BUNLAR NEREDEN YETİŞİYOR?

İslam ile müşerref olan Yusuf İslam'a bizdeki "muasır medeniyet seviyesine ulaşmaya çalışanlardan" biri soruyor;

“Girdiğiniz İslam dininde bir erkeğin dört kadınla evlenmesine ne diyeceksiniz? Yani bunun mantığını nasıl kabul edeceksiniz? Siz bir Batılı aydın bir şarkıcı olarak bunu nasıl kabul ettiniz?”

Yusuf İslam cevap veriyor;

“Ben Müslüman olmadan önce kaç kadınla beraber olduğumu bilemem. Onlardan çocuğum olmuşsa onu da bilemem. Ben böyle adi bir hayat yaşarken sen bana hayran oluyordun. Ben şimdi Müslüman oldum. Tek eşle evliyim. İkinci bir evliliğe niyetli de değilim. İslam dini dörde kadar izin veriyorsa onların ve çocuklarının sorumluluğunu da ona yüklüyor. Senin hayran olduğun batıda böyle bir sorumluluk yok. Bir çok çocuk babasını bilmez. Baba da çocuğunu görmeden gider bu dünyadan”

Yusuf İslam mühim fakat bizdeki batının çöplüğünde otlanan bazılarının bilmediği, bilmek istese de idrak etmekte zorlanacağı bir hususa temas etmiş.

O da; Batıda neseb- i gayri sahih çocukların çocuklar meselesi.

Anası belli fakat babası "ellidir" birçok çocuğun.

Biliyor musunuz?

Halen içimizde bir kısım insanlar "muasır medeniyet seviyesinden" söz ediyorlar!

Sol cenahtan "çağdaş uygarlık aşamasından" söz edenleri 50-60 yıldır tanıyoruz ve biliyoruz.

Yeni yetme sağ cenahtan "muasır medeniyetler seviyesini" aşmaktan söz edenler var.

Onlara ne demeli?

Bunlar nereden yetişiyor?

Başörtülü teyzem terlikleriyle voleybol maçına gidiyor ve hakeme terlik fırlatıyor.

Başörtüsüyle statlarda arz-ı endam ederek voleybol oynayan "kızlarımıza" destek veriyor!

Kız takımlarından oluşan voleybol oyunu memleketimizin olmazsa olmazı sanki!

Başının örtüsüyle ve ayağının sargısıyla gitmiş stada!

Kime hayran olacağını bilmeyen/bilemeyen bir figür, ülkemizin gerçeğidir.

Bunlar nereden yetişiyor?

Bir belediye başkanı adayı "biz ilimizde Hristiyanların bayramlarında beraber oluruz" diyerek kendince "birlik" mesajı veriyor. Sanki birlik mesajı vermek için Hristiyanların bayramına veya Musevilerin bayramına iştirak etmek şartmış gibi...

Osmanlı toplumunda da gayrimüslimler vardı. Herkes kendi tercihini hür iradesiyle yapardı. Kilisesine veya havrasına giderdi. Ama Osmanlı asla İslamiyet'in dışında bir dinin terviç edilmesine müsaade etmezdi. Kimseyi de İslam'a girmeye icbar etmezdi. Sadece tebliğ yapardı

Yazımızı şöyle tamamlayalım;

Yusuf İslam'ı Müslüman olduğundan dolayı örtülü olarak ayıplayanlarla Kur'an-ı Kerim'in bazı ayetlerini beğenmeyenlerin ne farkı var?

Bunları yetiştiren iklim ne zamandan beri berdevamdır?

Ne mutlu ! sahih İslam'ı yaşamak isteyenlere.

Ne mutlu ! Atamız sultan Alparslan'ın bize emanet ettiği ehl-i sünnet anlayışını özümseyerek "vatan sevgisi imandandır" muhteşem sözüyle son Türk yurdu Anadolu'ya sahip çıkanlara.

Ferasetli olmak Müslümanın şiarıdır.