Geçen gün Güvenlik Uzmanı ve Stratejist Abdullah Ağar, Donald Trump’ın NATO vurgusuna ilişkin Twitter hesabından açıklama yapmış. Bu açıklamayı mühimsiyorum zira hem fakirin tesbitlerini teyid ediyor, hem de başka bir yönüyle de...

Geçen gün Güvenlik Uzmanı ve Stratejist Abdullah Ağar, Donald Trump'ın NATO vurgusuna ilişkin Twitter hesabından açıklama yapmış.

Bu açıklamayı mühimsiyorum zira hem fakirin tesbitlerini teyid ediyor, hem de başka bir yönüyle de: 'Tanınmıyorsanız, tesbit ve fikirleriniz ne kadar yüksek olsa da 'bomba' yorum olmuyor!..' gerçeğini gösteriyordu.

Yanlış anlaşılmasın. Allah şahidimdir ki meşhur olma gibi bir derdim yok. Fakat tanınmış olmayı isterdim... Zira bu örnekte de açıkça görüldüğü üzere, ancak tanınmış olursanız fikirleriniz daha fazla insana ulaşacak, 'bomba yorum' olarak dikkat çekecek ve siz de beyhude yorulmamış olacaksınız... Gerçi Allah rızası için yapılan hiçbir amel beyhude değildir.

Neyse Ağar dostumuzun yaptığı açıklama şöyleydi: 'Trump generallerini, CENTCOM, SOCOM ve Pentagon'u arkasına alarak konuştu. NATO'nun Ortadoğu'da daha fazla rol almasını istedi. Bu doğrudan Türkiye'yi ilgilendiriyor. Türkiye NATO'nun güneydoğu kanadı ve kriz alanının komşusu. [ABD, İran ateşine karşı Türkiye'yi maşa olarak kullanmak istiyor. …REB] Türkiye'yi yanında istiyor!'

Araya girdiğim ilave şerhten de anlaşılmıştır, dünkü «İntikam Harekatı ve Sazanlar» başlıklı yazımda bahsettiğim mesele de tam olarak buydu:

Maşa varken elini yakma...

Türkiye ile İran hırlaşacak, her iki taraftan binlerce Müslüman ölecek, coniler ise hem ölmeyecek hem fazla mesarif olmadan İran'ın hakkından gelinecek.

İsrail ve kuklası Atlantik ötesindeki evangelist conilerin istediği veya isteği tam olarak budur.

Mesele Türkiye'nin neyi isteyip istemeyeceğidir.

'Türkiye İran'ın başına gelenlere sevinsin mi üzülsün mü?' gibi daracık pencerelerden birinden kafayı uzatanlara tek söz etmeyi fuzûlî sayarım.

'Kafir İran, zındık Şia…' bu sazan takımıyla da işim olmaz...

Akıl, iz'an, feraset, basîret, bilgi sahibi eşhas ve hazık-ı saded (mevzunun müsehassısı, uzmanı) kişiler ile ehl-i tevazu başımın üzerindedir.

Onlarla hem muhavere ve hasbihal eder, hem de tenkid ve şerhlerde bulunmaları için min gayr'i haddin bildiğim kadarıyla yazarım.

Türkiye'nin günümüzdeki en büyük engeli nefislerin azmasıdır.

Terakkimize màni olan da,

Dini hayatımıza çeki düzen vermemize màni olan da,

Kısır çekişmeler içinde bir birimizle kardeşliği bozup didişmemize sebep de,

Tarikatçi ve Cemaatçi olup tarikat ehli ve cemaat ehli olarak tevhid olamayışımıza yol açan en büyük faktör de budur...

Hazreti Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem), Bedir Harbi gibi büyük bir cihadı bile nefislerle mücadelenin madunu görmüştü... Ne büyük tesbit.

Türkiye Müslümanları nefisleriyle mücadeleden galib çıkmadıkça ne onu ne bunu konuşmasınlar. Sadece gevezelik, zevzeklik etmiş olurlar.

Önce büyük harbi kazanacaksın ki ABD conileri sana fare gibi görünsün.

Önce büyük harpten galib çıkacaksın ki, İran hakkında bilgece düşünüp doğru kararlar alabilesin...

Söyledim, yazdım min gayr'i haddin, şahid ol Ya Rab!..

Cumanız mübarek, büyük harbiniz zafer olsun.