Coniler koloni kurma derdinde

Afrin sınır hattımızı kuşatan önemli bir alan. Bu alandan bu güne kadar sayısız teröristin yetiştirilerek Hatay üzerinden ülkemize sokulduğu bir gerçek. Ülkemizi bu sürece iten başlıca hususlar var. Teröristlere açıkça destek verdiğini söyleyen ABD´nin dört bin tır dolusu mühimmatı teröristlere teslim etmesiyle başlayan bu süreç, akabinde YPG´yi desteklemeye dönüştü.

Afrin’de yaşanacak olan en ufak bir başarısızlıkta ABD destekli askeri kanatların Türkiye´de yeni bir darbe hazırlığı başlatacağı öngörüsü hakim.

Yunanistan´a kaçan FETÖ´cülerin ABD garantörlüğünde perde arkasında destekleniyor olması bu desteğin herhangi bir başarısızlıkta Türkiye’ye karşı kullanılacağı yönünde.

Menbic’te yaşanan olay tam bir dram; otuz bin kişilik 16 ile 18 yaşlarında olan çocuklara silah veriliyor ‘siz savaşçısınız diyerek örgütle eleman kazandırılıyor, savaşın ikinci gününde 11 çocuğun teslim olup gerçeği anlatması ise hiç bir kanalımızda gösterilmiyor.

Türkiye´nin Afrin’de bulunan Kürtleri öldürdüğü yönünde yapılan yalan haberlerle dünya ülkelerinde bulunan Kürtler Türkiye´ye karşı dolduruluyor.

Askerlerimize atılan iftiralar kurgulanmış sahneler edep ve hayadan yoksun görsellerle ne yazık ki itibar suikastları yaşanıyor.

Türk askerlerinin herhangi bir kadına tecavüz etmesi asla mümkün değil.

Sahada özellikle Avrupa menşei televizyon ve gazetelerin algı çalışmaları dünya basınına kurgulanarak sunuluyor.

Unutmayın!

Bubi tuzaklarıyla döşenmiş olan Afrin’in Çanakkale’den bir farkı yok.

Yeni düvele karşı verilmiş olan mücadele, burada da devam ediyor.

Kısaca en ufak bir başarısızlığı, anında saldırıya dönüştürecek olan conilerin koloni kurma hayali hayasızca devam ediyor.

Bu yüzden Türkiye´nin Afrin olayında gücünü göstermesi muhakkak.

Suriye üzerinden, bugün suskunluğa bürünen Rusya ile iplerde kopma durumu yaşana bilir mi?

Yaşanırsa bu durumun akıbeti ne olur? Bu durum zamanla neyi getirir?

İran ile sıkıntılar yaşanırsa,

İran bölgesel düzlemde bugün yaşanılanlara karşı beklenmedik bir tepki verirse? Neler yaşanabilir?

Bu iki soru ve daha fazlası derin analizlerle çözümlenmesi gereken hususlar.

Türkiye´nin siyasi anlamda güç oluşturması olarak okunan bu durum, aslında bölge coğrafyasında varlığımızı bağımsız şekilde ilan etme olarak görülmelidir.

Dışarıdaki conilere karşı içerideki coni severler boş durmamaktadır.

Afrin olayını sulandırmaya çalışanları,

PYD´yi kendi bölgesini koruyan askerler olarak gösteren muhalefeti,

Afrin’in çıkmaz olduğunu dile getirip Türkiye´nin askeri gücünü basite almaya çalışanları,

Deli saçması olarak yorumlamak yerine ünlemli cümlelerle yaşananları yuhalatan coni sever liderleri görünce,

Çanakkale’den daha zor bir savaşın içinde olduğumuzu görmek mümkün.

O gün düşman belli, cephe belli, renkler belliydi.

Bugün kuzu postuna bürünmüş düşmanlar var,

Bugün Müslüman kılığına girmiş Ebu Cehiller var,

Bugün vatansever kılığına girmiş vatan düşmanları var.

İşte bu yüzden, bu savaş çetindir, zordur.

Bu güne kadar başkanlık sistemini eleştiren şer odağının karşı durduğu durumları bugün daha iyi anlaya biliyoruz.

Herhangi bir savaşta içerideki iş birlikçilerinin retlerine takılması gereken kararlar bugün tek elden sürdürülüyor.

Parlamentonun içine sızmış olanların onayına kalsa, referanduma sunulsa, bugün öfleyenlerin, isyan edenlerin o gün ne yapacakları belli.

Dostumun düşmanı düşmanımdır diyenlerin o gün dostlarına toz kondurmayacağı da muhakkak.

Bu yüzden Başkanlık sisteminin parlamenter sisteme nazaran daha kapsayıcı bir durum olduğu ortadadır.

Bugün parlamenter sistem olmuş olsaydı, sunulacak olan teskere kabul edilmeyecekti.

Özellikle Türkiye´de gerektiğinde masaya yumruğunu vuran, halkını koruyup kollayan bir liderin olması şarttı ve şükür Erdoğan bu durumu başardı. O gün aynı lider bu cesareti göstermeyecekti.

Bugün bu yumruğa tahammül edemeyenlerin sesidir bu isyanlar.

Kobani’de, Fırat Kalkan´ında sağlanan başarı, Afrin’de başarıya dönüşmelidir.

Gerçek olan durum şudur;

ABD bir şekilde bizi savaşa sürükleyecekti, bunun adı ya denemeydi, ya sınamaydı.

Bugün sahada durmayan ABD´nin sonraki adımları çok önemli.

ABD, Rusya ile ilişkileri gelişen Türkiye’yi muhakkak karşı karşıya getirmeye çalışacaktır.

Bu duruma karşı uyanık olmamız da önemlidir.

Tamamen yalnızlaştırılmış Türkiye hayallerinin olduğu muhakkak, fakat artık kedi fare oyunu bitmiş, kedi aslan oyunu başlamıştır.

Bakalım Aslan´ın pençesinden kedinin nankörlüğü kurtula bilecek mi?