Bilindiği gibi demokrasi klasik anlamı ile halkın kendi kendini yönetmesidir. Katılımcılık, çoğulculuk ve çok sesliliktir. Tabiki hukuk ve demokratik teamüller çerçevesinde olmak şartıyla.

Bilindiği gibi demokrasi klasik anlamı ile halkın kendi kendini yönetmesidir. Katılımcılık, çoğulculuk ve çok sesliliktir. Tabiki hukuk ve demokratik teamüller çerçevesinde olmak şartıyla.

Demokrasilerde seçimler, yöneticilerin ve karar alma mekanizmalarının seçilmesinin ve belirlenmesinin tek ve yegane kriteridir. Ancak, demokrasinin işlerliğinin ve işletilmesinin tek ve yegane kriteri ya da şartı değildir. Demokrasinin yaşatılabilmesi ve işletilmesi için seçimlerin yanı sıra ek kriterler de vardır. Bunlar özgürlük, düşünce ve ifade hürriyeti ile düşünceyi yayma hürriyeti, medya ve basın hürriyeti, siyasal katılma, sivil toplum örgütleri (dernek, vakıf, sendika), toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı vb. Söz konusu bu kanallar ve kriterler halkın talep ve isteklerini, sorunlarını ve tepkilerini yönetimlere iletme araçlarıdır. Siyasal katılmada bulunma, karar alma mekanizmalarını etkileme, sesini ilgililere duyurma, düşünce-kanaat-eleştiri-önerileri yayma hakkının kullanılması açısından toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılması son derece hayati öneme haiz bulunmaktadır.

Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılması, düşünce ve ifade hürriyeti ile düşünceyi ve kanaati yayma hürriyetinin işletilmesi için kesintisiz imkan sağlayacak DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜK MEYDANLARINA ihtiyaç vardır.

Kesintisiz imkan sağlayacak demokrasi ve özgürlük meydanlarının varlığı, halkın günlük yaşantısının aksamaması, trafiğin engellenmemesi, şehirlerin önemli kavşak noktaları ile meydanlarının kesintiye uğramaması ve işyerleri ile esnafın olumsuz etkilenmemesi bağlamında son derece önemlidir.

Malum, bilenler bilir. İngiltere'nin başkenti Londra'da Hyde park var. Burada her hafta "konuşmacının köşesi" adında pek çok serbest kürsüler kurulur. Konuşmacı siyaset, sanat, spor, felsefe, teknoloji vb. konularda özgürce konuşmalar yapar, kendini ifade eder ve topluluklar da onu dinler. Tek şart konuşmanın içeriğinde suç, küfür ve hakaret olmaması, şikayet olmamasıdır. Bu gelenek yaklaşık 140 yıldır devam etmektedir.

Anayasanın 25. maddesinde düşünce ve ifade hürriyeti, 26. maddesinde düşünce ve kanaatin yayma ve açıklama hürriyeti hüküm altına alınmıştır. Anayasanın 34. maddesinde ise önceden izin almaksızın silahsız ve saldırısız bir bir şekilde toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı hüküm altına alınmıştır.

Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 3. maddesinde önceden izin almaksızın silahsız ve saldırısız bir şekilde toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılabileceği, 9. maddesinde ilgili birimlere (Valilik ve Kaymakamlık) bildirim zorunluluğu, 10. maddesinde de ilgili birimlerin onay zorunluluğunu, ilgili birimlerce bu hakkın kullanılmasının Milli güvenlik, kamu düzeni, genel sağlık, genel ahlak, suç işlenmesinin önlenmesi ve diğer kişilerin hak ve özgürlüklerin korunması gerekçesiyle ertelenebileceği hususları belirtilmektedir.

Yukarıdaki mevzuat hükümlerine baktığımızda kaşıkla verilenin kepçe ile geri alındığını, Anayasada önceden izin almaksızın kullanılabileceği belirtilen ve açıkça verilen bir hakkın (toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı), kanunla ilgili birimlerden alınacak izin ve onaya tabi kılındığı, adeta engellendiği ya da kuşa çevirildiğini görüyoruz. Yani, Anayasa ile diğer mevzuat arasında söz konusu haklar bağlamında çelişkili ve tezat bir durumun oluştuğu gerçeği ortadadır.

Demokrasi ve özgürlüklerimizin, insan haklarımızın dünyada 1.sınıf seviyeye çıkartılması; çoğulculuk, katılımcılık ve çok seslilik olan demokrasimizin gereğinin yerine getirilmesi, siyasal katılma ve toplumsal katılımın sağlanması, geniş halk kitlelerinin ve tek tek isteyen her bir bireyin vatandaş olarak sesini duyurabilmesi ve düşüncesini ifade edebilmesi; her vatandaşın zahmetsizce, önceden herhangi bir ilgili kurumdan izin ve onay almaksızın, herhangi bir bürokrasiye takılmadan, Anayasanın 25, 26 ve 34. maddeleri gereği, düşünce ve ifade özgürlüğünü, düşünce ve kanaati açıklama ve yayma özgürlüğünü, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme özgürlüğü ve hakkını kullanabilmesinin sağlanması amacıyla;

HER İLE, bir tane olmak üzere, trafiğin ve kalabalığın olduğu, hayatın aktığı ve devam ettiği kavşak ve meydanların haricinde, bağımsız olarak DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜK MEYDANLARI yapılmalı,

Bu meydanlarda iki ana bölüm olmalı, bunlardan biri DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜK KÜRSÜSÜ, diğeri de TOPLANTI VE GÖSTERİ YÜRÜYÜŞÜ DÜZENLEME ALANI olmalı,

Bu meydanlar her gün sabahtan akşama kadar, sabah 08:00'den akşam 17:00'ye kadar açık olmalı,

Bu meydanlarda kontrol ve güvenlik polis tarafından sağlanmalı ve basın-medya da bulunmalı,

Bu meydanlarda isteyen ve dileyen her vatandaş her gün, DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜK KÜRSÜSÜNDE terör, şiddet, küfür, hakaret içermemek, terör propagandası yapmamak ve Devlet sırlarını ifşa etmemek şartıyla, 10 dakikayı geçmemek üzere, her konuda ( siyaset, spor, sanat, tarih, sosyoloji, din, felsefe, çevre, doğa, eğitim, sağlık, adalet, güvenlik, dış politika, ekonomi, sanayi, bilim ve teknoloji, uzay, gıda, tarım ve hayvancılık, insan…) özgürce ve hiçbir baskı altında kalmadan düşünce-eleştiri-talep-önerilerini açıklamalı, bu fırsat tanınmalı,

Bu meydanlarda isteyen ve dileyen her vatandaş her gün, TOPLANTI VE GÖSTERİ YÜRÜYÜŞÜ DÜZENLEME ALANINDA özgürce ve hiçbir baskı altında kalmadan; silahsız, saldırısız ve barışçıl olarak; terör, şiddet, küfür, hakaret içermemek, terör propagandası yapmamak ve Devlet sırlarını ifşa etmemek şartıyla, 10 dakikayı geçmemek üzere, toplantı ve gösteri yürüyüşü yapmalı, demokratik protesto hakkını kullanmalı, istediği kadar bağırıp çağırmalı, slogan atmalı, bu fırsat tanınmalıdır.

Böylelikle bu alanlar, Ülkemizde demokrasi ve özgürlüklerin kalbinin attığı, şölen alanlarına dönüşecek,

Toplumsal demokrasi ve özgürlük kültürünü geliştirecek,

Milli kültür ve toplumsal kültürün de gelişim ve yükselmesine katkı sağlayacaktır.

Saygı ve selamlarımla...