Çanakkale savaşı, birinci dünya savaşı sırasında Gelibolu yarımadasında meydana gelen ve 18 Mart l915 tarihinde zaferle sonuçlanan, tarihimizin belkide

Çanakkale savaşı, birinci dünya savaşı sırasında Gelibolu yarımadasında meydana gelen ve 18 Mart l915 tarihinde zaferle sonuçlanan, tarihimizin belkide en kanlı ve en hüzünlü savaşıdır. Bu savaş Osmanlı imparatorluğu ile batılı itilaf devletleri arasında yapılan, kara ve deniz savaşı olarak, tarihe altın harflerle yazılan, var olma ve yok olma savaşıdır.

Çanakkale harbi, maneviyatla, maddiyetin; Hak ile batılın savaşıdır. Mananın, maddiyatta galebe çaldığı bir harptir. Bu harp, vatan, din, namus, bayrak ve mukaddes değerlerin korunması uğrunda, İslam ümmeti ile gayri İslami olan birleşik şer güçlerle, yapılan maneviyat ağırlıklı bir muharebedir. Diğer yandan Çanakkale muharebesi, savaşın ahlakını ve hukukunu, insan onurunu ve şerefini, dünyaya yeniden öğreten bir savaş olarak tarihe geçmiştir. Savaşın sadece öldürmekten ibaret olmadığını dünyaya hatırlatan, harp esnasında yaraladığı düşman askerini, canı pahasına sırtlayarak, düşman siperlerine götürme yüceliğini ve cesaretini gösteren Mehmetçiğin tarihe gecen altın destanıdır.

Çanakkale zaferi sonunda Paris ve Serv projelerini gerçekleştiremeyen aynı güçler Syket-Pikot anlaşması ile çizdikleri haritalar üzerinden yeni Serv ve Paris projeleri peşinde koşmaktadır. Dün de bugünde aynı üst akıl ve bey efendileri kullandıkları maşalar üzerinden kan gölü haline getirdikleri Ortadoğu’nun haritasını değiştirecek alt yapıyı inşa etme peşindeler. Hatta bu durum vekalet savaşları ve onlardan biri olan PKK ve onun uzanları üzerinden Türkiye üzerinde de bu kirli oyunu oynanmaktadırlar. Bu oyuna karşı milletimizin yapacağı Çanakkale de atalarının gösterdiği refleksi göstermek olacaktır. Zira biz biliyoruz ki en güçlü silahlara, füzelere, tanklara, savaş uçaklarına sahip olsanız da bu silahları kullanacak olan insandır. Bu insanda; din, iman, vatan, millet, din, tarih, bayrak ve mukaddesat sevgisi yoksa ne yarsa yapsın, tarihe altın harflerle yazılacak insanlık onuruna yakışacak bir savaşı kazanamaz ve istediği hedefe ulaşamaz. Çanakkale harbi, müstevlilerin hedefine engel olan bir harp olduğu gibi, Müslüman Türk milletinin yeniden tarih sahnesine çıkmasına vesile olan bir harptir.

Çanakkale muharebesinin ruhunu anlayamayanlara, anlamak istemeyenlere, Gazı Mustafa Kemal Atatürk?ün o ruhu nasıl anlatmaya çalıştığına bir bakalım. ? Biz ferdi kahramanlık sahneleriyle meşgul olmuyoruz. Yalnız size Bomba sırtı vaka?sını anlatmadan geçemeyeceğim. Karşılıklı siperlerimizin arasındaki mesafe 8 metre, yani ölüm muhakkak? Birinci siperdekiler hiçbiri kurtulmadan kâmilen düşüyor. İkinciler onların yerine geçiyor. Fakat ne imrenilecek bir itidal ve tevekkül, öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor. En ufak bir tereddüt bile göstermiyor. Sarsılmak yok! Kur?an bilenler Kur?an okuyor, bilmeyenler kelime-i şahadet getirerek düşman siperlerine atlıyor. Emin olmalısınız ki, Çanakkale muharebesini kazındıran bu yüksek ruhtur.

Çanakkale muharebesine unutmayan şer güçler ülkemiz ve İslam dünyasının manevi gücünü yok etmek için ellerinden gelen her türlü alçaklığı yaparlarken, üzülerek ifade edelim ki, içimizde bazı şuursuzlar, bilerek veya bilmeyerek bu ruhun yok olması için utanmadan çalışmaktadırlar.Kendi medeniyet köklerinden koparılmış bir milletin birlik ve beraberlik içinde yaşayamayacağını çok iyi bilen hain güçler, alabildiğine ülkemiz ve İslam dünyası üzerinde fitne ve fesat üreterek, İslam ümmetinin birliğini ve beraberliğini bozma hususunda, her türlü terör faaliyetlerine destek vererek, ümmet-i Muhammed-i birbirine kırdırmaya çalışıyorlar. Her hain güç ve onların yerli uzantıları şunu bilsinler ki, bu aziz milletin kalbinden Çanakkale ruhunu sökemeyeceklerdir. İslam dininin sahibi ve koruyucusu Yüce Allah?tır.

Yazımı Milli şairimiz Mehmed Akif’in Çanakkale savaşını en iyi anlatan şu mısralarıyla bitirerek bu vatan için canını veren şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum.


Çanakkale Şehitleri

Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin

Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.

Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer,

O ne müthiş tipidir, savrulur enkazı beşer.


Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.

Kafa göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el ayak

Vurulup, tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,

Bir hilal uğruna yarap ne güneşler batıyor.

Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker

Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer.

Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?

Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın.