Yüzeysellik, geçmişin olduğu gibi şimdinin ve geleceğin de en bulaşıcı ve yaygın hastalıklarındandır. Vebadan daha çok insan öldürmüştür deseler inanırım. Bugün, kıyafete ayırdığımız bütçe sağlığa ayırdığımız bütçeden fazla. Gösteriş için harcanan paralar insanların gerçek ihtiyaçları için harcansa dünyada aç insan kalmaz. Sizce hangisi önemli?

Yüzeysellik, geçmişin olduğu gibi şimdinin ve geleceğin de en bulaşıcı ve yaygın hastalıklarındandır. Vebadan daha çok insan öldürmüştür deseler inanırım. Bugün, kıyafete ayırdığımız bütçe sağlığa ayırdığımız bütçeden fazla. Gösteriş için harcanan paralar insanların gerçek ihtiyaçları için harcansa dünyada aç insan kalmaz. Sizce hangisi önemli?

Bütün sorunların başında düşünürken, araştırırken ve iş yaparken derine inememek vardır. Bu, herkesin kolay kabul ettiği bir tespit değildir. Eline birkaç bilgi kırıntısı geçiren kendisini bilgeliğin zirvesinde sanıyor. Bir haftalık plan kurma yeteneği olmayanlar yüz yıllık plan kurmaya çalışıyor. Bakkal idare edemeyecekler devlet yönetmeye aday oluyor.

Belli bir konuya odaklanıp o konuyu derli toplu öğrenemeyen çağımızın insanı rüzgarın önündeki çerçöp gibi savrulup durmaktadır. Tutunacak dal bulunabileceğine olan inancı her gün biraz daha azalmaktadır. Kendisine neyin gerekli olduğunu, onu nerede bulabileceğini ve bulduktan sonra onunla ne yapacağını bilen insan sayısı bir elin parmaklarını geçmemektedir.

Ne aradığımız da önemini yitirmiştir. Eş, dost, iş, kariyer, para ya da şöhret… Asıl mesele onu bulduğumuzda tanıyabilecek durumda olmamamız. Tanırsak onunla sürdürülebilir bir iletişim kurabilecek miyiz o da kesin değil. Mesela; elimize istediğimiz kadar para geçtiğinde onu doğru kullanabilecek miyiz? Fırsatlar birer birer elimizden kaçıp gidiyor.

Sade bir hayat bizi yüzeysellikten kurtarır. İnsan dediğin başta haddini bilmeli. Bir koltukta birkaç karpuz taşımaya çalışmamalı. İnsan bedeni ve ruhu yüzeyselliği ve yoğunluğu ancak belli bir süre taşır. Sonrası ruh hastalığıdır. Bu süre kişiden kişiye değişebilir. İşin aslı ise tek bir işi hakkıyla yapmaktır. İnsanın temel ihtiyacı tek bir işe adanmaktır.

Birkaç iş ile aynı anda uğraşmak birini tam olarak anlamayı zorlaştırır. Onu ayrıntılarıyla öğrenmeyi imkansız kılar. Kişilerin birikimleri ve fedakarlık düzeyleri meselenin vahametini azaltabilir. Fakat böyle bir şekilde uzun süre çalışmak ve bir hayat yürütmek bir süre sonra kişiliğimizi düşündüğümüzden daha çok etkileyecektir.

Herhangi bir konuda derinlikli bilgi, tecrübe ve birikim sahibi olmayan kişi başka kişilerle iletişim kurmakta zorlanır. İnsanları tanıyamaz. İnsanların hakkını veremez. Bilgiyi, tecrübeyi ve birikimi takdir edemez. İnsanın kendisini yetiştirmesi önemli. Bir konuda uzman olan kişi bu uzmanlığı sayesinde saygı görür. Saygı göstermeyi öğrenir.

Kendimize şu soruyu sormalıyız: 'Neyi çok iyi biliyorum?' En güçlü yanım nedir? Bu; iyi bir dinleyici olmaktan tutun da araba tamirine, oradan da akademik çalışmalara kadar her şey olabilir. Eğer bu soruya verecek bir cevabımız yoksa kendimizi yetiştirmeye başlamalıyız. Çünkü bu sorunun cevapsız olması boş bir insan olduğumuz anlamına gelir.