BÖYLE HALK KÜTÜPHANESİ OLUR MU? -1

Bir Pazar sabahı vilayetimizin birindeki il halk kütüphanesine gittim. Binanın tasarımı güzel. Bütün bölümleri gezdim. Bölümlerin tamamı doluydu. Genç neslin tetebbuat veya ders çalışmak için de olsa hafta sonu kütüphanede olması memnuniyet vericiydi. Milletimizin istikbali bakımından ümit vericiydi.

Çocuk bölümüne girdim. Duvardaki tablolar ve kitapların raflara konuluşu “al beniyi” artırmış gibi bir hissiyat veriyor. Gerek duvarda asılı olan tablolar ve gerekse raflarda minik talebelerin okuması için konulmuş kitaplarla ilgili bazı tenkitlerim olacak.

Duvardaki tablolardan başlayalım; 50 cm ebadında bir tablo vardı. Dede ile torun resmedilmiş. Torun sehpanın üzerinde elinde bir kâğıt var. Avazı çıktığı kadar dedesine karşı bağırıyor. Diyor ki, “Dede dinle ! Okuyorum”. Torunun giydiği pantolon, kısadan daha kısa.

Çocuk bölümünde bu tablo teşhir edildiğine göre, oraya gelecek çocuklara örnek olması arzu ediliyor. Tablodaki görüntüleri tahlil edelim;

1.Torunun dedesine karşı avazı çıktığı kadar bağırmasından başlayalım. Buna niye ihtiyaç duyulmuş? Dedenin yaşlı olmasının vurgulanması için mutlaka ağır işitmesi hususiyetinin öne çıkarılması mı gerekiyor? Zaten resimde görüntü olarak verilmiş. Bu mesajın şık olmadığını söylemek durumdayım.

2.Bir kişinin muhatabına karşı avazı çıktığı kadar bağırması hürmetsizlik anlamına da gelir. Unutmalıdır ki, bizim medeniyette temel rehberimiz sevgili peygamberimizdir. Biz âdab-ı muaşereti O’ndan öğrendik. Büyüklerin huzurunda yüksek sesle konuşulmaz. Bu, âdab-ı muaşerete aykırıdır. Çocuk bölümüne gelen minnacık beyinler, bu tabloya bakarak, büyüklerinin huzurunda avaz avaz bağırarak mı onlara hürmetkâr olacaklar?

3.Bahse konu tabloda torun sehpanın üzerinde resmedilmiş. Niye sehpanın üzerinde? Sehpanın üzerinde ne konulur? Sehpanın üzerine çıkılarak büyüklerin huzurunda durulur mu? Ayakların konulacağı yer ile kitap konulan veya kuru yemiş konulan yer aynı olabilir mi? Türk-İslam kültüründe kitaba ve nimete (ekmek veya gıda vs) hürmet âdab-ı muaşeret içinde değil mi? İlkokul seviyesinde olan çocuklarımıza âdab-ı muaşereti bu yaşta öğretmeyeceğiz de ne zaman öğreteceğiz?

4.Sehpanın üzerine çıkarak dedesine avaz avaz bağıran torunun giydiği pantolon kısadan daha kısa. Slip değil elbette. Dizden yukarı bir pantolon. Türk-İslam terbiyesinde büyüklerin huzurunda böyle bir kıyafetle bulunulmaz. Samimiyet icabı istisnai olarak müsamaha gösterilse bile umuma hitap eden ve terbiye sistemini sembolize eden mekanlarda (çocuk kütüphanesi vs gibi) kısa pantolonlu çocuk figürü idealize edilemez/edilmemelidir.

Diğer tablolarla ilgili değerlendirmelerim var fakat bir kısmını sadece ilgisine ve hususi olarak ifade edebilirim.

Kitaplara gelince;

Yukarıda da ifade edildiği gibi, kitapların raflara konulması ve rafların tasarımı oldukça güzel ve cazip olmuş. Raflardan seçtiğim kitaplar oldu. Kitap seçerken şu kriteri tatbik ettim; Rafta ve önde duran ilk kitabı seçtim. İlk kitabın görünür olması ve okunma ihtimali en yüksek olması bakımından böyle bir tercihte bulundum. (devam edecek)