Anne babalar çocuklara söz geçirmek ve onlar üzerinde disiplin sağlamak için her gün o kadar çok nasihat eder, uyarıda bulunur, tehdit eder ve konuşurlar ki; ancak bu sözlü çabalar uygulanmadığı ve yaptırıma dönüşmediği için bir sonuç vermez.

Anne babalar çocuklara söz geçirmek ve onlar üzerinde disiplin sağlamak için her gün o kadar çok nasihat eder, uyarıda bulunur, tehdit eder ve konuşurlar ki; ancak bu sözlü çabalar uygulanmadığı ve yaptırıma dönüşmediği için bir sonuç vermez. Çocuklar istenmeyen davranışlarına devam ederler.

Söz Geçirmede Seçenek Sunma Yöntemi

Örnek-1: Anne gazete okurken iki çocuğu oyuncak kavgası yapmaya başladılar. Anne onları uyardı: "Çocuklar lütfen kavga yapmadan oynayın!" Çocuklar kavgaya devam ettiler. Anne sesini yükseltti: "Size kavgayı kesin dedim!" Çocuklar anneyi duymamış gibi kavgaya devam ettiler. (Sağır dinleme yaptılar.)

Anne: "Duymuyor musunuz; size kavgayı kesin dedim!" Çocuklar, annelerini duydukları halde kavgayı kesmiyor, evin içinde koşuşturuyor, oyuncağı birbirinin elinden almaya çalışıyorlardı. "Sizi son kez uyarıyorum, kavgayı kesin!" dedi anne. Ama bu uyarı da işe yaramadı; çocuklar kavgaya devam ettiler.

Anne yerinden fırladığı gibi çocukların elinden oyuncağı aldı: 'Ya kavga etmeden oynarsınız, ya da oyuncağı kaldırırım iki gün oynayamazsınız, seçiminizi yapın; hangisini istiyorsunuz?' dedi.

Çocuklar annenin bu kararlı tutumu karşısında 'Özür dileriz anne, kavga etmeden oynayacağız' dediler.

Örnek-2: Dört yaşındaki Ceren yapboz kutusundaki parçaları odanın her tarafına dağıtmıştı. Annesi: 'Yapbozlarla işin bit mi?' diye sordu. Ceren elindeki yarış arabasının pilini takmaya çalışıyordu annesini duymazdan geldi. Anne sesini yükselterek sorusunu tekrarladı. 'Evet' dedi Ceren arabadan gözünü ayırmadan.

–'İşin bittiğine göre yapbozları toplayıp kutusuna koyman gerekmiyor mu?'

Ceren, yine duymazdan geldi.

–'Beni üzmek hoşuna mı gidiyor?' dedi anne.

–'Hayır' dedi Ceren, yarış arabasını çalıştırırken.

–'Eğer beni gerçekten üzmek istemiyorsan, o arabayı bırakır, yapbozlarını toplar kutusuna koyarsın.'

–'Sen topla, benim işim var' dedi Ceren.

–'Ya, demek öyle küçük hanım! Senin dağıttığın oyuncakları ben toplayacağım öyle mi?' Anne yerinden fırladığı gibi yarış arabasını çocuğun elinden aldı.

–'Ya hemen şimdi yapbozları toplar kutusuna koyarsın ya da ben toplar bu arabayla birlikte kaldırırım iki gün onlarla oynayamazsın. Seçimini yap, hangisini istiyorsun?'

–'Tamam, anne, kızma yapbozları toplayacağım.'

Ceza Olumsuz Davranışı Terk Ettirmez

Ceza alan çocuk yaptığı olumsuz davranışın bedelini ödemiş ve aklanmış olduğunu düşünür. Yanlışla doğruyu birbirinden ayırt etmeyi öğrenmiş ve bir iç disiplin kazanmış olmaz. Bunun böyle olduğunu fark eden anne babalar dahi başka yol ve yöntem bilmedikleri için ceza vermeye devam ederler.

