Cırcır Böceği ve şifa...

Bilgi: Galiba bu müzisyen böcek türüne ortak ad olarak “Cırcır Böceği” diyoruz. Çekirgeler gibi hepsinin uzun arka ayakları var.

“Ağustos Böceği” ve “Cırcır Böceği” aynı aileden olabilirler ama aynı hayvan değiller.. Bilim adamları bunların yakınına mini mikrofonlar yerlestirmiş ve 158 db’lik bir ses çıkardıklarını tespit etmişler... Yani patlayan bir el bombasının ses şiddeti...

Nükte: Köy ve bahçelerde önce haz, huzur bulmanıza akabinde ara vermeden aynı tonda devam ettiği için Çin işkencesine dönüp uykunuzun kaçmasına sebep olanlar bu mahlûkatın erkek cinsleriymiş...

Müzik bilgileri bir, bilemedin iki notalık... Fakat şükür ki mevsimlikler... Yahu Fazıl Say olsa, aynı notayı basıp duran birini kimse dinlemez...

**

Malûm, palavracı La Fontaine, Mevlâna’nın (kaddesallah-u sırrûh), ünlü Mesnevi’sinden hikâyeler araklamıştı... «Ağustos Böceği ile Karınca» hikâyesi ise, bilimsel olarak son derece saçma..

Bilim adamları söylüyor biz değil... Malûmâlileri hikâyeye göre Karınca tüm yaz çalışıp yiyecek biriktirirken, Ağustos Böceği saz çalıp şarkı söyler, kışın da karıncaya muhtaç olurmuş...

Oysa yapılan araştırmalara göre Ağustos böceği ismini aldığı Ağustos ayından sonra hayatta kalmıyor. Yani kış için yiyecek biriktirmesinin anlamı yok!..

Dişi Ağustos Böcekleri, yumurtalarını ağaçların genç sürgün yarıkları içine bırakırlarmış. Altı hafta sonra yavrular, ön ayaklarıyla toprağı kazarak yeraltına gizlenirlermiş...

Cinslerine göre 4 ilâ 17 sene toprak altında kalan Ağustos Böceği yeryüzüne çıktıktan sonra 4 haftalık ömre sahipmiş. La Fontaine palavracılığının ispatıdır bu... Bu dört haftayı üremek için eş arayarak geçiren Ağustos Böceği çiftleştikten sonra ölürmüş...

**

Böcekler mübarek mahlûkat... Araştırmalarda ortaya çıkan yararları yanında bilmediğimiz namütenahi faydaları var...

Bu yüzden evinizde rastladığınız bir böceği öldürmek yerine mümkünse tekrar tabiata salınız. Velev ki akrep olsunlar...

Çin işkencesi dedik de... Çinde özel kutularda beslenen Ağustos böceklerinin kabuk değiştirmesi takip edilerek bu kabuklardan KANSER İLACI yapılıyormuş...

Çin deyip geçmeyin... Akapunkturdan tutun da bitkisel ilaçların envayı çeşidine kadar alternatif tıbbın en kıralı onlarda...

**

Kuşlara bakıp tayyare yaptı insanoğlu... Pervane böceğinden ilham alarak helikopteri icad etti...

Allah’ın lutfettiği sayısız bitki ve hayvandan istifade ile hem hastalıklarımızı tedavi edebilir, hem de ilim ve teknolojide daha nice alanlar açabiliriz.

Tabi önce niyet ve azim, sonra gayret gerek... O da bizde yok!.. Biz daha hastahane yerine ecdadımız gibi ŞİFAHANE bile diyemedik...

Böyle olunca da şifa bulmak için değil, doktor palavraları dinlemek, biraz daha ümidimizi yitirmek ve lüzumsuz MR’lar ve sair yalandan tetkiklere para dökmek için gidiyoruz o ruhsuz mekânlara...

Hastahanelere (ticari tıbbın kimyasal ilaçlarıyla) ölmeye gidilir! Sağlıklı yaşamak istiyorsak, önce koruyucu hekimliği öğrenecek, hastaneleri ŞİFAHANE yapacak, sonra da ALTENATİF TIP ile tedavi arayacağız...

Kimse cırcır böceği gibi tek nota ötmesin...