ÇOK YÖNLÜ DIŞ POLİTİKA-2

Türkiye Amerika ile pek çok alanda sıkıntı yaşamaktadır. Soğuk savaş dönemi ve sonrasında Amerika Ülkemizde bekamıza kasteden tüm terör örgütlerine, ASALA ve PKK dahil, destek verdi. Amerika Ülkemizde cuntacılara ikide birde darbe yaptırdı, 15 Temmuz 2016 da FETÖ eliyle işgale kalkıştı, işgal girişiminden sonra FETÖ elebaşı ve yandaşlarını bize iade etmiyor, Irak ve Suriye'de DEAŞ'ı kurdu, el altından besliyor ve destekliyor, Suriye'de PKK'nın uzantısı ve aynısı PYD-YPG-SDG'yi Türkiye'nin açıktan tüm ikazlarına rağmen 20 bin tır ve 5 bin uçak dolusu silah ve muhimmatla, her türlü lojistik ve finans desteğiyle desteklemeye devam ediyor. S 400 gerginliği, F 35 krizi, Halk Bankası davası vb. pek çok kriz var, ABD ile aramızda. ABD Türkiye'nin Rusya'dan S-400 hava savunma sistemleri almasını istemiyor, üretiminde yer almasına rağmen F-35 savaş uçağını teslim etmek istemiyor, BM kararı olmamasına rağmen bağımsız bir ülke olarak İran'la ticaret nedeniyle, kendi yaptırım kararına uymaması gerekçe gösterilerek düzmece bir şekilde Halk Bankası davasını yürütüyor ve Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla'yı tutuklu olarak elinde bırakıyor. 2018 yılı Ağustos ayında döviz kuru üzerinden operasyon çekiyor, Ülkemize ekonomik yaptırımlar uyguluyor. Bütün bunları neden yapıyor? Türkiye'yi dize getirmek, teslim olmasını sağlamak, kendi çıkarları yönünde politika izlemesini sağlamak, Irak ve Suriye'de kuracağı İsrail'e kardeş terör devletini Türkiye'ye kabul ettirmek, güney sınırlarında enerji ve terör koridoru kurulması planlarına ses çıkarmamasını temin etmek vs. vs. vs.

Ancak, Türkiye bütün bunlara müsaade etmiyor, Amerika'nın bölgedeki oyunlarını bozuyor. Amerika da çıldırıyor. Mesele bu.

Türkiye bütün bunları Milli güç unsurlarına dayanarak, ayağı yere basarak; tek yanlı, statükocu ve pasif bir dış politika izlemeyerek; konu, olgu ve bölge bazlı değerlendirme ve çok boyutlu politika gerçeği temelinde dinamik, etkin, çok yönlü ve tam bağımsız dış politika izleyerek yapıyor. Her konuyu ayrı ve kendi özelinde değerlendirerek herkesle ve muhataplarıyla konuşarak, işbirliği imkanları oluşturarak yapıyor.

Türkiye dünyaya artık Batı'nın gözüyle bakmıyor. Kendi gözüyle bakıyor. Enerji, güvenlik, savunma, ticaret vb. alanlarda kendi gündeminde bağımsız bir derinlik oluşturarak çok yönlü ilişkiler, fırsatlar, bloklar ve kutuplar oluşturmaya çalışıyor. Türk dünyası, Katar, Somali, Pakistan-Afganistan, Balkanlar, Kafkaslar, Sudan vb. ülkelerle stratejik, uzun vadeli ve güvenlik konularında işbirliklerine gidiyor. Çin, Hindistan, Latin Amerika, Afrika ile ekonomik, ticari, enerji alanlarında uzun vadeli ilişki ve işbirliği kuruyor.

İslam dünyası ile geleneksel ve sıra dışı iletişim fırsatı arıyor. Bu arada Batı ile olan o tek yanlı, bağımlı ve Batı lehine olan ilişki boyutundan çıkılarak egemen ve eşit şartlarda ilişki boyutuna gelinmesi konusunda son derece büyük bir mesafe kat edilmiş durumdadır. Batı ile ilişkiler eskisi kadar olmasa da, kopmadan devam etmektedir. Suriye krizinin çözümü konusunda Rusya ve İran ile sağlıklı, dengeli, stratejik ve rasyonel çerçevede Astana ve Soçi süreci işletilmekte ve Anayasa yazım aşamasına gelinmiş durumdadır. Suriye'de hedef toprak bütünlüğü çerçevesinde Suriye topraklarının tüm terör örgütlerinden temizlenmesi ve güvenlik ile birliğin sağlanarak demokratik yeni yönetim sisteminin kurulmasıdır.

Suriye haricinde de bu üç ülke Asya ve Ortadoğu'da da barışın, güvenliğin sağlanması; enerji, ticaret ve savunma alanlarında derinlikli, stratejik ve sofistike işbirlikleri kurulması konusunda kati surette kararlıdırlar. Eylemler veya icraatlar da zaten bunu desteklemektedir.

Türkiye'nin çok yönlü ve asimetrik dış politikası, Suriye özelinde müttefiki Amerika'nın güvenlik tehditlerini göz ardı etmesi nedeniyle Rusya ve İran'la işbirliği sürecine geçmesi; 2016 da Fırat kalkanı, 2018 de Zeytin dalı harekatlarını gerçekleştirmesini, yine 2018 de Türk askerinin etkinliğinde İdlib'de barış ve güvenliğin sağlanmasını ve burada katliamların önlenmesini sağlamıştır. Kuzey Suriye'de terör koridoru oluşturma planlarına karşı kararlı asimetrik politikası, sert askeri tedbirleri Amerika'nın Suriye'den askerlerini çekme kararı alması sonucunu doğurmuştur.

Bugün Türkiye çok yönlü, dinamik ve asimetrik dış politikası sayesinde Suriye'de vardır, bundan sonra da hep olacaktır.

Gelinen noktada Türkiye'nin her geçen gün geliştireceği Milli güç unsurlarına dayanarak izleyeceği çok yönlü, dinamik, asimetrik ve tam bağımsız dış politikası; hem kendi içinde, hem bölgesinde, hem de dünyada gücünü, etkinliğini, belirleyiciliğini, imkan ve kabiliyetlerini, ortaya çıkan yeni fırsatlarla birlikte, maksimum seviyeye çıkartacaktır.