Söz Geçirmede Ceza Yerine Mola Yöntemi

Mola yöntemini kısaca: 'Olumsuz davranışı özendiren, tekrarlatan ve pekiştiren ortamdan uzakta geçirilen zaman' olarak tarif edebiliriz. Buna göre, mola bir hapis cezası değildir.

  • Hapis cezaları uzun süreli olmalarına rağmen, molalar kısa süreli olup davranışın ciddiyetine göre en fazla on dakika ile sınırlıdır.
  • Hapis cezasında doğru davranışı deneme fırsatı yoktur.
  • Mola yönteminde çocuğa doğru davranışı deneme fırsatı verilir.
  • Ceza ortamında düzeltici eğitim ve doğru davranışı öğrenme gerçekleşmez. Mola öğretmek istediğimiz dersin pekiştirilmesini ve duygu kontrolünü sağlar.

Mola yöntemini uygulamaya geçmeden önce, molanın ne olduğunu, niçin kullandığımızı çocuğa anlatmamız gerekir. Şöyle bir açıklama yapılabilir: "Senin sorumluluk kazanman kurallara uyman ve bizimle daha iyi geçinmen için yeni bir planımız var. Hatalı bir davranışta bulunduğunu fark ettiğimiz zaman sana durmanı söyleyeceğiz. Odana gitmeni ve bir süre odanda kalmanı isteyeceğiz. Süre dolunca sana haber vereceğiz. Eğer süre dolmadan çıkarsan odana geri göndereceğiz ve zaman yeniden başlayacak. Onun için süre dolmadan çıkmanı tavsiye etmiyoruz.' Küçük çocuklar için istenmeyen davranışların bir listesi hazırlanabilir. Liste için çocuğun okuma yazma bilmesi gerekmez. Liste yapar çocuğa okuruz ve göreceği bir yere asarız. İstenmeyen davranışlar:

  • Elle veya yumrukla vurmak yok
  • Isırmak yok
  • Tekme atmak yok
  • Saç çekmek yok
  • İtmek yok

Bunları yaptığın zaman durmanı söyleyeceğiz ve seni molaya göndereceğiz.

Anekdot: Aile Eğitimi Seminerinde bir anne söz istedi ve dedi ki: 'Aralarında iki yaş farkı olan iki oğlum ağız kavgası ediyorlardı. Küçüğü durdu ve birdenbire ağabeyine tükürdü. Ben araya girerek, 'Ne Yapıyorsun, yaptığını beğendin mi!' dedim. 'Listede bu yok ki!' demez mi. Küçüğün bu buluşuna şaşırdım kaldım. Listeye tükürmeyi de ekledim. Küçüğü sırıtarak: 'Ben yine listede olmayan bir yol bulurum' dedi. Bu da eğitimin neşeli yönleri.'

Mola Yönteminde Dikkat Edilecek Hususlar

  • Molaya gönderirken çocuğa ceza alıyormuş kanaati verecek, kızgın bir ses tonu ve yüz ifadesi kullanmaktan sakınmalıyız.
  • Çocuğun şiddet içeren olumsuz bir davranışını gördüğümüz anda derhal durdurup mola vermeliyiz. Ertelediğimiz zaman çocuk olayı unutmuş olacağından molanın öğretici etkisi azalır.
  • Bekleme süresi dolup yanınıza geldiğinde davranışının yanlış olduğunu anlatmaya, "sanırım bir daha böyle davranmazsın" şeklinde uyarmayalım ve nasihat etmeyelim. Sanki aramızda hiç tatsız bir olay geçmemiş gibi şefkatli davranalım. Çocuğumuz böylece olumsuz duygularıyla nasıl baş edeceğini öğrenecektir.

