Cumhurbaşkanı adayına ölüm tehdidi...

Muhterem okurlarım, CHP zihniyetinin düşman olduğu bir büyük hukuk adamıdır o... Medenî dünyanın gıbta ettiği, eşi zor bulunur bir hukuk, ilim ve hikmet adamıydı... Eserleri hálâ dünya hukuk fakultelerinde kaynak...

“Devr-i sábık”ta* Menderes iktidarına karşı; askerî vesayet destekli Kemalistlerce yapılan 27 Mayıs İhtilâli’nde 147 öğretim üyesiyle beraber üniversiteden uzaklaştırıldı... *(“önceki hükûmet, geçmiş devir” mánâlarında ise de, halk arasında KARA KİTAP’ta merhum Eşref Edip’in anlattığı “Cumhuriyet Halk Partisi iktidar dönemi” olarak meşhurdur...)

Daha sonra bu “147’liklerin” özel kanunla iadesine rağmen o haklı olarak haysiyet meselesi addedip üniversiteye dönmedi. 10 Nisan 1961’de emekliye ayrıldı...

15 Ekim 1961’de yapılan genel seçimlere bağımsız aday olarak girdi, senatör seçildi... Halk onu Cumhurbaşkanı da yapmak istedi ama buna da aynı vesayetçiler ve CHP müsaade etmedi...

Senato Başkanlığı teklif ederek adaylıktan vazgeçmesini isteyen 27 Mayıs generalleri, red cevabı alınca, doğrudan tehdid ettiler. General Sıtkı Ulay, “Sizi Cumhurbaşkanlığı arabası alıp Köşk’e götürmeyecek, aksine bir cipe bindirilerek Etlik’e götürüleceksiniz; orada yeriniz hazırlanmıştır. Belki de Etlik’te gömülebilirsiniz..” dedi.

Evet malûm-u âlîleri o cumhurbaşkanı adayımız merhum Ord. Prof. Dr. Ali Fuad Başgil hocamızdı... Mekânı Cennet olsun...

***

Şimdi sizlere merhumun “DEVLET NİZAMI VE HUKUK - Devletle Hukuk ve Hak ile Kanun arasındaki münasebete dair bir izah denemesi” başlıklı kitap da yapılmış uzun makalesinden birkaç küçük iktibas yapacağım.

Muhterem okurlarım, bu satırları okurken; hem bilgi edinecek hem de bu büyük hukuk adamına (sırf Müslüman olduğu için) düşman zihniyetin ne menem bir şey olduğunu da bir kez daha idrâk ile hatırlamış olacaksınız...

(........) Umumî cemiyet nizamını vücude getiren kaidelerden Devlet nizamına girmeyen ve HUKUKÎ vasfı almayanlar -meselâ, ahlâk düsturları, nezaket ve muaşeret kaideleri- ne böyle bir müeyyideye dayanmakta, ne de bir kanun mecmuası içinde yer almış bulunmaktadır.

(........) HUKUK adı verdiğimiz manzumeyi vücude getiren kaideler, mevzu ve münasebetlerine göre, toplanarak, meselâ, Teşkilâtı Esasiye Kanunu, Medenî Kanun, Ceza Kanunu gibi birer mecelle teşkil etmektedir.

(........) Düşünülsün ki, Türkiyemizde, yüz elli sene içinde, Tanzimat, Otoriter Meşrutiyet, Parlmenter Meşrutiyet, Oligarşik Cumhuriyet, Demokratik Cumhuriyet diye beş çeşit hükûmet sistemi kuruldu.

Her sistemin kurucuları, bir evvelki sistemin hukukunu ve Devlet nizamını beğenmiyerek bunu yıktılar ve yerine kendi sistemlerini koydular. Ve bu sistem değişmesi kâh sathî ve surî (sûretá, şekilde) oldu, kâh cezrî (radikal, köklü, kat’î) ve rasyonel bir gidiş aldı...”

Muhterem okurlarım, yakın ve uzak çevrenizden; hálâ kafası karışık, hálâ “acaba gel bakiim Moarrem’e mi oy versem?” diyen saftiriklerle, kadim CHP zulmünü unutup memleket mukadderatı üzerine kumara kalkışacak aklı kıtlarla konuşurken done (hukukta veri; bir sonuca varmak gereken bilgi) olsun diye hatırlattım “devr-i sábık”ı..

#HARBİDEN: Dünya âlimi Ord. Prof. Dr. Ali Fuad Başgil’i seçtirmeyen ilim ve hikmet düşmanı CHP zihniyeti, Tayyip Erdoğan’dan Üniversite diploması istiyor... Yedik mi? Yemezler... 04.06.2018