Buğdayı buğday üzerine dökün arpayı arpa üzerine...

Rahmetli hocam anlatmıştı

Günlerin birinde bir köye gittim. Köye bir kamyon arpa ve bir kamyonda buğday gelmişti.

İşçiler, gelen kamyonları boşaltıyorlardı.

İşçiler, buğdayları buğday ambarına arpayı da arpa ambarına döküyorlardı.

Adamın biri de yüksek bir yerde bir sandalye üzerinde oturmuştu.

Onları gözetiyordu.

Adam oturduğu yerden avaz avaz bağırıyordu:

-“Buğdayı buğday üzerine dökün! Arpa üzerine dökün!!” diyordu.

Başka bir şey demiyordu.

Fikir üretmiyordu.

Adamın bağırmasını mantıksız gördüm. Adamın yanına yaklaştım.

-“Ey adam! Neden bu kadar bağırıyorsun. Zaten çalışanlar, Buğdayı buğday üzerine arpayı arpa üzerine döküyorlar! Bu kadar bağırıp, kendini yormazsan ve işçileri rahatsız temezsen olmaz mı? Gördüğün gibi kimse, Arpayı buğday üzerine veya buğdayı arpa üzerine dökmüyor!” dedim.

Adam,

-“Hacı amca! Sen benim ekmeğime mani mi olacaksın?! Uzaklaş benden… Ben, burada oturup, “Buğdayı buğda üzeriene dökün, arpayı da arpa üzerine dökün!” demekle ekmek parasını kazanıyorum!” dedi.

Ben, “Hımmm!” dedim.

Adamdan uzaklaştım.

Ve sonra avazı çıktığı kadar bağırdı:

“ARPAYI ARPA ÜZERİNE DÖKÜN! BUĞDAYI BUĞDAY ÜZERİNE DÖKÜN! YANLIŞLIK YAPMAYIN!” dedi.

Bu gün iştigal ettikleri makamlarında, hiçbir fikir üretmeyen, güzellik, başarı ve yenilikler peşinde koşmayan insanlar görüyoruz.

Bunlar, bakan, müsteşar, belediye başkanı, genel müdür, müdür veya değişik bir makamda olabiliyorlar!

Bunların tek yaptıkları, bağırıp çağırmaktır.

Yapılan işin yapılan işlere hiçbir etkisi ve katkısı olmayan emirler vermektir.

Halbuki bir makam ve mevkiye gelen kişi, o mevkiye katkıda bulunmalıdır. Değer katmalıdır. O mevkiye yük olmamalıdır.

Vesselam...