Söz Geçirmede Ceza Yerine Mola Yöntemi

Çocuk sözümüzü dinlemediği ve inatçılık yaptığı zaman sınırlandırılmış seçenekleri olan bir mola uygulayabiliriz. Örnek: Çocuğumuzun odasında yüksek sesle müzik dinlediğini ve bizim de bundan rahatsız olduğumuzu varsayalım. Odasına gidip rahatsız olduğumuzu, müziğin sesini kısmasını söyledik. "Tamam, anne" dedi ve müziğin sesini kıstı.

Ancak biz odamıza gidip gazeteyi elimize aldıktan sonra müziğin sesi tekrar yükseldi. Çocuğumuzun odasına dönüp şöyle bir seçenek sunabiliriz: "Kızım ya müziğin sesini kısarsın, ya da mutfakta on dakikayı sessiz oturarak geçirirsin. Hangisini yapmak istersin?' Müziğin sesini kısmayı seçti ama bir süre sonra tekrar açtı. Geriye tek seçenek kaldı: Mutfakta 10 dakika mola.

12 yaşındaki Aylin, okul dönüşü, mutfağa girdi. Kendisine iki kaşarlı sandviç hazırladı. Buzdolabından meyve suyu çıkardı. Yedikten sonra dağınıklığı toplamadan dışarı çıkmak istedi. Annesi: "Dışarı çıkmadan önce mutfaktaki dağınıklığı toplaman, yaptığın bulaşığı yıkaman gerekiyor" dedi. Aylin dağınığını toplamak niyetinde değildi.

Umursamaz bir tavırla:

"Geç kaldım, arkadaşlarım beni bekliyor, sen toplarsın.' dedi. Anne, hiç kızmadan, kararlı bir ses tonuyla:

"Ya dağınıklığını toplarsın, ya da toplamaya karar verinceye kadar odanda on dakika beklersin' dedi.

Aylin, saygısızca: 'Bağırmana gerek yok, sağır değilim, seni duyuyorum. Toplamayacağım, o kadar!' dedi.

Anne, yine kızmadan, sakin ve kararlı:

"Odana gidiyorsun küçük hanım, on dakika sonra görüşürüz.' dedi.

Aylin: "Bana bunu yapamazsın! Zaten yeterince geç kaldım, arkadaşlarım beni bekliyor!" dedi.

Annesinin mutfak saatini kurduğunu görünce, gönülsüz adımlarla odasına gitti.

On dakika sonra zil sessini duyunca Aylin odasından çıktı. "Cezam bittiğine göre ben dışarı çıkıyorum" dedi.

"Ceza değil, düşünme zamanı verdim sana," dedi annesi. "Dağınığını toplamadan dışarı çıkamazsın. Anlaşılan on dakika daha düşünmeye ihtiyacın var. Ya dağınığını toplarsın, ya on dakika daha odana gidersin. Karar senin. Hangisini yapmak istersin?"

"Toplamayacağım, işte! Sen çok kötü bir annesin!' Anne, hiç cevap vermeden saati kurmak için mutfağa yöneldi. Aylin, direnmenin bir işe yaramadığını anladı ve hızla karar değiştirdi: "Tamam, sen kazandın dağınığımı toplayacağım.' "İyi seçim," dedi annesi tebessüm ederek. "İşin bitince çıkabilirsin...«

Dağınığı toplamadan çıkarsa bunun bedelini ödemesi gerekir. Bunun için 'bin süre bisiklete binmesini yasaklamak' vb. bir B planınız olsun.

Sorunları Üstlenme Tuzağına Düşmeyin

Anne babaların çoğu, çocukla bir sorun ve çatışma yaşadıkları zaman, sorunun kime ait olduğuna bakmadan bütün sorunları sahiplenir çözmeye çalışırlar. Bunun iki sebebi vardır:

  1. Çocuğun sorunu kendi başına çözemeyeceği inancı.

