CHP'nin kuruluşundan 97 sene geçtikten sonra, bir genel başkan tarafından iktidara gelememenin “hatasının” CHP’lilerde olduğunun ifade edilmesi önemlidir ve dikkate alınmalıdır.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin 97. kuruluş yıldönümünde yaptığı konuşmada şunları söyledi:

'Uzun süre CHP iktidar olamadı. Doğrudur. Ama bunun kabahati vatandaşta değil bizde. Cumhuriyet Halk Partililerde. Vatandaşın yanında olun. Köy köy gezmezseniz, vatandaşın sofrasına oturmazsanız, Ankara'da konuşup da 'vatandaş bana oy verir' derseniz bu iş olmaz. Vatandaşın derdini dinleyecekseniz, sizi sert bir şekilde eleştirse bile eleştiriyi büyük bir sabırla ve hoşgörüyle dinleyecekseniz'.

CHP, bilindiği gibi 1923'de kuruldu ve Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk siyasi partisidir. Aynı zamanda 1924 yılından itibaren kurulmuş olan bütün siyasi partiler CHP'den az veya çok renk taşır.

CHP 1923-1950 döneminde yaptığı uygulamalar sebebiyle hafızalarda olumlu bir iz bırakmamıştır.

Bu olumsuz iz sebebiyle çok partili sisteme fiilen geçildikten sonra CHP tek başına iktidara hiç gelmemiştir.

CHP kuruluşundan 97 sene geçtikten sonra bir genel başkan tarafından iktidara gelememenin 'hatasının' CHP'lilerde olduğunun ifade edilmesi önemlidir ve dikkate alınmalıdır.

Kılıçdaroğlu'nun 'Vatandaşın yanında olun' ifadesi içi doldurulduğu takdirde ses getirir/getirebilir.

Vatandaşın yanında nasıl olunur?

İnanç bakımından vatandaşın karşısında olmazsınız.

Ülkeyi yönetmeye aday bir parti olarak, inancınızı belirtmek zorunda değilsiniz.

Vatandaş olarak bizler, ülkeyi idare edecek/edenlerden inançlarını kendilerine saklamalarını ve liyakat esasına göre davranmalarını bekliyoruz.

Kendi fikrinden olmayanlara, kendi partisini desteklemeyenlere kin beslememelerini bekliyoruz.

Ülkemiz için milli bir musibet olduğu apaçık olan Selefilik anlayışının teşvik edilmemesini bekliyoruz.

Bu milletin büyük bir çoğunluğu Müslümandır.

Her vatandaş istediği mezhep ve dini seçmekte hür olmalı.

Ülkenin birlik ve beraberliğine zarar vermemek kaydıyla her kes inancını rahatlıkla öğrenebilmelidir.

Hiç kimseye ve hiçbir gruba örtülü veya açık baskı yapılmamalıdır.

CHP geçmişte yukarıda ifade edilen hataları yapmıştı.

Şimdi o hatalarından dönmüş gibi görünmektedir veya görünmeye çalışmaktadır.

CHP'nin kurulduktan 97 sene sonra iktidara gelemeyişinin sebeplerini teşhis etmişse ki, öyle görünüyor, oy oranını artırabilir.

CHP, tek partili dönem olarak ifade edilen 1930'lu ve 1940'lı yıllarda milletimizin inanç ve kültür değerleriyle ilgili oldukça radikal uygumalar yaptığını biliyoruz.

Fakat CHP, 1930'lu ve 1940'lı yıllarda domuz etini 'kasaplık et' haline getirmemişti.

CHP, 1930'lu ve 1940'lı yıllarda eşcinselliği 'yasal bir zemine' kavuşturmamıştı.

CHP, 1930'lu ve 1940'lı yıllarda İran ile 'dini işbirliği' anlaşması yapmamıştı.

Fakat CHP'nin içinde bir kısım partililer, 1930'lu ve 1940'lı yıllarda milletimizin inancına cepheden saldırmış ve Kuran-ı Kerim için 'çağdışı' ifadesini kullanmışlar ve alay etmişlerdi.

Günümüzde ise milletimizin inancına yapılan saldırı daha dehşetlidir.

'Dehşetli' zira örtülü ve içten saldırı var.

Mesela Ak Parti'de bakanlık yapmış olan bazı kişiler 'Bakara-makara' şeklinde ayetle alay etmişlerdir. '15 asır önce uygulanan Kur'an'daki bazı hükümler bugün uygulanamaz' diyenler olmuştur.

'Ben ne Sünniyim ne de Şia'yım' denilerek İslam'ın ana omurgasına zarar verilmek istenmiştir.

Meseleye bu yönüyle baktığımızda CHP ile Ak Parti arasında fark yoktur.

Ancak şöyle bir farktan söz edilebilir:

CHP'nin günümüzdeki bazı yöneticileri 'hata yaptıklarını' anlamış gibi görünüyorlar.

