Darbelerin malî (finansla ilgili), iktisadî vurgun tarafları da vardır.

Darbe sonunda, birtakım parasız çulsuz kişiler kısa zamanda köşeyi dönerler.
Sadece maaş alan, başka bir iş yapmayan kimseler kısa zamanda akıl almaz servetlere sahip oluverir.

Darbelerin getirdiği tehditli hava ve ortam içinde bunlara hiç kimse nereden buldun diye soramaz.

Sivil darbelerde de durum böyledir.
Taksim Gezi hadiseleri sivil bir darbe teşebbüsü idi ve onun arka planında da birtakım vurgun hesapları vardı.

Yakın tarihimizin müzmin ve yüksek enflasyonu birtakım bankalara, holdinglere, dev firmalara, egemen azınlık lobilerine, karanlık derin güçlere yüz milyarlarca dolarlık avantalar sağlamıştır.
Darbeler Cumhuriyet, M. Kemal, çağdaşlık mağdaşlık, laiklik için yapılmaz; işin arkasında para vardır, vurgun vardır, biz de yiyeceğiz vardır.

Birileri tarafından idealist gençliğin ve halkın mâsum ağaç hareketi olarak gösterilen Gezi başkaldırısının ardında faiz lobileri vardır.

Yüz milyarlarca dolarlık avantalar, vurgunlar vardır.

Şimdi birileri haykırabilir: Yalan söylüyorsun, iftira ediyorsun!.. Belge göster…

Cevap: A bilmem neler, böyle şeylerin belgesi, makbuzu mu olur?

Türkiyenin içte ve dışta beş yüz milyar dolarlık kara, kirli, haram, necis, lanetli parası olduğu söyleniliyor, yazılıyor. Bunların delili, makbuzu, hesapları var mıdır? Yoktur ama herkes böyle şeyler olduğunu biliyor.

Gezi hadiseleri başladığı zaman isyancılara otuz bin kumanya paketi gönderen faizciler bu hayrı insanî gayelerle mi yapmıştı?
Ülkemizin uluslararası temizlik ve şeffaflık notu 10 üzerinden 5’tir. Bu notla çok karışık işler yapılabilir.

Darbelerde çok kısa zamanda çok büyük vurgunlar vurulur.

Darbe olmasa da müzmin olarak vuran vurur, götüren götürür.

Türkiye zaten senede 365 gün faiz çeteleri tarafından soyulmaktadır.
Bazı faiz mafyası babaları, bu rutin soygun ve talandan tatmin olmadıkları için yeni ve yüklü vurgunlar için darbe planları yapmaktadır.

Halk büyük raporları, binlerce sayfalık mahkeme dosyalarını okuyamaz.

Halkın anlayacağı üslupta, çok açık ve seçik bilgiler ihtiva eden, okunup anlaşılması çok kolay bir “TÜRKİYE SOYGUN, TALAN, YOLSUZLUK, DARBECİ FAİZ ÇETELERİ RAPORU” hazırlanmalı, bundan en az iki milyon basılmalı ve ülkenin her yerinde dağıtılmalıdır.

Bu raporun bir köşesine de “Danimarka ve Yeni Zelanda, uluslararası temizlik ve şeffaflık konusunda 10 üzerinden 9 küsur not alırken, Türkiye niçin 5 alıyor, İslam ülkeleri niçin dökülüyor ?” sorusunu yazmak gerekir.

(İkinci yazı)

Resimler Büstler

GİDİN dershanelere, oralarda kocaman resimler, büstler göreceksiniz… Gidin devlet okullarına, oralarda kocaman resimler ve büstler göreceksiniz… Gidin özel okullara, oralarda da resimler, büstler… Gidin azınlık okullarına, resimler büstler… Ortodoks ruhban okulu açılırsa orada da…

Birileri kalkmışlar, İslam adına okul dershane savaşı veriyor. Kocaman resimlerin, kızgın kızgın bakan heykellerin gölgesinde.

Okullar resmî ideolojinin, laikliğin sıkı kontrolü altında… Dershaneler de öyle…
Sanemler serteser tunç, bakar korkunç korkunç…

Sözde din dersleri bile heykellerin, büstlerin, resimlerin gölgesinde verilir. Büyük ağabey tepeden bakar.

Çocukluktan delikanlılığa on iki yıl boyunca mecburî din dersi okuyan Müslüman gence Allahın on dört sıfatını say dersiniz, sayamaz. Heykelli, resimli, büstlü din dersleri aldatmacası.

Birtakım geri zekalılar, oh çocuk şükür okullarda din dersi okutuluyor diye sevinir.

Din dersi kitapları da bir âlemdir. Kapağını açarsınız tam sayfa bir resim, karşısında resim sahibinin beyannamesi.
Din dersi kitabının besmele ile başlaması gerekmez mi?

Okullar mı üstün, dershaneler mi? Soru böyle değil, şöyle olmalı: Okullar mı, berbat, dershaneler mi?

Biraz cebir geometri, biraz da fizik kimya okutulur ama doğru dürüst edebî yazılı zengin Türkçe okutulmaz. 1928’den önce yayınlanmış bir romanı bile okuyamaz okullular dershaneliler.

Elifi görünce mertek diyenlerin okul dershane savaşı… Hem gülünecek, hem ağlanacak bir sefalet.

Din dersi okutan dinsiz eğitim.
Resmî ideoloji için beyin yıkama eğitimi… Robot ve zombi yetiştirme eğitimi…
Kaç neslin kanına girmiş, canına okumuş eğitim.

Devlet eğitimi… Dershane eğitimi… Al birini vur ötekine…

Dershane savaşları…Hah hah ha!..