  2. Sorunu çözme sorumluluğunun anne babaya ait olduğu inancı.

Çocuğun karşılaştığı sorunları kendi başına çözemeyeceğine inanan anne babalar özellikle iki konuda tuvalete alıştırmada ve yemek yedirmede çocukla çatışma yaşarlar. Anne üç yaşındaki çocuğunu lazımlığa oturtur, başına dikilir: «Hadi yap!» der. O yaştaki çocuk benmerkezci bir kişiliğe sahip olduğu için vermekten hoşlanmaz. Kendisine ait bir şeyin zorla istendiği duygusuna kapılır. Çocuğun çişinin gelip gelmediğine bile anne karar verir. Dışarı çıkarken: 'Çişini yap da çıkalım' der. Çocuk: «Çişim yok» der. Anne: «Vardır, vardır, hadi yap da çıkalım. Sonra yolda çişim var dersen bozuşuruz.» Dışarı çıktıkları zaman anne 4-5 yaşlarındaki çocuğunun elinden tutar, bırakmaz. Çocuk: «Elimi bırak kendi başıma yürüyebilirim» der, anne bırakmaz. Anne bu davranışlarıyla çocuğa engelli muamelesi yaptığının farkında değildir.

Anne sofrada çocuğa ne kadar yiyeceğini sormaz. Tabağına 4 köfte 5 kaşık pilav koyar. Yanına tatlı ve bir kase de yoğurt. 'Bunlar bitirmeden kalkmak yok!' der. Çocuk 2 köfte 3 kaşık pilav yedikten sonra doyar. 'Anne doydum.' der. Anne: 'Hayır, doymadın!' der. Çocuk ikilemde kalır. Aklı 'doydun' diyor, anne 'doymadın' diyor. Bu durumda çocuk ya aklına uyup 'Hayır anne, doydum' diyecek; ya da 'annem her şeyin doğrusunu bilir, doymadığımı da bilir, öyleyse kalanları da yemem gerekiyor' der, obez bir çocuk olur.

Anne baba okulunda ders verirken annelere diyorum ki: «Bebeğinize zorla mama çocuğunuza zorla yemek yediriyorsunuz. Televizyon karşısında, çizgi film ve reklam izlerken ağzına zorla tıkıştırıyorsunuz, çocuk ne yediğinin farkında değil. Bir kaşık fazla yedirmek için çaba gösteriyorsunuz. Çocuk yediğinden zevk alamıyor.»

Anekdot: Alışveriş merkezinde bir anne köşede bebeğine biberonla mama yediriyordu. Bebek doymuş, başını öbür ayana çevirdikçe anne bebeğin ağzına biberonu tıkıştırmaya devam ediyordu. Dedim ki: 'Kızım, bebek doymuş, zorlama!' Anne kızgın bir ses tonuyla, 'Sana ne!' diyerek beni azarladı. Aynı anda bebek yediğinin hepsini dışarı çıkardı. Anneye; 'Ne oldu?' dedim. Ne derse beğenirsiniz: 'Bebeğime nazarın değdi, şom ağızlı!'

Her İsteği Yerine Getirilen Çocuk Mutlu Olur mu?

Çocukluğu yoksulluk ve baskı altında geçen insanlar şöyle düşünürler: «Anne baba olduğum zaman çocuklarımın her isteğini yerine getireceğim baskı yapmayacağım.» Bu düşünce teorik olarak doğru görünse de gerçekte doğru değildir. Her isteği yerine getirilen ve davranışlarına sınır konmayan çocuklar doyumsuz ve saygısız olurlar.

Çocuklar adına sorumluluk alan ailelerde 'ders çalışma ve ödev yapma' bir sorun haline gelir. Anne baba çocuğun başına dikilir dersini ve ödevini yaptırır. Yardıma ve hazıra alışan çocuk ders çalıştırma ve ödev yaptırma sorumluluğunun da anne babada olduğunu düşünür. Onlar hatırlatmadan ders çalışmaz.

Not: Çocuklarınızla yaşadığınız ve yaşayacağınız farklı sorunları çözmede Uğurböceği Yayınları arasında çıkan 'Söz Geçirme Sanatı' isimli kitabımdan faydalanabilirsiniz.