BUNLARA MÜSLÜMAN DEMEK İSLAMA HAKARETTİR

İslam dininin yüce kitabı Kuran-ı Kerime göre Müslüman kimdir?

Müslüman; Allah’a inanan ona kulluk eden, kafalarında ve kalplerinde Allah’tan başka ilahlaştırdıkları hiçbir varlık olmayan kişidir.

Müslüman; Allah’tan korkup sakınan, hayatını Kuran’a göre düzenleyen, yaşantısı ve davranışları ile İslam’a hizmet edendir.

Müslüman; Kuran ahlakı ile donanımlı, sözüne güvenilen, yalan söylemeyen, iftiradan şiddetle kaçınan, riyaya ve gıybete kapılarını sonuna kadar kapatan kişidir.

Müslüman; “yaratılanı yaratandan ötürü seven”, fedakâr, merhametli, hemcinslerine tepeden bakmayan, tevazu ve nezaket sahibi, incitmeyen, hoşgörülü ve bağışlayıcı insandır.

Müslüman; zulme ve zalime boyun eğmeyen, hak ve hakikat peşinde koşan, şeytan ve yandaşlarını düşman bilen kişidir.

Müslüman; hasetten, kinden, kötülük ve gıybet etmekten şiddetle kaçınan, eliyle ve diliyle kimseye rahatsızlık vermeyen, kimsenin arkasından konuşmayan, kusur aramayan, araştırmayan kişidir.

Müslüman; güler yüzlü, sözünde gönül lezzeti olan, dili ve davranışları ile güven telkin eden, karamsar ve kötümser olmayan, insanlara ve insanlığa umut veren, yol gösterendir.

Müslüman; kanaatkârdır; çünkü İslam dini, kanaatkârlığı emretmiş, kanaatkâr insanı övmüş, açgözlülüğü, hırsı, tamahı, israfı kötülemiştir.

Müslüman; gösterişten, şaşaadan kaçınan, israfı haram bilendir.

Müslüman; “iki günü bir olan zarardadır” hadis doğrultusunda “veren el” olmak için çalışan, başkalarından sırtından geçinmeyendir.

Müslüman; kul hakkının affedilmez bir günah olduğunu bilen, adalet ve hakkaniyeti baş tacı gören kişidir.

Peki, Müslümanlık yukarıda sıraladıklarımız ise; bütün dertleri; makam, mevki, para ve uçkur olan, kendilerinin ısrarla ve inatla Müslüman olduklarını her durum ve her konumda dile getiren ve ortalıkta dolaşan bu yaratıklar, kimdir veya kimlerdir?

İslam’ı ve inanan insanları çıkarlarına alet eden, elde ettikleri konum mevki ve makamları; itibar, iktidar, beka ve ikballerinin devam için kullanan bu yaratıklara Müslüman demek doğru olur mudur?

Milletin sırtından kazandıkları şöhret, alıştıkları rüşvet, edindikleri ve edinecekleri servetle başları dönen; uğradıkları güç zehirlenmesi ile yalanı sermaye, riyayı kazanç, iftirayı şeniyet, komployu kazanılmış hak, yüzsüzlüğü safiyet, yağcılığı ve şerefsizliği diyet, edepsizliği fazilet olarak görenlere Müslüman demek, İslam’ın ruhuna aykırı değil midir?

Her türlü hilenin, dalaverenin, desisenin, komplonun ve kumpasın yoğurup şekillendirdiği; beytülmalin yanı sıra tüyü bitmemiş yetim hakkını; lüks, gösteriş, şatafat ve rahatları için harcamaktan bir an için de olsa tereddüt etmeyen, israfın doruklarında gezinen bu ahlak katillerine Müslüman demek, İslamiyet’e zarar vermez mi?

Allah’ın koruması altında olduklarına inanmadıkları için korumalarla gezen; kalplerindeki kötülüğü kullandıkları küfür dili ile somutlaştıranlara Müslüman demek, insanın yaratılış gayesine ters düşmez mi?

Tevhit dini olan İslam’a savaş açan; halkı kamplara, fırkalar ayıran, ayrıştıran; öteleyen, ötekileştiren, aşağılayan hatta hakaret eden bu bölücülere, Müslüman demek Allah’ın insanoğluna bahşettiği en büyük nimet olan akılla alay etmek değil midir?

İslam’ın en büyük zenginliklerinden biri olan kanaati hepten unutan, “Rabbena hep bana”, diyerek deveyi havudu ile yutan daha da yok mu diyen bu şükürsüzlere Müslüman demek insanı küfre götürmez mi?

İkbal ve çıkarları için fazilet olarak kabul ettiğimiz her değeri fütursuzca kullanan bu yaratıklara Müslüman demek inanan insanlara hakaret değil midir?

Yüce Allah, Kuranı Kerim’in Lokman Suresi 33. ayetinde; “Ey insanlar! Rabbinizden korkun! Herhangi bir şeyde babanın, evladı; evladın da babası yerine karşılık ödemeyeceği günden ürperin! Allah'ın vaadi haktır; dünya hayatı sizi sakın aldatmasın. O yaman aldatıcı, sakın sizi Allah ile aldatmasın!” diyerek bizleri uyarmıştır. Bu uyarı doğrultusunda hareket etmeyen, adaleti ve hakkaniyeti çıkarları için kullananlara Müslüman demek İslamiyet’e hakaret değil midir?