Şayet CHP'nin idarecileri (en azından genel başkanlık seviyesinde) milletimizin inancıyla ilgili 'hatalarını' anlamışlarsa milletin tasvibini alır/alabilir.

Ak Parti'ye gelince: 'Bakara-makara' diyerek Kur'an ayetiyle alay edenler el'an büyükelçidir.

Yer-gök imam hatip ile dolu, İlahiyat fakültesi sayısı 100'ü aştı. Fakat Selefilik memlekette hızla yayılıyor.

Ayet beğenmeyen akademisyenler ilahiyat fakültelerinde 'müftü' yetiştirmeye devam ediyorlar.

'Allah, sürekli olarak kendini övüyor. Bu nasıl Allah?' diyebilen ilahiyatçılar var ve bu ilahiyatçılar Ak Parti'yi yere göğe sığdıramıyor.

Şimdi şunu soralım:

CHP, 'milletin yanında' olacak ise bu tür hatalara düşmemelidir.

CHP veya herhangi bir parti milletin inançlarına 'nizam vermek' yerine işini liyakat ile yapmalıdır.

CHP'nin yeni yüzünün son versiyonu İstanbul Belediye başkanıdır.

Ekrem İmamoğlu'nun son seçimler sırasında bir camide Kur'an-ı Kerim okuması bir kısım Ak Partililerin 'tepkisini' çekmiş ve 'dini siyasete alet etmekle' itham edilmişti.

Bu tepkiye 'tepki' olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın muhtelif yer ve zamanlarda Kur'an okuması ifade edildi.

Son İstanbul belediye seçimlerindeki şu gerçeği herkes biliyor:

Ekrem İmamoğlu'na giden bir kısım oylar Ak Partili seçmenlerdendir.

Meseleye 'bir siyasetçinin Kur'an okuması' olarak bakıldığında hiçbir fark yoktur.

Fakat bazı 'dostlarımız' Ekrem İmamoğlu'nun seçimleri kazandıktan sonra bazı davranışlarını yadırgadıklarını ifade etmektedirler.

Mesela en son olarak; gazeteci İsmail Saymaz'a Nutuk hediye etmesi eleştiri konusu oldu.

Ben şahsen İsmail Saymaz'a Nutuk hediye edilmesini yadırgamadım.

Niye yadırgayayım ki?

Ne yani gazeteci İsmail Saymaz'a Kur'an-ı Kerim mi hediye edecekti?

İsmail Saymaz'a 'uygun' bir hediyedir, Nutuk.

Bu yönden CHP'nin bu 'yeni yüzü' olan İmamoğlu'nun bu davranışını ben şahsen yadırgamadım.

Fakat İmamoğlu'nun şu uygulamasını asla tasvip etmedim/etmem:

Otobüs duraklarına Kızıl Çin'in kuruluş yıldönümlerini kutlayan afişler astırması ve Çin'i tebrik etmesi, hiç şık değildir.

Bu olmadı sayın İmamoğlu.

Uygur Türklerine zulmün her türlüsünü revan gören Çin'e güzeller yapılması benim kanıma dokunur.

İstanbul Belediye seçimlerinde Ekrem İmamoğlu'na oy veren milliyetçi ve muhafazakar seçmenler, Uygur Türklerini asimile eden Çin'e methiyeler düzülmesini asla tasvip etmezler.

CHP'nin yeni yüzünü temsil eden İmamoğlu'nun daha başka bir kısım uygulamalar da milliyetçi ve muhafazakar seçmeni üzmektedir.

Ne demiştik?

CHP'nin yeni yüzünü simgeleyen isimlerden biri Ekrem İmamoğlu'dur. Kültürümüzü ve irfanımızı hatırlatması bakımından İmamoğlu bir kısım sağ seçmen tarafından tercih edilmiştir.

Kılıçdaroğlu'nun 'niye şimdiye kadar iktidar olamadık?' sorusunu 97 sene sonra sorması ülkemiz açısından bir şans olarak görülebilir/görülmelidir.

Demokrasinin sağlığı açısından iktidar kadar muhalefet de önemlidir.

'Uzun senelerdir CHP'nin iktidar olamamasının sebebinin bizzat CHP'liler olduğunun tespiti, sadece CHP açısından değil memlekette kanun ve nizamın flulaştığı şu dönemde maşeri vicdan yönünden de kayda değer olarak görülmelidir.

CHP'nin geçmişte yapmış olduğu hataları dikkate alarak yapacağı özeleştiri, ona iktidar şansı verebilir.

İstanbul'da seçimi kazanan bir siyasi parti Türkiye genelinde teveccühe mazhar olabilir.

Bendeniz şahsen Türkiye'de yönetime talip olan bütün siyasi partilerden talebim şudur:

Lütfen hukukun üstünlüğüne halel getirmeyiniz.

Milletimizin kırmızı çizgisi budur.

Vesselam…