CHP’nin kafası karışık


Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Best FM'de konuk olduğu "Konuşan Türkiye" adlı radyo programında, “Neden hayır demeli” sorusunu cevaplandırırken yeni bir gafa imza atmış.

Kılıçdaroğlu, konuşmasının bir yerinde yeni sistemde Cumhurbaşkanının istediği kişiyi, amcasının oğlunu, dayısının oğlunu bakan da Başbakan da Başkan yardımcısı da yapabileceğini söylüyor.

Ondan sonra hızını alamayıp, “gaf” olarak nitelenen şu sözleri söylüyor:

“Düşünün, yeni modeli kurduk. Halk seçti Cumhurbaşkanını. Başbakan da başkası oldu. Cumhurbaşkanı başka bir partinin genel başkanı, Başbakan da başka bir partinin genel başkanı. Asıl kavga o zaman çıkacak. Asıl onu düşünmemiz lazım Cumhurbaşkanı tarafsız olursa Başbakan onun tarafsızlığına saygı göstererek Ama Cumhurbaşkanı taraf olursa, Başbakan da bir başka partinin genel başkanı Cumhurbaşkanı da başka bir partinin genel başkanı, asıl kavga o zaman çıkacak. Niye bunu söylemiyorlar millete. Neden bu anlatılmıyor millete…”

Eğer bu gaf değilse basbayağı bir yalan…

Gaf değilse, bilinçli kafa karıştırma taktiği…

Zira Kılıçdaroğlu, sözüne “bu sistem değişikliği değil, rejim değişikliğidir” diye başlıyor.

Anayasa değişikliğine ilişkin maddeleri okuduğunuz zaman böyle bir anlam çıkmadığını bile bile hala bunu söylemeye devam ettiğine göre tecahül ü arif sanatıyla zihinleri bulandırmak istiyor zahir.

Ana muhalefet partisinin genel başkanı, aylarca tartışılan, Mecliste iki defa görüşülen Anayasa değişikliğinin neler getirdiğini bilemeyecek kadar cahil olamaz diye düşünüyor insan…

O zaman, yeni Anayasa değişikliğinde Başbakanın olmayacağını bilmemesi düşünülemeyeceğine göre Kılıçdaroğlu’nun bunları zihinleri bulandırmak için söylediğinden başka bir şey gelmiyor insanın aklına.

Çünkü aynı Kılıçdaroğlu, konuşmasının başka bölümünde de mevcut sistemi “Abudik gubidik diye nitelendiren” Başbakan Yıldırım’ı eleştiriyor, kendi pozisyonunu da küçümsediğini ifade ederek bu ifadeyi Başbakan’a yakıştıramadığını söylüyor. Başbakanın kendi koltuğunu yok etmek için alanlara çıktığını ifade ediyor.

Konuşmasının bir başka yerinde de şöyle diyor:

“Hayır çıkarsa Türkiye rahat bir nefes alacak. Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar görevlerinin başında olacak. TBMM yasa tasarılarını ve tekliflerini görüşecek. Acaba hayır çıktığı zaman Cumhurbaşkanı’nın istifası mı istenecek deniliyor. Cumhurbaşkanını halk seçti parlamento seçmedi ki. Yani hayır çıkması kaos ortamı yaratmaz.”

Yani yeni sistemde Başbakanın olmayacağını pek ala bildiği anlaşılıyor.

Bunları bildiği halde neden “abudik gubidik” duruma düşüyor dersiniz?

Demek ki bir kafa karışıklığı var.

Yeni sistemi eleştireceğim derken aklı eski sisteme takılıyor.

Bilinçaltı, mevcut durumun çarpıklığına takılmış sanki.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı partili Cumhurbaşkanı olarak kabullenmiş gibi görünüyor.

Oysa hayır çıkarsa bir siyasi kaosun olacağı açık.

Eğer hayır çıkarsa daha ilk günden halk Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığına hayır dedi diye çıkacak ortaya

Belki de hayır çıkarsa kaos olmayacak kandırmacasıyla ülkeyi kaosa sürüklemeye çalışıyor.

Oysa yeni sistem, yönetimde iki başlılığa yol açacak, ülke yönetimini kaosa sürükleyecek çarpıklığı ortadan kaldırmak için getiriliyor.

Davul başkasında, tokmak başkasında olmasın diye sistem değişikliğine gidiliyor.

Aslında bana kalırsa Kılıçdaroğlu’nun zihni arka planında referandumda “evet” çıkması yatıyor.

Neden mi?

Varsayalım ki anayasa değişikliği kabul edildi ve yeni sistemle halk hem Cumhurbaşkanını hem de milletvekillerini seçmek için sandığa gitti.

Yine varsayalım ki A partisi birinci parti çıktı ama A partisinin adayı ilk turda Cumhurbaşkanı seçilemedi, ikinci turda muhalefet ikinci en fazla oy alan B adayına yüklendi ve B adayı Cumhurbaşkanı oldu.

O durumda Meclis çoğunluğu ile Cumhurbaşkanının farkı partilerden olması ihtimal dahiline giriyor.

Kılıçdaroğlu’nun aklı hala eski sisteme takılı ya, böyle bir durum ortaya çıkarsa Mecliste çoğunluğu oluşturan partinin Başbakan çıkaracağını sandığı için Cumhurbaşkanı başka partiden Başbakan başka partiden olacak diye düşünüyor.

Oysa o durumda Cumhurbaşkanı yürütmenin başı olacağı için mevcut sistemdeki Başbakan yetkisini Cumhurbaşkanı kullanacak, ayrıca bir başbakan tayin edilmeyecek.

İsterse Cumhurbaşkanı hem kendisinin hem de Meclisin yeniden seçilmesini isteyerek bu çelişkili durumu ortadan kaldırabilir, isterse B partisinin adayı olan Cumhurbaşkanı, A partisinin çoğunlukta olduğu Meclis yapısı ile ülkeyi yönetebilir.

Tıpkı ABD’de olduğu gibi…

ABD’de de Başkan Cumhuriyetçi iken parlamento ağırlığının Demokratlarda olması gibi…

Muhtemelen Kılıçdaroğlu’nun zihni buralara takılı kaldığı için aklı başka şey düşünürken ağzından başka laf çıkıyor.

Ya kafası karışık, ya da aklınca kafaları karıştırmaya çalışıyor.