üniversitesi ile MAK Danışmanlık Şirketinin 'Gençlik Araştırması' başlığı altında yayınladığı araştırma raporunda:

18-29 yaş grubundaki gençlerin yüzde 82'lik kısmı kendini bir dini inanca sahip olduğunu söylerken yüzde 7,7'si ise hiçbir dine mensup olmadığını ifade ediyor.

"Sahip olduğunuz dini inancınız; Davranış/tutumlarınızı etkiliyor mu?" şeklinde soruya ise gençlerin yüzde 69,5'i 'bazen/ara sıra' cevabını verirken, yüzde 15,4'ü ise 'her zaman', yüzde 15,1 ' etkili olmadığı' cevabını veriyor.

Arkadaş tercihinde din ya da mezhebin etkili olup olmadığı ile ilgili soruya gençlerin yüzde 88,7'si 'Hayır, arkadaş tercihimde bunlar asla önemli değil' cevabını verirken, tercihlerinde etkili olduğunu söyleyenlerin oranı ise sadece yüzde 5,2 oldu.

Araştırmada, ahiretin varlığına ve yapılan her şeyden hesaba çekileceğine inanan gençlerin oranı yüzde 72,2 olarak karşımıza çıkarken, yüzde 11,7'lik bir kısım ise ahiretin varlığına inanmıyor.

"Namaz kılıyor musunuz?" sorusuna gençlerin yüzde 39'u 'haftada bir kere Cuma Namazı' cevabını verirken, yüzde 26,7'si ise 'Bayram Namazı veya başka çok özel günlerde yılda birkaç kere' cevabını veriyor.

'Hayır, hiç namaz kılmıyorum' cevabını verenlerin oranı yüzde 17,8 olurken, '5 Vakit namaz kılıyorum' diyenlerin oranı ise yüzde 14'de kalıyor.

Her ne kadar ankete katIlan gençlerin yüzde 82'si bir dini inanca sahip olduğunu söylese de diğer oranlar dikkate alındığında bir Müslüman ülke için kabul edilemez bir durumla karşı karşıyayız.

Sizleri sayılara boğmak istemiyorum; ancak, toplumun yüzde yetmişi gelgitler ve büyük bir İMAN ÖLÜMÜ yaşamaktayız.

İnanın, bir kişinin bile iman ölümüne engel olmak dünyadaki ve içindekilerden hayırlı bir ibadet olup bunun için herkes 'Deniz Yıldızlarını' kurtarmak için çalışan adamdan yüz kat daha çalışmak zorunluluk halini almıştır.

Maalesef, Müslümanların büyük çoğunluğunun İslam'ın öğrenilmesi, öğretilmesi ve yaşatılması gibi bir derdi olmadığı gibi öğretmeye çalışanlara karşıda olumsuz bakış açısının içindeler.

Elbette ki, Allah(cc) katında insanların kurtuluşu için çalışanlarla sünepeler bir olmayacak.

Günümüzün en büyük cihadı dinimiz İslam'ın öğretilmesidir.

Her Müslüman bu büyük cihadın bir tarafında yer almalıdır. Ya değilse Allah(cc)'a hesap veremeyiz.

Anlatılması gereken birçok şey olmakla birlikte mesajım anlaşılmıştır, sanırım.

Benden söylemesi.